Sad (10.Sohbet) “Hz.Davud’a verilen nimetler”

SOHBETİ DİNLE:


SOHBETİ DİNLEMEK VEYA İNDİRMEK İÇİN ALTERNATİF LİNK:

https://drive.google.com/file/d/12_r6SYyNUUV3tVt_G_G13Y30GJfPRB5H/view?usp=sharing

SEBE (8.sohbet) 10-13.AYETLER / HZ.DAVUD (A.S.)”ŞÜKÜR” (ktpçk – 17)#


SES KAYDINI MP3 OLARAK DİNLEMEK VEYA İNDİRMEK İÇİN LİNKE TIKLAYINIZ:

https://yadi.sk/d/kvpFIlNLduF4x


SEBE SURESİ 10.AYET :

وَلَقَدْ اٰتَيْنَا دَاوُدَ مِنَّا فَضْلًا يَا جِبَالُ اَوِّبٖى مَعَهُ وَالطَّيْرَ وَاَلَنَّا لَهُ الْحَدٖيدَ

Ve legad âteynâ dâvûde minnâ fadlâ, yâ cibâlu evvibî meahû vet tayr, ve elennâ lehul hadîd.

-Şanım hakkı için Biz Dâvud’a tarafımızdan bir fazilet vermiştik. «Ey dağlar! O’nunla beraber tesbihte bulunun» (dedik). Kuşlara da (böyle emrettik). Ve onun için demiri yumuşattık.

SEBE SURESİ 11.AYET :

اَنِ اعْمَلْ سَابِغَاتٍ وَقَدِّرْ فِى السَّرْدِ وَاعْمَلُوا صَالِحًا اِنّٖى بِمَا تَعْمَلُونَ بَصٖيرٌ

Eniğmel sâbiğâtiv ve gaddir fis serdi vağmelû sâlihâ, innî bimâ tağmelûne basîr.

Geniş zırhlar yap, (onları) düzenli bir biçime sok ve hepiniz salih ameller yapın. Gerçekten ben, sizin yaptıklarınızı görenim (diye vahyettik).

SEBE SURESİ 12.AYET:

وَلِسُلَيْمٰنَ الرّٖيحَ غُدُوُّهَا شَهْرٌ وَرَوَاحُهَا شَهْرٌ وَاَسَلْنَا لَهُ عَيْنَ الْقِطْرِ وَمِنَ الْجِنِّ مَنْ يَعْمَلُ بَيْنَ يَدَيْهِ بِاِذْنِ رَبِّهٖ وَمَنْ يَزِغْ مِنْهُمْ عَنْ اَمْرِنَا نُذِقْهُ مِنْ عَذَابِ السَّعٖيرِ

Ve lisuleymâner rîha ğuduvvuhâ şehruv ve ravâhuhâ şehr, ve eselnâ lehû aynel gıtr, ve minel cinni mey yağmelu beyne yedeyhi biizni rabbih, ve mey yezığ minhum an emrinâ nuzıghu min azâbis seîr.

Süleyman’a da rüzgârları (musahhar kıldık). Sabahtan zevale kadar (gidişi) bir aylık ve zevalden guruba kadar (gidişi de) bir aylık yol kadar idi. Ve onun için bakır madenini sel gibi akıttık. Ve onun önünde Rabbinin izniyle çalışan bazı cinler de var idi ve onlardan her kim Bizim emrimizden sapmış olursa ona da ateş azabından tattırmış olduk.

SEBE SURESİ 13.AYET:

يَعْمَلُونَ لَهُ مَا يَشَاءُ مِنْ مَحَارٖيبَ وَتَمَاثٖيلَ وَجِفَانٍ كَالْجَوَابِ وَقُدُورٍ رَاسِيَاتٍ اِعْمَلُوا اٰلَ دَاوُدَ شُكْرًا وَقَلٖيلٌ مِنْ عِبَادِىَ الشَّكُورُ

Yağmelûne lehû mâ yeşâu mim mehârîbe ve temâsîle ve cifânin kel cevâbi ve gudûrir râsiyât, iğmelû âle dâvûde şukrâ, ve galîlum min ıbâdiyeş şekûr.

Ona dilediği şekilde kaleler, heykeller, havuz büyüklüğünde çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar yaparlardı. Ey Davud ailesi, şükrederek çalışın. Kullarımdan şükredenler azdır.


SES KAYDINI METNİ:



SEBE 8. DERS:

10. AYETTEN İTİBAREN;

Geçen Hafta Munîb konusunu işlemiştik..

Çok tesirli,güzel bir konuşma olduğunu düşünüyorum..

Daha önceki senelerde işlediğimiz “Hanif Konusunun” bir devamı gibi oldu.

Onunla Beraber Hz. Davud (a.s.) ilgili bir Ayet başlamıştı..Ona girmiştik..

Bu  Munîblikle ilgili 1-2 şey daha söyleyeceğim… devam edeceğim İnşaallah.


Dönmekle ilgili Arapçada çok kelime var..

Mesela, Re-Ce-A -(رجع) “geri dönmek” anlamında


Tarık Suresi 11.Ayet;

وَالسَّمَاء ذَاتِ الرَّجْعِ

Ves semâi zâtir rec’ ı.

Ve dönüş sahibi semaya andolsun.


ade ( -avdet etmek-Dönmek oluyor..

Sâ-re (صَارَ)ve ileykel masîr diyor ya Bazı Ayetlerde;(Sehir Halinde Dönmek)


Bakara suresi 285. ayet

اٰمَنَ الرَّسُولُ بِمَا اُنْزِلَ اِلَيْهِ مِنْ رَبِّهٖ وَالْمُؤْمِنُونَ كُلٌّ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَمَلٰئِكَتِهٖ وَكُتُبِهٖ وَرُسُلِهٖ لَا نُفَرِّقُ بَيْنَ اَحَدٍ مِنْ رُسُلِهٖ وَقَالُوا سَمِعْنَا وَاَطَعْنَا غُفْرَانَكَرَبَّنَا وَاِلَيْكَ الْمَصٖيرُ

Âmener rasûlu bimâ unzile ileyhi mir rabbihî vel mué’minûn, kullun âmene billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulih, lâ nuferrigu beyne ehadim mir rusulih, ve gâlû semiğnâ ve etağnâ ğufrâneke rabbenâ ve ileykel masîr.

Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: “Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.” Şöyle de dediler: “İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır.”


Geçen hafta işlediğimiz, “enâbe”(اَنَابَ ) var .(Hani Munîbliğin kökü) o var..


31 – Lokman suresi 15. ayet (Genel: 31 – İniş: 57 – Alfbetik: 59)

وَاِنْ جَاهَدَاكَ عَلٰى اَنْ تُشْرِكَ بٖى مَا لَيْسَ لَكَ بِهٖ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَا وَصَاحِبْهُمَا فِى الدُّنْيَا مَعْرُوفًا وَاتَّبِعْ سَبٖيلَ مَنْ اَنَابَ اِلَیَّ ثُمَّ اِلَیَّ مَرْجِعُكُمْ فَاُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ

Ve in câhedâke alâ en tuşrike bî mâ leyse leke bihî ılmun felâ tutığhumâ ve sâhıbhumâ fid dunyâ mağrûfâ, vettebiğ sebîle men enâbe ileyy, summe ileyye merciukum feunebbiukum bimâ kuntum tağmelûn.

“Eğer, hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için seninle uğraşırlarsa, onlara itaat etme. Fakat dünyada onlarla iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonra dönüşünüz ancak banadır. Ben de size yapmakta olduğunuz şeyleri haber vereceğim.”


Bir de “Tevbe” ( تاب ) var .. Yine dönmek anlamına geliyor..

7 – Araf suresi 143. ayet (Genel: 7 – İniş: 39 – Alfbetik: 9) —–

وَلَمَّا جَاءَ مُوسٰى لِمٖيقَاتِنَا وَكَلَّمَهُ رَبُّهُ قَالَ رَبِّ اَرِنٖى اَنْظُرْ اِلَيْكَ قَالَ لَنْ تَرٰینٖى وَلٰكِنِ انْظُرْ اِلَى الْجَبَلِ فَاِنِ اسْتَقَرَّ مَكَانَهُ فَسَوْفَ تَرٰینٖى فَلَمَّا تَجَلّٰى رَبُّهُ لِلْجَبَلِ جَعَلَهُ دَكًّا وَخَرَّ مُوسٰى صَعِقًا فَلَمَّا اَفَاقَ قَالَ سُبْحَانَكَ تُبْتُ اِلَيْكَ وَاَنَا اَوَّلُ الْمُؤْمِنٖينَ

Ve lemmâ câe mûsâ limîgâtinâ ve kellemehû rabbuhû gâle rabbi erinî enzur ileyk, gâle len terânî ve lâkininzur ilel cebeli feinistegarra mekânehû fesevfe terânî, felemmâ tecellâ rabbuhû lilcebeli cealehû dekkev ve harra mûsâ saıgâ, felemmâ efâga gâle subhâneke tubtu ileyke ve ene evvelul mué’minîn.

Mûsâ, belirlediğimiz yere (Tûr’a) gelip Rabbi de ona konuşunca, “Rabbim! Bana (kendini) göster, sana bakayım” dedi. Allah da, “Beni (dünyada) katiyen göremezsin. Fakat (şu) dağa bak, eğer o yerinde durursa sen de beni görebilirsin.” dedi. Rabbi, dağa tecelli edince onu darmadağın ediverdi. Mûsâ da baygın düştü. Ayılınca, “Seni eksikliklerden uzak tutarım Allah’ım! Sana tövbe ettim. Ben inananların ilkiyim” dedi.


Bugün ayetlerde geçen E-Ve-be -( اَوِّبٖ )evvab olarak geçiyor ..Bu da dönmek anlamına geliyor..


34-Sebe suresi 10. ayet (Genel: 34 – İniş: 58 – Alfbetik: 76) —–

وَلَقَدْ اٰتَيْنَا دَاوُدَ مِنَّا فَضْلًا يَا جِبَالُ اَوِّبٖى مَعَهُ وَالطَّيْرَ وَاَلَنَّا لَهُ الْحَدٖيدَ

Ve legad âteynâ dâvûde minnâ fadlâ, yâ cibâlu evvibî meahû vet tayr, ve elennâ lehul hadîd.

Ve andolsun ki Dâvud ’a, Bizden bir fazilet verdik  Ey dağlar, onunla beraber tespih edin(bana yönelin) ve ey kuşlar (siz de)! Ve Biz de ona demiri yumuşattık.


Enâbe- Tövbe ve Evvab…

Sözlüklerden baktım.. Tefsirlerden baktım..

Birbirine çok yakın anlamlar,manalar verilmiş… DÖNMEK manasında…

aslında ALLAH-U TEALA nın İlminde bunların inanılmaz büyük  farkları var..

Bizim ilmimizi küçük… anlayışımız küçük olduğu için… birbirine çok yakın geliyor..

 Mesela Şöyle bir Örnek verilir;

Bir Toplumun Kalitesi,Kültür Seviyesi yükseldikçe; Terimler ve Sayılar o kadar artarmış..

 

Mesela Sayılardan Örnek vereyim;

Afrikada bir Kabile varmış ..Sadece 3 tane rakamı varmış..(1-2-3)

 fazlasına da  çok  diyorlarmış…,Niye?

Yetiyor onların kültürüne ,anlayış seviyesine göre.. çok gerek yok..Ama İdrak Seviyesinde Yüksek olanlarda sayılar ne kadar fazla… düşünün…

Mesela Üstlü sayılarla(7³) ifade ediliyor..Kökler var(√3).. Kare Kökler(√8³ )var ..

Ve Sonsuz Sayılarla(∞) …Matematik derslerinden hatırlarsanız .. işlemler yaptık..

Aynı şekilde bir Kültür Medeniyet Anlayışı ne kadar yüksekse Terimlerde,Kavramlarda o kadar artıyor..

Okumaya devam et

SEBE(7.sohbet) 9-10.AYETLER(ktpçk-16)#


SES KAYDINI MP3 OLARAK DİNLEMEK VEYA İNDİRMEK İÇİN LİNKE TIKLAYINIZ:

https://yadi.sk/d/2dOIvSPYdnJr2


AYET METİNLERİ


34-Sebe suresi 9. ayet (Genel: 34 – İniş: 58 – Alfbetik: 76)   

اَفَلَمْ يَرَوْا اِلٰى مَا بَيْنَ اَيْدٖيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ مِنَ السَّمَاءِ وَالْاَرْضِ اِنْ نَشَاْ نَخْسِفْ

بِهِمُ الْاَرْضَ اَوْ نُسْقِطْ عَلَيْهِمْ كِسَفًا مِنَ السَّمَاءِ اِنَّ فٖى ذٰلِكَ لَاٰيَةً لِكُلِّ عَبْدٍ مُنٖيبٍ

– Efelem yerav ilâ mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum mines semâi vel ard, in neşeé’ nahsif bihimul arda ev nusgıt aleyhim kisefem mines semâé’, inne fî zâlike leâyetel likulli abdim munîb.

Onlar, gökten ve yerden önlerinde ve arkalarında olanı görmüyorlar mı? Eğer biz dilersek, onları yerin dibine geçirir ya da gökten üzerlerine parçalar düşürürüz. Hiç şüphesiz, bunda ‘gönülden (Allah’a) yönelen’ (MÜNİB)her kul için bir ayet vardır.


 34-Sebe suresi 10. ayet (Genel: 34 – İniş: 58 – Alfbetik: 76)   

وَلَقَدْ اٰتَيْنَا دَاوُدَ مِنَّا فَضْلًا يَا جِبَالُ اَوِّبٖى مَعَهُ وَالطَّيْرَ وَاَلَنَّا لَهُ الْحَدٖيدَ

Ve legad âteynâ dâvûde minnâ fadlâ, yâ cibâlu evvibî meahû vet tayr, ve elennâ lehul hadîd.

-Şanım hakkı için Biz Dâvud’a tarafımızdan bir fazilet vermiştik. «Ey dağlar! O’nunla beraber tesbihte bulunun» (dedik). Kuşlara da (böyle emrettik). Ve onun için demiri yumuşattık.


SES KAYDININ METNİ :


Sebe 7

9. Ayetten İtibaren İŞLEYECEĞİZ AMA…
8 inci Ayetten hafif bir geri gelelim..

Hatırlayalım…


34-Sebe suresi 8. ayet (Genel: 34 – İniş: 58 – Alfbetik: 76)

اَفْتَرٰى عَلَى اللّٰهِ كَذِبًا اَمْ بِهٖ جِنَّةٌ بَلِ الَّذٖينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْاٰخِرَةِ فِى الْعَذَابِ وَالضَّلَالِ الْبَعٖيدِ

Efterâ alallâhi keziben em bihî cinneh, belillezîne lâ yué’minûne bil âhırati fil azâbi ved dalâlil beîd.

“Allah’a karşı yalan mı uydurdu, yoksa onda delilik mi var?” Hayır, öyle değil! Ahirete inanmayanlar azap ve derin sapıklık içindedirler.


Biliyorsunuz önce bir hafif geriye dönüp önceki konulardan devam ediyoruz… yoksa kopukluk oluyor..

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’e biliyorsunuz bir  itham vardı…
“O kişiyi gördünüz mü?Yeniden dirilmeden bahsediyor” diyor kafirler..
Onun ALLAH ‘a yalan söyleyerek iftira attığını ya da onda bir Cinnet olduğunu iddia ediyorlardı..
ALLAH U TEALA  dadiyor ki ;Hayır! Bilakis Ahirete inanmayanlar (fi’l-azâb) azabın içindedirler ve (dalâlin beîd) uzak bir sapıklık içindedirler..

Bazı arkadaşlar çok etkilenmiş bu konudan;

azabın içinde olmak ne demek?
Sadece Ahiretteki Azab değil ..
Eğer bir kimsenin Ahirete inancı yoksa; daha bu dünyada yaşarken azabın içinde..
Haleti- ruhuyesi o şekilde.. Çünkü bütün gerçekleri bu. Tabiri caizse “Cennetleri burası”..
Dünya ne kadar Cennet olabilir ki??? her şey eskiyor,tükeniyor,bitiyor…Değil mi?!!
Sen şimdi buna umut bağlarsan.. Bunlarda bir gün elinden gittiğinde.. Ahiret inancın da yoksa/zayıfsa;

Bu dünya senin için Azap oluyor…

Okumaya devam et