Zümer 15.sohbet (10. ayet)”takva-ihsan 2″

SES KAYDI:

TAKVA AYETLERİ:

—– 2 – Bakara Suresi – Ayet 197 —–
اَلْحَجُّ اَشْهُرٌ مَعْلُومَاتٌ فَمَنْ فَرَضَ فٖيهِنَّ الْحَجَّ فَلَا رَفَثَ وَلَا فُسُوقَ وَلَا جِدَالَ فِى الْحَجِّ وَمَا تَفْعَلُوا مِنْ خَيْرٍ يَعْلَمْهُ اللّٰهُ وَتَزَوَّدُوا فَاِنَّ خَيْرَ الزَّادِ التَّقْوٰى وَاتَّقُونِ يَا اُولِى الْاَلْبَابِ
Diyanet Meali:
2.197 – Hac (ayları), bilinen aylardır. Kim o aylarda hacca başlarsa, artık ona hacda cinsel ilişki, günaha sapmak, kavga etmek yoktur. Siz ne hayır yaparsanız, Allah onu bilir. (Ahiret için) azık toplayın. Kuşkusuz, azığın en hayırlısı takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma)dır. Ey akıl sahipleri, bana karşı gelmekten sakının.

—– 5 – Maide Suresi – Ayet 2 —–
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تُحِلُّوا شَعَائِرَ اللّٰهِ وَلَا الشَّهْرَ الْحَرَامَ وَلَا الْهَدْىَ وَلَا الْقَلَائِدَ وَلَا اٰمّٖينَ الْبَيْتَ الْحَرَامَ يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنْ رَبِّهِمْ وَرِضْوَانًا وَاِذَا حَلَلْتُمْ فَاصْطَادُوا وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَاٰنُ قَوْمٍ اَنْ صَدُّوكُمْ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اَنْ تَعْتَدُوا وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبِرِّ وَالتَّقْوٰى وَلَا تَعَاوَنُوا عَلَى الْاِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَاتَّقُوا اللّٰهَ اِنَّ اللّٰهَ شَدٖيدُ الْعِقَابِ
Diyanet Meali:
5.2 – Ey iman edenler! Allah’ın (koyduğu din) nişanelerine, haram aya, hac kurbanına, (bu kurbanlıklara takılı) gerdanlıklara ve de Rab’lerinden bol nimet ve hoşnutluk isteyerek Kâ’be’ye gelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktığınızda (isterseniz) avlanın. Sizi Mescid-i Haram’dan alıkoydular diye birtakımlarına beslediğiniz kin, sakın ha sizi, haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah’ın cezası çok şiddetlidir.

—– 5 – Maide Suresi – Ayet 8 —–
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا كُونُوا قَوَّامٖينَ لِلّٰهِ شُهَدَاءَ بِالْقِسْطِ وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَاٰنُ قَوْمٍ عَلٰى اَلَّا تَعْدِلُوا اِعْدِلُوا هُوَ اَقْرَبُ لِلتَّقْوٰى وَاتَّقُوا اللّٰهَ اِنَّ اللّٰهَ خَبٖيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ
Diyanet Meali:
5.8 – Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Âdil olun. Bu, TAKVA’YA daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. (HEM TAKVA HEM İTTİKA KULLANILMIŞ)

—– 7 – Araf Suresi – Ayet 26 —–
يَا بَنٖى اٰدَمَ قَدْ اَنْزَلْنَا عَلَيْكُمْ لِبَاسًا يُوَارٖى سَوْاٰتِكُمْ وَرٖيشًا وَلِبَاسُ التَّقْوٰى ذٰلِكَ خَيْرٌ ذٰلِكَ مِنْ اٰيَاتِ اللّٰهِ لَعَلَّهُمْ يَذَّكَّرُونَ
Diyanet Meali:
7.26 – Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise verdik. Takva elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bu (giysiler), Allah’ın rahmetinin alametlerindendir. Belki öğüt alırlar (diye onları insanlara verdi

—– 9 – Tevbe Suresi – Ayet 108 —–
لَا تَقُمْ فٖيهِ اَبَدًا لَمَسْجِدٌ اُسِّسَ عَلَى التَّقْوٰى مِنْ اَوَّلِ يَوْمٍ اَحَقُّ اَنْ تَقُومَ فٖيهِ فٖيهِ رِجَالٌ يُحِبُّونَ اَنْ يَتَطَهَّرُوا وَاللّٰهُ يُحِبُّ الْمُطَّهِّرٖينَ
Diyanet Meali:
9.108 – Onun içinde asla namaz kılma. İlk günden temeli takva üzerine kurulan mescit (Kuba mescidi), içinde namaz kılmana elbette daha lâyıktır. Orada temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da tertemiz olanları sever.

—– 22 – Hac Suresi – Ayet 32 —–
ذٰلِكَ وَمَنْ يُعَظِّمْ شَعَائِرَ اللّٰهِ فَاِنَّهَا مِنْ تَقْوَى الْقُلُوبِ
Diyanet Meali:
22.32 – Bu böyle. Her kim de Allah’ın nişanelerini (kurbanlıklarını) yüceltirse, şüphesiz ki bu kalplerin takvasından dır.

—– 22 – Hac Suresi – Ayet 37 —–
لَنْ يَنَالَ اللّٰهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَاؤُهَا وَلٰكِنْ يَنَالُهُ التَّقْوٰى مِنْكُمْ كَذٰلِكَ سَخَّرَهَا لَكُمْ لِتُكَبِّرُوا اللّٰهَ عَلٰى مَا هَدٰیكُمْ وَبَشِّرِ الْمُحْسِنٖينَ
Diyanet Meali:
22.37 – Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Fakat O’na sizin takvanız ulaşır. Böylece onları sizin hizmetinize verdi ki, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı büyük tanıyasınız. İyilik edenleri müjdele.

—-47 – Muhammed Suresi – Ayet 17
وَالَّذٖينَ اهْتَدَوْا زَادَهُمْ هُدًى وَاٰتٰیهُمْ تَقْوٰیهُمْ
Diyanet Meali:
47.17 – Hidayete erenlere gelince, Allah onların hidayetini artırır. Onlara takvalarını verir (Onların Allah’a karşı gelmekten sakınmalarını sağlar. ????)

—– 74 – Muddessir Suresi – Ayet 56

وَمَا يَذْكُرُونَ اِلَّا اَنْ يَشَاءَ اللّٰهُ هُوَ اَهْلُ التَّقْوٰى وَاَهْلُ الْمَغْفِرَةِ
Diyanet Meali:
74.56 – Bununla beraber, Allah dilemedikçe öğüt alamazlar. O takvaya (kendisine karşı gelmekten sakınılmaya) ehil olandır, bağışlamaya ehil olandır.(54 VE 55. AYETLERE DE BAK) (EHLİ TAKVA, ÖĞÜT ALMAYA UYGUN YAPI)

—– 92 – Leyl Suresi – Ayet 17 —–
وَسَيُجَنَّبُهَا الْاَتْقٰى
Diyanet Meali:
92.17 – (17-18) Temizlenmek için malını hayra veren en muttekî (Allah’a karşı gelmekten en çok sakınan) kimse o ateşten uzak tutulacaktır.

—– 96 – Alak Suresi – Ayet 12 —–
اَوْ اَمَرَ بِالتَّقْوٰى
Diyanet Meali:
96.12 – (11-12) Ne dersin, ya o (engellenen kul) hidâyet üzere ise; ya da takvayı (Allah’a karşı gelmekten sakınmayı) emrediyorsa?

MUTTAKİLERİN ÖZELLİKLERİ (AYETLERE GÖRE)

  1. GAYBA İNANIRLAR (2.3)
  2. NAMAZI İKAME EDERLER
  3. İNFAK EDERLER
  4. BÜTÜN KİTAPLARA İMAN EDERLER (2.4)
  5. AHIRETE YAKINEN İNANIRLAR(İKAN) (2.4)
  6. DÜNYANIN SÜSÜNE ALDANMAKTAN KORUNMUŞLARDIR (2.212)
  7. KURBANI KABUL EDİLİR (5.27)
  8. ŞEYTANIN VESVESİNİ HİSSEDİNCE ALLAH’I  ZİKREDERLER (7.201)
  9. MESCİD-İ HARAM(VE CAMİLERİ) İMAR EDİP HİZMET ETMEYE LAYIK OLURLAR (8.34)
  10. CİHADDAN-MAZARET BİLDİRİP- İZİN İSTEMEZLER (9.44)
  11. GÖRMEDİKLERİ RABLERİNDEN KORKARLAR (21.49)
  12. AHIRETTEN ÇEKİNİRLER (21.49)
  13. ALLAH ANILDIĞINDA TÜYLERİ ÜRPERİR ! (22.22)
  14. MUSİBETLERE SABREDERLER (22.22)
  15. GECELERİ AZ UYURLAR (51.17)
  16. SEHERDE BAĞIŞLANMA DİLERLER
  17. MALLARINDA FAKİRLER İÇİN MALUM BİR PAY OLDUĞUNU BİLİRLER
  18. MALLARINI TEMİZLENMEK İÇİN VERİRLER (92.17)
  19. KARŞILIK BEKLEMEDEN YAPARLAR

MUTTAKİLERİN ÖZELLİKLERİ AYETLERİ:

—– 2 – Bakara Suresi – Ayet 2 —–

(٢.٢)~~2.2~
ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَ فٖيهِ هُدًى لِلْمُتَّقٖينَ
Diyanet Meali:
2.2 – Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Muttakiler için (Allah’a karşı gelmekten sakınanlar) yol göstericidir.

—– 2 – Bakara Suresi – Ayet 3 —–

(٢.٣)~~2.3~
اَلَّذٖينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقٖيمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ
Diyanet Meali:
2.3 – Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar.

—– 2 – Bakara Suresi – Ayet 4 —–

(٢.٤)~~2.4~
وَالَّذٖينَ يُؤْمِنُونَ بِمَا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَ
Diyanet Meali:
2.4 – Onlar sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar. Ahirete de kesin olarak inanırlar.

—– 2 – Bakara Suresi – Ayet 212 —–

(٢.٢١٢)~~2.212~
زُيِّنَ لِلَّذٖينَ كَفَرُوا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا وَيَسْخَرُونَ مِنَ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَالَّذٖينَ اتَّقَوْا فَوْقَهُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ وَاللّٰهُ يَرْزُقُ مَنْ يَشَاءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ
Diyanet Meali:
2.212 – İnkâr edenlere dünya hayatı süslü gösterildi. Onlar iman edenlerle alay etmektedirler. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar ise, kıyamet günü bunların üstündedir. Allah, dilediğine hesapsız rızık verir.

—– 5 – Maide Suresi – Ayet 27 —–

(٥.٢٧)~~5.27~
وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَاَ ابْنَیْ اٰدَمَ بِالْحَقِّ اِذْ قَرَّبَا قُرْبَانًا فَتُقُبِّلَ مِنْ اَحَدِهِمَا وَلَمْ يُتَقَبَّلْ مِنَ الْاٰخَرِ قَالَ لَاَقْتُلَنَّكَ قَالَ اِنَّمَا يَتَقَبَّلُ اللّٰهُ مِنَ الْمُتَّقٖينَ
Diyanet Meali:
5.27 – (Ey Muhammed!) Onlara, Âdem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku. Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı da, birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, “Andolsun seni mutlaka öldüreceğim” demişti. Öteki, “Allah, ancak kendisine karşı gelmekten sakınanlardan kabul eder” demişti.

—– 7 – Araf Suresi – Ayet 201 —–

(٧.٢٠١)~~7.201~
اِنَّ الَّذٖينَ اتَّقَوْا اِذَا مَسَّهُمْ طَائِفٌ مِنَ الشَّيْطَانِ تَذَكَّرُوا فَاِذَا هُمْ مُبْصِرُونَ
Diyanet Meali:
7.201 – Şüphe yok ki Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, kendilerine şeytandan bir vesvese dokunduğu zaman iyice düşünürler (derhal Allah’ı hatırlarlar da) sonra hemen gözlerini açarlar.

—– 8 – Enfal Suresi – Ayet 34 —–

(٨.٣٤)~~8.34~
وَمَا لَهُمْ اَلَّا يُعَذِّبَهُمُ اللّٰهُ وَهُمْ يَصُدُّونَ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَمَا كَانُوا اَوْلِيَاءَهُ اِنْ اَوْلِيَاؤُهُ اِلَّا الْمُتَّقُونَ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ

Diyanet Meali:
8.34 – Onlar Mescid-i Haram’dan (mü’minleri) alıkoyarken ve oranın bakımına ehil de değillerken, Allah onlara ne diye azap etmesin? Oranın bakımına ehil olanlar ancak Allah’a karşı gelmekten sakınanlardır. Fakat onların çoğu bilmez.

—– 9 – Tevbe Suresi – Ayet 44 —–

(٩.٤٤)~~9.44~
لَا يَسْتَاْذِنُكَ الَّذٖينَ يُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ اَنْ يُجَاهِدُوا بِاَمْوَالِهِمْ وَاَنْفُسِهِمْ وَاللّٰهُ عَلٖيمٌ بِالْمُتَّقٖينَ
Diyanet Meali:
9.44 – Allah’a ve âhiret gününe iman edenler, mallarıyla ve canlarıyla cihad etmekten geri kalmak için senden izin istemezler. Allah, kendine karşı gelmekten sakınanları çok iyi bilendir.

—– 21 – Enbiya Suresi – Ayet 49 —–

(٢١.٤٩)~~21.49~
اَلَّذٖينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ بِالْغَيْبِ وَهُمْ مِنَ السَّاعَةِ مُشْفِقُونَ

Diyanet Meali:
21.49 – Onlar, görmedikleri hâlde Rablerinden içten içe korkarlar. Onlar kıyamet gününden de korkarlar.

—– 22 – Hac Suresi – Ayet 35 —–

(٢٢.٣٥)~~22.35~
اَلَّذٖينَ اِذَا ذُكِرَ اللّٰهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَالصَّابِرٖينَ عَلٰى مَا اَصَابَهُمْ وَالْمُقٖيمِى الصَّلٰوةِ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ
Diyanet Meali:
22.35 – Onlar, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperen, başlarına gelen musibetlere sabreden, namazı dosdoğru kılan ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcayan kimselerdir.

—– 51 – Zariyat Suresi – Ayet 17 —–

(٥١.١٧)~~51.17~
كَانُوا قَلٖيلًا مِنَ الَّيْلِ مَا يَهْجَعُونَ
Diyanet Meali:
51.17 – Geceleri pek az uyurlardı.

Zümer 14.sohbet(10.ayet)”takva,ihsan”

SES KAYDI:

SOHBETTE GEÇEN AYETLER:

—– 2 – Bakara Suresi – Ayet 2 (Mushaf Sırası: 2 – Nüzul Sırası: 87 – Alfabetik: 11) —–

~~2.2~
ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَ فٖيهِ هُدًى لِلْمُتَّقٖينَ
Diyanet Meali:
2.2 – Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir.

—– 3 – Ali_İmran Suresi – Ayet 102 (Mushaf Sırası: 3 – Nüzul Sırası: 89 – Alfabetik: 7) —–

(٣.١٠٢)
~~3.102~
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ حَقَّ تُقَاتِهٖ وَلَا تَمُوتُنَّ اِلَّا وَاَنْتُمْ مُسْلِمُونَ
Diyanet Meali:
3.102 – Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa, öylece sakının ve siz ancak müslümanlar olarak ölün.

—– 5 – Maide Suresi – Ayet 93 (Mushaf Sırası: 5 – Nüzul Sırası: 112 – Alfabetik: 60) —–

(٥.٩٣)
~~5.93~
لَيْسَ عَلَى الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جُنَاحٌ فٖيمَا طَعِمُوا اِذَا مَا اتَّقَوْا وَاٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ ثُمَّ اتَّقَوْا وَاٰمَنُوا ثُمَّ اتَّقَوْا وَاَحْسَنُوا وَاللّٰهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنٖينَ
Diyanet Meali:
5.93 – İman edip salih ameller işleyenlere; Allah’a karşı gelmekten sakındıkları, iman ettikleri ve salih amel işledikleri, sonra Allah’a karşı gelmekten sakındıkları ve iman ettikleri, sonra yine Allah’a karşı gelmekten sakındıkları ve iyilik ettikleri takdirde, daha önce tatmış olduklarından dolayı bir günah yoktur. Allah, iyilik edenleri sever.

—– 29 – Ankebut Suresi – Ayet 7 (Mushaf Sırası: 29 – Nüzul Sırası: 85 – Alfabetik: 8) —–

(٢٩.٧)
~~29.7~
وَالَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَنُكَفِّرَنَّ عَنْهُمْ سَيِّپَاتِهِمْ وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ اَحْسَنَ الَّذٖى كَانُوا يَعْمَلُونَ
29.7 – İman edip salih amel işleyenlerin kötülüklerini elbette örteceğiz. Onları işlediklerinin daha güzeliyle mükâfatlandıracağız.

—– 39 – Zumer Suresi – Ayet 18 (Mushaf Sırası: 39 – Nüzul Sırası: 59 – Alfabetik: 114) —–

(٣٩.١٨)
~~39.18~
اَلَّذٖينَ يَسْتَمِعُونَ الْقَوْلَ فَيَتَّبِعُونَ اَحْسَنَهُ اُولٰئِكَ الَّذٖينَ هَدٰیهُمُ اللّٰهُ وَاُولٰئِكَ هُمْ اُولُوا الْاَلْبَابِ
Diyanet Meali:
39.18 – Sözü dinleyip de onun en güzeline uyanlar var ya, işte onlar Allah’ın hidayete erdirdiği kimselerdir. İşte onlar akıl sahiplerinin ta kendileridir.

—– 7 – Araf Suresi – Ayet 96 (Mushaf Sırası: 7 – Nüzul Sırası: 39 – Alfabetik: 9) —–

(٧.٩٦)
~~7.96~
وَلَوْ اَنَّ اَهْلَ الْقُرٰى اٰمَنُوا وَاتَّقَوْا لَفَتَحْنَا عَلَيْهِمْ بَرَكَاتٍ مِنَ السَّمَاءِ وَالْاَرْضِ وَلٰكِنْ كَذَّبُوا فَاَخَذْنَاهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
Diyanet Meali:
7.96 – Eğer, o memleketlerin halkları iman etseler ve Allah’a karşı gelmekten sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereketler(in kapılarını) açardık. Fakat onlar yalanladılar, biz de kendilerini işledikleri günahlarından dolayı yakalayıverdik.

—– 49 – Hucurat Suresi – Ayet 13 (Mushaf Sırası: 49 – Nüzul Sırası: 106 – Alfabetik: 37) —–

(٤٩.١٣)
~~49.13~
يَا اَيُّهَا النَّاسُ اِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ ذَكَرٍ وَاُنْثٰى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا اِنَّ اَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللّٰهِ اَتْقٰیكُمْ اِنَّ اللّٰهَ عَلٖيمٌ خَبٖيرٌ
Diyanet Meali:
49.13 – Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.

—– 91 – Şems Suresi – Ayet 7 (Mushaf Sırası: 91 – Nüzul Sırası: 26 – Alfabetik: 93) —–

(٩١.٧)
~~91.7~
وَنَفْسٍ وَمَا سَوّٰیهَا

~~91.8~
فَاَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوٰیهَا

Diyanet Meali:
91.7 – (7-9) Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.

—– 9 – Tevbe Suresi – Ayet 100 (Mushaf Sırası: 9 – Nüzul Sırası: 113 – Alfabetik: 104) —–

(٩.١٠٠)
~~9.100~
وَالسَّابِقُونَ الْاَوَّلُونَ مِنَ الْمُهَاجِرٖينَ وَالْاَنْصَارِ وَالَّذٖينَ اتَّبَعُوهُمْ بِاِحْسَانٍ رَضِىَ اللّٰهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ وَاَعَدَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرٖى تَحْتَهَا الْاَنْهَارُ خَالِدٖينَ فٖيهَا اَبَدًا ذٰلِكَ الْفَوْزُ الْعَظٖيمُ
Diyanet Meali:
9.100 – İslâm’ı ilk önce kabul eden muhâcirler ve ensar ile, iyilikle onlara uyanlar var ya, Allah onlardan razı olmuş; onlar da O’ndan razı olmuşlardır. Allah, onlara içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük başarıdır.

—– 55 – Rahman Suresi – Ayet 60 (Mushaf Sırası: 55 – Nüzul Sırası: 97 – Alfabetik: 86) —–

(٥٥.٦٠)
~~55.60~
هَلْ جَزَاءُ الْاِحْسَانِ اِلَّا الْاِحْسَانُ
Diyanet Meali:
55.60 – İyiliğin karşılığı, yalnız iyiliktir.

Yasin (18.sohbet) 44-46 .ayetler

SOHBETİ DİNLE:


(Dinlemek ve İndirmek için) ALTERNATİF LİNK:

https://yadi.sk/d/k06Es71Q39BPMZ


YASİN 44:

إِلَّا رَحْمَةً مِّنَّا وَمَتَاعًا إِلَى حِينٍ 

İllâ rahmeten minnâ ve metâan ilâ hîn(hînin).

1. illâ : ancak, hariç
2. rahmeten : bir rahmet
3. min-nâ : bizden
4. ve metâan : ve metalanma, faydalanma
5. ilâ : … e, kadar
6. hînin : belli bir zaman

” Bizden bir rahmet ve belli bir zamana kadar metalanmaları (faydalanmaları) hariç.”


YASİN 45:

وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ اتَّقُوا مَا بَيْنَ أَيْدِيكُمْ وَمَا خَلْفَكُمْ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ

Ve izâ kîle lehumuttekû mâ beyne eydîkum ve mâ halfekum leallekum turhamûn(turhamûne).

1. ve izâ : ve olduğu zaman, olmuştu
2. kîle : denildi
3. lehum : onlara
4. ittekû : sakının, takva sahibi olun
5. mâ beyne eydî-kum : elleriniz arasındaki, önünüzdeki şeyler
6. ve mâ halfe-kum : ve arkanızdaki şeyler
7. lealle-kum : umulur ki böylece siz
8. turhamûne : rahmet olunursunuz

” Ve onlara: “Önünüzde ve arkanızda olan şeylerden sakının. Umulur ki böylece rahmet olunursunuz.” denilmişti.”


YASİN 46:

وَمَا تَأْتِيهِم مِّنْ آيَةٍ مِّنْ آيَاتِ رَبِّهِمْ إِلَّا كَانُوا عَنْهَا مُعْرِضِينَ

Ve mâ te’tîhim min âyetin min âyâti rabbihim illâ kânû anhâ mu’ridîn(mu’ridîne).

1. ve mâ te’tî-him : ve onlara gelmedi
2. min âyetin : bir âyetten
3. min âyâti : âyetlerden
4. rabbi-him : onların Rabbi
5. illâ : ancak, den başka, olmaz ki
6. kânû : oldular
7. an-hâ : ondan
8. mu’ridîne : yüz çevirenler

” Ve Rab’lerinin âyetlerinden hiçbir âyet gelmez ki, ondan yüz çevirenler olmasınlar.”


YASİN 47:

وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ أَنفِقُوا مِمَّا رَزَقَكُمْ اللَّهُ قَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِلَّذِينَ آمَنُوا أَنُطْعِمُ مَن لَّوْ يَشَاء اللَّهُ أَطْعَمَهُ إِنْ أَنتُمْ إِلَّا فِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ

Ve izâ kîle lehum enfikû mimmâ razakakumullâhu kâlellezîne keferû lillezîne âmenû e nut’imu men lev yeşâullâhu at’amehu, in entum illâ fî dalâlin mubîn(mubînin).

1. ve izâ kîle : ve denildiği zaman
2. lehum : onlara
3. enfikû : infâk edin, verin
4. mimmâ (min mâ) : şeylerden
5. rezaka-kum allâhu : Allah’ın sizi rızıklandırdığı
6. kâle ellezîne : onlar dediler
7. keferû : inkâr edenler, kâfirler
8. li ellezîne : o kimselere
9. âmenû : îmân edenler, âmenû olanlar
10 e nut’imu : biz mi doyuracağız, biz mi yedireceğiz
11 men : kim, kimse, kişi
12 lev : olsaydı, eğer
13 yeşâullâhu  : Allah diler
14 at’ame-hu : onu doyurur
15 in entum : eğer siz
16 illâ : ancak
17 fî dalâlin : dalâlet içinde
18 mubînin : apaçık

” Ve onlara “Allah’ın sizi rızıklandırdığı şeylerden infâk edin (verin).” denildiği zaman kâfirler, âmenû olanlara: “Allah’ın dileseydi, doyuracağı kişiyi biz mi doyuracağız? Siz ancak apaçık bir dalâlet içindesiniz.” dediler.”