Ve mâ emvâlukum ve lâ evlâdukum billetî tukarribukumindenâ zulfâ illâ men âmene ve amile sâlihan fe ulâike lehum cezâud dı’fi bimâ amilû ve hum fîl gurufâti âminûn(âminûne).
Ve sizin mallarınız ve evlâtlarınızkatımızda sizi, Bize yaklaştıracak yüksek değere sahip değildir. Âmenû olan ve salih amel yapanlar hariç. İşte onlar, onlar için amelleri sebebiyle kat kat mükâfat vardır. Ve onlar, yüksek makamlarda emin (emniyette) olanlardır.
O’nun insanlar üzerinde hiçbir kuvvet ve delili yoktur.Ancak biz şunu anlamak için musallat ederiz;Kimin ahiret’e imanı var,Kiminde ondan şüphesi var.Rabbin her şeyi kendi hıfsında tutar.
SES KAYDININ METNİ BİR MÜDDET SONRA YAYINLANACAKTIR…İNŞAALLAH.
( BU YAZI,DAHA EVVEL YAYINLANMIŞ SES KAYDININ YAZIYA DÖKÜLMÜŞ METNİDİR.
BİR SÜRE SONRA SİLİNECEKTİR. YAZIYA DAHA SONRA SES KAYDININ OLDUĞU KISIMDAN VE RESMİN ALTINDA BULUNAN SAYFA SEKMELERİNDEN (SEBE- SOHBETLERİN METİNLERİ) ULAŞABİLİRSİNİZ.)
SEBE (13) 21.AYET:
Eûzu billahi mineşşeytânirracîm.
Bismillahirrahmanirrahîm.
Evet,Arkadaşlar Sebe Suresine kaldığımız yerden devam ediyoruz..
Geçen hafta 20.Ayeti işlemeye çalışmıştık…
20-21.Ayetler beraber gibi..
20.Ayetle beraber ilişkilendirerek alakalı olsun diye onuda işleyeceğiz..
Ve mâ lehum bihî min ılm, iy yettebiûne illez zann, ve innez zanne lâ yuğnî minel hakkı şey’â.
Halbuki onların bu hususta hiç bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Zan ise hiç şüphesiz hakikat bakımından bir şey ifade etmez.
Yani Zan Hakikat değildir’!!
Zan: Delil bilgisi ,manasında da kullanılıyor.. Özellikle burada Ayetlerin çoğunda kast edilen yer “Tahmin” anlamında Zan .
Yani siz bir konuda siz bir görüş bildiriyorsunuz..Ama bu hakikat olmayabilir…
Hatırlarsanız Hucurat Suresinde özellikle bununla ilgili bir tehdit vardı.
Hucurat Suresi 12.Ayet:Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır.Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.
iblisin bir iddaası vardı..Neydi bu iddaa?
“Şüphesiz ben onları azdıracağım..”
HİCR SURESİ 39.AYET:(İblis) dedi ki: Rabbim! Beni azdırmana karşılık ben de yeryüzünde onlara (günahları) süsleyeceğim ve onların hepsini mutlaka azdıracağım!
Onlar bana tabi olacaklardı diye iblisin iddaası vardı..
şeytan değil- iblisken.. bir iddaası vardı.
SAD SURESİ 79-85.AYETLER:
(79) Ey Rabbim! O halde tekrar diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver, dedi.
(80-81) Allah: Haydi, sen bilinen güne kadar mühlet verilenlerdensin, buyurdu.
(82-83) İblis: Senin mutlak kudretine andolsun ki, onlardan ihlâsa erdirilmiş kulların bir yana, hepsini mutlaka azdıracağım, dedi.
(84-85) Allah:Doğrusu -ki ben hep doğruyu söylerim- mutlaka sen ve sana uyanların hepsiyle cehennemi dolduracağım! buyurdu.
Burada bakın bir iddaası vardı..
Bu idaanın doğru olmadığını Rabbim devamında ne diyordu?
Hicr–39-40: Dedi ki: Rabbım; beni azdırdığın için, andolsun ki; ben de onlara yeryüzündeki fenalıkları güzel göstereceğim ve onların hepsini azdıracağım.
“Ancak onlardan muhlis olan kulların müstesna.”
Hicr–41-42: Allah şöyle buyurdu: “Bu benim gösterdiğim dosdoğru yol budur.
“Şüphesiz kullarım üzerinde senin bir sultanlığın yoktur. Ancak azgınlardan sana tabi olanlar müstesna.”
Şimdi geçen hafta açıklamıştık..Tekrar vurgulamak istiyorum…
İkisi aynıymış gibi geliyor!!! Ama değil.
Birincisinde bir iddaa var..(Hicr 39-40)
Şeytan kendisinde güç ve kudret adlediyor.. Diyor ki “ben” onları saptıracağım…
Sadece senin ihlaslı kulların müstesna (bknz.Hicr 40)
Lakin ALLAH-U TEALA diyor ki; (burayı çok iyi anlamınızı istiyorum)
“Şüphesiz kullarım üzerinde senin bir sultanlığın yoktur. Ancak azgınlardan sana tabi olanlar müstesna”
***SENİN SULTANLIĞIN YOK!!!!!SEN KİMSİN Kİ!!!!! ANCAK ONLAR SANA TABİ OLURLAR.***
Bakın bu çok ilginç ..(Maalesef bu Tefsirlerde atlanmış..)
(Hatta ismini vermeyeceğim bir tefsirde diyor ki! Nasıl öyle br hatada bulunmuş..herhalde yanlış bir anına geldi..”şeytan kendi iddaasının haklı çıkardı..ALLAH’ın iddaasını haksız çıkardı “gibi bir ifadede bulunmuş.)
Altını çizdim..Kendisine de mail atacağım..kendiside tanıyorum o şahsın.. beraber bir kahvaltıya gitmiştik..herhalde orada bir …matbaa hatası yada iddaasını tam yansıtamadı… ALLAH’ı haksız çıkarmak ..şeytanı haklı çıkarmak gibi bir şey olamaz..)
"saddaka" fiilinin yanlış anlaşılmasından kaynaklanan.
Biraz evvel Hicr Suresinindeki ALLAH-U TEALA nın şeytanın tekzip etmesinden biz bunu anlayabiliyoruz..
21. Ayette biraz sonra bununla ilgili bir ifadesi var..
iblisin -gerçekleştirdiği demeyelim de- sonuç itibarıyla dediği gerçekleşen şeyin ne olduğunu biliyor musunuz?
Ve mâ kâne lehu aleyhim min sultânin illâ li na’leme men yû’minu bil âhireti mimmen huve minhâ fî şekkin ve rabbuke alâ kulli şeyin hafîzun
O’nun insanlar üzerinde hiçbir kuvvet ve delili yoktur.Ancak biz şunu anlamak için musallat ederiz;Kimin ahirete imanı var,kiminde ondan şüphesi var. Rabbin her şeyi kendi hıfsında tutar.
sultân: sulta demek.
Zaten otoritesi sultanı yaptırım gücü olan mevkiye ne deniyor.? Sultan deniliyor.
Eski devirleri düşünün padişah,kral anlamında melik anlamında sultan deniliyor..
Rabbim diyor ki onun hiç bir sultası yoktu.yani gücü kuvveti .
Onlar üzerine ..aleyhim ….dediği kim?
Onlar kim?
Birinci anlamıyla, afaki (ilk görünen) anlamıyla Sebe kavmi
İkinci anlamıyla, enfusi (daha derin) anlamıyla da BİZ.!!)
Sebe kavmine götürdüğümüzde işi “oh biz yırttık” diyoruz..”Ne kadar kötü kavimmiş”..
Ama üzerimize aldığımızda (“aleykum”gibi anlayın bunu)..
Sizin üzerinize:”bir sultası yok..”
” ma kane” /Olmadı , diyor..
Yani geçmişte de yoktu..(Yani Hz. Adem (a.s.) kastediliyor)…Onun üzerine de yoktu..
Hz. Adem (a.s.) ne yaptı?ona tabi oldu.
Herşey güzeldi ; tek bir emir vardı:
BAKARA 35.AYET:Biz: Ey Âdem! Sen ve eşin (Havva) beraberce cennete yerleşin; orada kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet nimetlerinden yeyin; sadece şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaçtan yerseniz her ikiniz de kendine kötülük eden zalimlerden olursunuz, dedik.
Vesvese vermeye başladı şeytan “ya şu ağaca yanaş şu ağaca yanaş”…
2 tane delil gösterdi “neden bu ağaca yaklaşmanı istemiyor Rabbın” diye
melek olursunuz
ebedî kalanlardan olursunuz.
ARAF 20.AYET:Derken şeytan, birbirine kapalı ayıp yerlerini kendilerine göstermek için onlara vesvese verdi ve: Rabbiniz size bu ağacı sırf melek olursunuz veya ebedî kalanlardan olursunuz diye yasakladı, dedi.
O vesveseye kandı. O zaman da yoktu sultanı… şimdi de yok..
“Kane”nin anlamı : idi demek.
Şimdi sultanla ilgili ayetler var..“Sultası yok” sadece burada geçmiyor.
3 yerde geçiyor.
Hicr 42
«Şüphesiz kullarım üzerinde senin bir sultanlığın yoktur. Ancak azgınlardan sana uyanlar müstesna.»
İsra 65
Şurası muhakkak ki, benim (ihlâslı) kullarım üzerinde senin hiçbir sultan yoktur.(Onları) koruyucu olarak Rabbin yeter.
Sebe 21
O’nun insanlar üzerinde hiçbir kuvvet ve delili yoktur.Ancak biz şunu anlamak için musallat ederiz;Kimin ahirete imanı var,kiminde ondan şüphesi var. Rabbin her şeyi kendi hıfsında tutar.
“Muhlislerden başkası” diyor..Muhlis ne demekti?
İhlaslı kul demek..
İşte bunun birleştiği yer..
SEBE 21 deki” Mu’minlerden bir fırka ” dediği =ihlaslılar..Halisena; ALLAH’a kulluk edenler..
Bunların dışındakilerin şeytanın vesveselerine uyma ihtimali çok yüksek..
İşte Sultası yok ama vesvese kuvvetli,kendisine zayıf bir alan oluşturuyor..
Zayıf Alanı;Geçen hafta güzel ifade etmişiz…
İnsan aklını kullanmayarak kendinde uygun bir zemin oluşturuyor..
Dedik ya aklıyla ve kendi nefsinin bazı özellikleriyle..
Bunu bir havaalanına benzettik..Bir havaalanı oluşturuyor..
Şeytanın da vevsvese uçaklarından gönderilen pislikler o hava alanına iniyor..
Sen ona uygun bir hale getiriyorsun kendini…
Yunus Yüz! (Yunus suresi 100.ayet) çok net bir Ayet;
Andolsun sizi yarattık, sonra size şekil verdik, sonra da meleklere, Âdem’e secde edin! diye emrettik. İblis’in dışındakiler secde ettiler. O secde edenlerden olmadı.
Araf 12.Ayet: .
Allah-u Teala buyurdu: Ben sana emretmişken seni secde etmekten alıkoyan nedir? (İblis): Ben ondan daha üstünüm. Çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın, dedi.
Araf 13.Ayet:
Öyle ise, «İn oradan!» Orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık! çünkü sen aşağılıklardansın! buyurdu.
Araf 16.Ayet:
Öyle ise dedi beni azdırmana karşılık (?) yemin ederim ki ben de onları saptırmak için her halde senin doğru yoluna oturacağım.
Bu iblisin iddaası..Kur’an-ı Kerimde iblis bir şey söylüyorsa onu hemen hak olarak anlamayacağız !…
Çünkü Kur’an da diyor ki “bu Kuran şeytanın sözü değil “diyor.. Bu ALLAH’ın sözü diyor..
Hatırla ki Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, dedi. Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek birini mi yaratacaksın? dediler. Allah da onlara: Sizin bilemeyeceğinizi herhalde ben bilirim, dedi.
Daha yeryüzünde yaşam yok..
İşte iblis de bu hakikati bildiği için diyor ki ;
İnsanların diriltileceği güne kadar..musaade et..
Adem’i kandıracağını yukarıda görüyor..
(……………..)
İşte iblise süre tanınıyor ya bunun sonucu olarak işte bir yaşam süreci var..
Kader burada yanlış anlaşılıyor…
ALLAH-U TEALA ta ezelden sen cehennemliksin sen cennetliksin diye insanları ayırmıyor…
Bakın bu yıllar evvel bu sorulduğu zaman kaçacak yer bulamıyordum bu sorudan…!!!
Ateistlerin en fazla şıkıştırdığı yer burası… insanları..
“Ya benim cennete-cehenneme gideceğim belliyse “;Haşa onların iddaası..
“beni cehenneme koyduysa ben ne yapabilirim ?” diye soruyorlar…
İnsanlarda bu kader innacını doğru anlamayıp ta..
Ya zaten ezelden belliydi kimin cennete cehenneme gideyeceği derse
ALLAH’a Haşa haksızlık ediyor.
ALLAH bir mahlukunu cehenneme koymak için yaratmıyor…
Ama verilmişte bir sözü var..
Kim ki sana uyar diyor cehennemi onlarla dolduracağım.. diyor..
Çünkü ademiyete tövbe etmesiyle son bir şans verilmiş ;Cennete’ e geri dönebilmesi için.
şeytana uyanlar ise Cennete geri dönemeyecekler.onların ise yeri belli..
işte Hak olan söz bu..
Bun iyi ayırt edilmesi lazım…
Allah insana akıl fikir veriyor…Hidayet unusrlarını da gösteriyor..”Hadi bakalım yaşa” diyor..
İşte bunun imtihanını yaşıyoruz..
Kader ne demek? Ka-De-Re
ölçmek , demek..
Muddesir 18.Ayet:Şüphe yok ki o, iyice bir düşündü de kendince ölçtü biçti.
Yani değerlendirme…Proje-yasa-kanunlar…
ALLAH-U TEALA bütün alemleri ilimle yaratıyor..
“El Alim”ALLAH-U TEALA’nın Esması ;
Yaradılışın en başında ; ilk olarak “Alim Esması”yla , ilim sıfatıyla tecelli etti diyorlar…
Bu ne demek biliyor musunuz?
Herşeyde bir kanun var..
Herşey bir yasaya göre , maddi yada manevi yasaya göre işliyor..
Tam anlaşılamamış.. kader tam anlaşılamadığı için…
Burada” sisteme ilim olarak kaydedilmesi için ve insanların bileceği hale getirmesi için” anlamında
yani kişiye gösteriliyor..
Ayetin sonlarında zaten görüyoruz..Acele edip söyleyeyim..
“ve rabbuke alâ kulli şeyin hafîz “diyor..
“ALLAH herşeyi hıfs edicidir.”..
“HIFZ ETMEK ” 2 manası var:
1- koruyucu , manasında
2- kaydedici ,manasında..
Kaydediyor ki insanlara bir gün… gösterecek..
Bunun bilinmesi..
Yani şunu söyle deriz ..bilmeyi ayırt ettirmesi içinde olabilir… ayırt etmesi için..
Yani insanlara ayırt ettirecek…
Kimleri ayırt edecekmiş..???
“men yû’minu bil âhireti mimmen huve minhâ fî şekkin”
“Kimin ahirete imanı var,kimin de ondan şüphesi var”.diye
Şimdi burada Ahiret imanla ilgili 2 şey konuşacağım..
Ahirete imanın 2 yönü var( 2 side doğru…)
Ama aralarında bir seviye farklılığı var…
Birincisi : Siz bu dünyayı hak kabul ederseniz…Yine de imanınız var..
Tersten söylüyorum…İmanınız var… Ama bu dünyayı hak kabul ediyorsunuz…
İmanınızın gereği olarak ta ahirette hesap var..Ben cehenneme girmeyeyim diye cennete girmeyeyim diye hal ve hareketlerinize çeki düzen veriyorsunuz…dikkatli oluyorsunuz…
Bu güzel ama eksik..
Neden eksik ? Çünkü bu dünyayı hak kabul ediyorsun…
Ahireti daha sonra olacak, sanki ahiret daha sonradan yaratılacakmış gibi bir inanç siteminiz var.
Bu müslümanca bir davranış ama mü’mince bir davranış değil..
Mü’min ne yapıyor?
Bizim bir kaç hafta evvel hatırlıyor musunuz işlemiştik..Adem kıssasında işlemiştik…
Bakara 36-37-38.Ayet:
Derken şeytân onlar(ın ayağın)ı oradan kaydırdı, içinde bulundukları (ni’met yurdu)ndan çıkardı. (Biz de) dedik ki: “Birbirinize düşman olarak inin. Sizin, yeryüzünde kalıp bir süre yaşamanız lâzımdır.” Derken Adem, Rabbinden (birtakım) kelimeler aldı. Bunun üzerine (Allah da) tevbesini kabul etti. Şüphesiz O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir. Dedik ki: “Oradan tümünüz inin. Bundan sonra size benden bir hidayet geldiğinde, kim benim hidayetime uyarsa, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.”
Adem tevbe etip de tevbesi kabul edilmesine rağmen Cennet’te kalıyor mu? bakın kalmıyor..
Demek kihenüz af edilmedi..
“Kimki benden size hidayet gelecek hidayetçi gelecek ona tabi olursa ,O mahzun olmayacaktır..”diyor.
Bizim bilmemizi istiyor bu gerçeği ALLAH-U TEALA.
Kur’an okuyun demiyor mu? Ana fikri bilin..
Sizde bir şekilde Adem’le beraberdiniz..
Hz. Ademin(a.s.) sırtındaki zürriyetinde...Siz de ordaydınız…
Hatta bir üstü ile
Adem’e RUH üfürülmüyor mu?
Daha sonra “kalu bela” ya da “elest meclisi “denilen yerdede sırtından zürriyetlerini çıkarılmıyor mu?
Ruh üflenerek yaratılan ve meleklere secde emri verilen Hz.Adem’de(a.s.) o esnada sırtında zürriyeti vardı.
Zurriyeti biz değil miyiz?
Bırakın Cenneti; ilk yaratılışta ruhlar aleminde ,melekut aleminde ,kudret aleminde ne derseniz deyin..
Daha orada biz bir şekilde bilincimizle biz vardık..
Ama hatırlamıyoruz.. Ruh bilinciyle oradaydık..
Orada da, “kalu bela”da biz bir söz veriyoruz :
“Ben sizin rabbınız değil miyim?”(bknz Araf 172.Ayet)
Bir takım eylemler gerçekleşiyor..sonrası için söz veriliyor…Tekrar Adem’in sırtına konuyor..
Sonra Cennete indiriliyoruz..
Yine Hz.Ademin (a.s.) sırtındaki zurriyetindeyiz..
Oradan da hata yapılıyor..Yeryüzüne indiriliyor..
ALLAH-U TEALA bunu niye kıssalara anlatıyor..Sır diye saklayabilirdi..!!
” Asıl yerinizi bilin” diyor..“Sizin geçmişte bi yaşantınız vardı “diyor…
Bunu evvel anlatmıştık..Hatırlıyor musunuz? Ayetlerde Ahirette insanlar diyor ki…
“Sen bizi 2 kez öldürdün… 2 kez dirilttin.”..diyordu..
Mu’mın 11. Ayet:
Kâlû rabbenâ emettenesneteyni ve ahyeytenesneteyni fağterafnâ bizunûbinâ fehel ilâ hurûcim min sebîl.
Onlar: Rabbimiz, bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin.
Biz de günahlarımızı itiraf ettik. Bir daha (bu ateşten) çıkmaya yol var mıdır? derler.
Sıralamayı sondan başa doğru yaparsak:
En sondaki diriltiliş ne?…Ahıretteki yeniden diriltiliş.(bunu ahirette söylüyorlar)..
Bir ölüm ne? Bu dünya sonundaki ölüş…
Bir diriltiliş ne? Anne karnında yaratılış …
Geriye ne kaldı.? bir ölüm..
Demek ki biz daha evvel ölmüşüz!
Bu dünyaya gelmeden bir şekilde ölmüşüz..,(bunlar ayet ifadeleri )
Nerede ölmüş olabiliriz?
“Kalu bela”da zürriyetlerin çıkarıldıktan sonra tekrar Adem’in sırtına konması… ölüm anlamına geliyor..
ALLAH-U TEALA bunları niye açıklıyor? Ayetlerde…
Bize diyor ki ; bilin…
Siz daha evvel bir şekilde yaşıyordunuz..
Öldürdük bu dünyaya getirdik..
Yani biz şu anki durumda,daha evvelki yaşantımıza tekrar dönebilmek için..
Bir imtihan hayatının içerisindeyiz..!!!
Bizim yerimiz asıl burası değil..
Yukardaydık..
Adem’in Cenneteyken tövbesinin kabul edilmesinin anlamı..
Geri dönüşün kapısının açılması demek…
Yani “Af “değil…
Daha insanlık affedilmedi..
Ne zaman asıl manasıyla “Af “edilecek ? Hesap gününde..
O en son sahnelerin sonunda..( bir sonraki ayette şefaat kısmında onu açıklayacağız ..İnşaallah.)
Şefaat mekanizması devreye girdiğinde,ALLAH’ın Er-Rahim Esmasının tecelli ettiği yerde, sonunda Af gerçekleşecek..
Mü’minler için İnşaallah.
Bu Affa mazhar olanlar.. Tekrar önceki yaşamın döngüsüne ,yani “İleyhi Turceun”un(O’na döndürüleceksiniz) içine girecekler..
Diğerleri ise ALLAH korusun maalesef…
Geri dönüşün içerisinde yer almayacaklar.Cehenneme gidecekler..
Bakın Azap bile demiyorum..
Bu geri sistemin dışında kalmak…” İleyhi Turceun” sisteminin cennete ve daha yukarısına dönüş sisteminin içinde yer almamak bile azap..
Bir de üstüne üstlük Ateş / Nar Azapları var…
Yani bitiyor; geri dönüşün şansı kalmıyor..
İşte Hz.Adem’in (a.s.) tövbesinin kabul edilmesine rağmen Cennet’te kalmamasının ana fikri bu…
Tövbe etmeseydi ve ALLAH Tövbesini kabul etmeseydi ne olacaktı..biliyor musunuz?
şeytanla aynı konumda olacaktı…
Geri dönüş olmayacaktı..
O tövbenin kabul edilmesiyle beraber geri dönüşün kapısı açıldı..İmkanı verildi..
İşte ana fikir bu..
İşte Ayete gelelim..
Kimin Ahirete imanı var..Kimin de şüphesi var… Bunu Ayırt etmek için..
İşte hani dedik ya -doğru olmak beraber- bu dünyayı gerçek kabul edersen ..
Ahireti daha sonra gerçekleşecek bir sistem kabul edersen..İşte cehennemde yanmayayım diye…
Bazı şeylere dikkat ederek yaşarsın…bu güzel bir şey…
Bu müslüman tarzı..
Ama Mü’min bunun bir üstüne ahıret bilinci olarak iman ediyor:
Bu geri dönüş sistemini bilerek …
“Benim zaten asıl yerim burası değil.. Gerçek ahiret yurdundaki hayat …ben buna özgü hayat yaşayayım..dönemeyenlerden olmayayım…dönebilenlerden olmak için ALLAH’ın Rahmetini üzerime çekecek hal ve hareketlerde bulunayım” diyenleri
bundan şüphesi olanlardan ayırt edebilmek için…
Rabbim iblise müddet veriyor…
İŞTE ANA FİKİR BU!!!!
Biz bu Ana fikre uygun davranışlarda bulunursak . .ALLAH’ın Rahmetini üzerimize çekecek hallerde bulunacağız..
Onlar ALLAH’a hitap etmeye Malik olamayacaklarıdır diyor.. Rahmana diyor orada ..Rahman isminin tecellisi var orada …
Trilyonlarca mahlukat orada Melekler saf saf dizilmiş..
Fecr 89.Ayet:
Ve câe rabbuke vel meleku saffen saffân./Rabbinin emri gelip çatıp da melekler de saf saf dizildikleri an.
Çıt yok ortalıkta …Kimse Rahmana hitap etmeye Malik değil..
Ancak ALLAH’ın izin verdiği müstesna oda diyor sadece sevabı konuşur..
Sebe 23.Ayet:
Allah’ın huzurunda, kendisinin izin verdiği kimselerden başkasına şefaat fayda sağlamayacak, izin verdiği kimselerden başkasının şefaati de fayda vermeyecek. Nihayet şefaat edenlerin ve edilenlerin yüreklerinden korku giderilince: ‘Rabbiniz ne buyurdu?’ diye sorarlar. Onlar da: ‘Hakkı, doğruları söyledi’ derler. Yüce ve büyük olan O’dur.
Ahiret çok sert..
Hz. İsaya bile diyor ki , Rabbim..İtihama bakın !!!
Maide 116.Ayet:
Allah: ‘Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi insanlara: ‘Allah’tan başka beni ve annemi iki ilah edinin’ dedin?’ deyince o şöyle dedi: ‘Seni tenzih ederim. Hakkım olmayan bir şeyi söylemek bana yaraşmaz. Eğer söylemişsem sen onu mutlaka bilirsin. Sen bende olanı bilirsin, ama ben sende olanı bilemem. Şüphesiz ki gizlilikleri bilen ancak sensin.
Rabbim bunu demediğini bilmiyor mu? Haşa.
ORTAM SERT ORTAM SERT
Ancak ne zaman yumuşuyor biliyor musunuz?
RAHİM ESMASININ TECELLİSİ BAŞLADIKTAN SONRA YUMUŞUYOR!!!
Ondan evvel Rahman , bakın bu süredeki ifade ne biliyormusunuz?
Hadislerdeki ifade …
HAC 47.AYET:(Resûlüm!) Onlar senden azabın çabuk gelmesini istiyorlar. Allah vâdinden asla dönmez. Muhakkak ki, Rabbinin nezdinde bir gün sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir.
Resulullah (sa) buyurdular ki: “Ümid ederim ki Allah, ümmetimi Rabbinin nezdinde yarımgün te`hirden aciz kılmayacaktır.” Sa`d`a: “yarım gün ne kadardır?” diye sorulmuştu. “Beş yüz yıl” diye cevap verdi.
Fe-te-ne; bir maden var..karışık ..içinde altın var..birde diğerleri var..ateşle onu eritiyorsun..hangisi altın hangisi diğer madenler ayırıyorsun..Buna fetene işlemi deniyor..
Yani Fitne ; Ayırt etme … saf olma… diğeri ne? imtihan …
Bak ne diyor burada..
ALLAH mutlaka doğru söyleyenleri ve yalancıları mutlaka bilir derken…
İşte bunu ayırt etmek için…
Yani kim ahirete inanıyor da ,ona özgü davranışta bulunuyor ?..
Kimde bunda şüphe içerisinde ayırt etmek için Ankebutta Ayete göre fitneyle imtihan ediyor ki… ayrılabilirsin..
Bu fitne imtihanın içerisinde şeytan faktörü var…
şeytan faktörüyle beraber sen…
İmtihan oluyorsun … ama bu imtihanın amacı ;işte ayırt edilmesi..
Ahirete inananlar ve ona özgü davrananlar ile..bundan şüphesi olanları ayırt etmek için yapılıyor…
Haftaya devam ederiz..
ALLAH-U TEALA işte bu yaşamda,bu imtihanda bizleri muvaffak etsin.