SOHBETİ DİNLE:
SOHBETİ DİNLEMEK VE İNDİRMEK İÇİN ALTERNATİF LİNK :
https://yadi.sk/d/TH5oMEnw_BmNbQ
SOHBETİ DİNLEMEK VEYA İNDİRMEK İÇİN ALTERNATİF LİNK :
https://yadi.sk/d/isgpceE_3RFahj
SAFFAT 42:
Fevâkihu, ve hum mukramûn(mukramûne).
1. | fevâkihu | : meyveler |
2. | ve hum | : ve onlar |
3. | mukremûne | : ikram olunanlar |
SAFFAT 43:
Fî cennâtin naîm(naîmi).
1. | fî | : içinde |
2. | cennâtin | : cennetler |
3. | naîmi | : naîm, ni’metler |
SAFFAT 44:
Alâ sururin mutekâbilîn(mutekâbilîne).
1. | alâ | : üzerinde |
2. | sururin | : tahtlar |
3. | mutekâbilîne | : karşılıklı |
SAFFAT 45:
Yutâfu aleyhim bi ke’sin min maîn(maînin).
1. | yutâfu | : tavaf ettirilir, etrafında dolaştırılır |
2. | aleyhim | : onların üzerine |
3. | bi ke’sin | : kadehler ile, kadehler |
4. | min maînin | : kaynaktan |
SAFFAT 46:
Beydâe lezzetin liş şâribîn(şâribîne).
1. | beydâe | : beyaz, berrak |
2. | lezzetin | : lezzetli |
3. | li eş şâribîne | : içenler için |
SOHBETİ DİNLEMEK VEYA İNDİRMEK İÇİN ALTERNATİF LİNK:
https://yadi.sk/d/wK2EcnTA3R8jpo
SAFFAT 41:
Ulâike lehum rızkun ma’lûm(ma’lûmun).
1. | ulâike | : işte onlar |
2. | lehum | : onlar için vardır |
3. | rizkun | : bir rızık |
4. | ma’lûmun | : malûm, bilinen |
SOHBETİ DİNLEMEK VEYA İNDİRMEK İÇİN ALTERNATİF LİNK:
https://yadi.sk/d/TlQZcW6a3Qudwf
SAFFAT 37:
Bel câe bil hakkı ve saddakal murselîn(murselîne).
1. | bel | : hayır |
2. | câe bi | : getirdi |
3. | el hakkı | : hak |
4. | ve saddaka | : ve doğruladı, tasdik etti |
5. | el murselîne | : gönderilen resûller, elçiler |
” Hayır, o hakkı getirdi. Ve mürselleri (gönderilmiş olan resûlleri) tasdik etti.”
SAFFAT 38:
İnnekum le zâikûl azâbil elîm(elîmi).
1. | Inne-kum | : muhakkak siz |
2. | le | : elbette, mutlaka |
3. | zâikû | : tadacak olanlar |
4. | el azâbi | : azap |
5. | el elîmi | : elîm, acı verici |
” Muhakkak ki siz, elîm azabı mutlaka tadacak olanlarsınız/tadacaksınız ”
SAFFAT 39:
Ve mâ tuczevne illâ mâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).
1. | ve mâ tuczevne | : ve cezalandırılmazsınız |
2. | illâ | : den başka |
3. | mâ | : şey |
4. | kuntum | : siz oldunuz |
5. | ta’melûne | : yapıyorsunuz |
” Ve yapmış olduklarınızdan başka bir şeyle cezalandırılmazsınız.”
SAFFAT 40:
İllâ ibâdallâhil muhlasîn(muhlasîne).
1. | illâ | : hariç |
2. | ibâdallâhi (ibâdi allâhi) | : Allah’ın kulları |
3. | el muhlesîne | :İHLASA ERDİRİLMİŞ |
(Dinlemek ve İndirmek için) ALTERNATİF LİNK:
https://yadi.sk/d/mbgzQ7_s3F5yPS
YASİN 64:
Islevhâl yevme bimâ kuntum tekfurûn(tekfurûne).
1. | ıslev-hâ | : ona yaslanın |
2. | el yevme | : bu gün, o gün |
3. | bi mâ | : şey sebebiyle |
4. | kuntum | : siz … oldunuz |
5. | tekfurûne | : inkâr ediyorsunuz |
” İnkâr etmeniz sebebiyle bugün ona (cehenneme) yaslanın (girin).”
YASİN 65:
El yevme nahtimu alâ efvâhihim ve tukellimunâ eydîhim ve teşhedu erculuhum bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne).
1. | el yevme | : bu gün, o gün |
2. | nahtimu | : mühürleriz |
3. | alâ efvâhi-him | : onların ağızlarının üzerini, ağızlarını |
4. | ve tukellimu-nâ | : ve bizimle konuşur, söyler, anlatır |
5. | eydî-him | : onların elleri |
6. | ve teşhedu | : ve şahitlik eder |
7. | erculu-hum | : onların ayakları |
8. | bi-mâ | : şeyleri |
9. | kânû | : oldular |
10 | yeksibûne | : kazanıyorlar |
” Bugün onların ağızlarını mühürleriz. Kazanmış olduklarını (yaptıklarını) Bize, onların elleri anlatır, ayakları şahitlik eder.”