SEBE(7.sohbet) 9-10.AYETLER(ktpçk-16)#


SES KAYDINI MP3 OLARAK DİNLEMEK VEYA İNDİRMEK İÇİN LİNKE TIKLAYINIZ:

https://yadi.sk/d/2dOIvSPYdnJr2


AYET METİNLERİ


34-Sebe suresi 9. ayet (Genel: 34 – İniş: 58 – Alfbetik: 76)   

اَفَلَمْ يَرَوْا اِلٰى مَا بَيْنَ اَيْدٖيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ مِنَ السَّمَاءِ وَالْاَرْضِ اِنْ نَشَاْ نَخْسِفْ

بِهِمُ الْاَرْضَ اَوْ نُسْقِطْ عَلَيْهِمْ كِسَفًا مِنَ السَّمَاءِ اِنَّ فٖى ذٰلِكَ لَاٰيَةً لِكُلِّ عَبْدٍ مُنٖيبٍ

– Efelem yerav ilâ mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum mines semâi vel ard, in neşeé’ nahsif bihimul arda ev nusgıt aleyhim kisefem mines semâé’, inne fî zâlike leâyetel likulli abdim munîb.

Onlar, gökten ve yerden önlerinde ve arkalarında olanı görmüyorlar mı? Eğer biz dilersek, onları yerin dibine geçirir ya da gökten üzerlerine parçalar düşürürüz. Hiç şüphesiz, bunda ‘gönülden (Allah’a) yönelen’ (MÜNİB)her kul için bir ayet vardır.


 34-Sebe suresi 10. ayet (Genel: 34 – İniş: 58 – Alfbetik: 76)   

وَلَقَدْ اٰتَيْنَا دَاوُدَ مِنَّا فَضْلًا يَا جِبَالُ اَوِّبٖى مَعَهُ وَالطَّيْرَ وَاَلَنَّا لَهُ الْحَدٖيدَ

Ve legad âteynâ dâvûde minnâ fadlâ, yâ cibâlu evvibî meahû vet tayr, ve elennâ lehul hadîd.

-Şanım hakkı için Biz Dâvud’a tarafımızdan bir fazilet vermiştik. «Ey dağlar! O’nunla beraber tesbihte bulunun» (dedik). Kuşlara da (böyle emrettik). Ve onun için demiri yumuşattık.


SES KAYDININ METNİ :


Sebe 7

9. Ayetten İtibaren İŞLEYECEĞİZ AMA…
8 inci Ayetten hafif bir geri gelelim..

Hatırlayalım…


34-Sebe suresi 8. ayet (Genel: 34 – İniş: 58 – Alfbetik: 76)

اَفْتَرٰى عَلَى اللّٰهِ كَذِبًا اَمْ بِهٖ جِنَّةٌ بَلِ الَّذٖينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْاٰخِرَةِ فِى الْعَذَابِ وَالضَّلَالِ الْبَعٖيدِ

Efterâ alallâhi keziben em bihî cinneh, belillezîne lâ yué’minûne bil âhırati fil azâbi ved dalâlil beîd.

“Allah’a karşı yalan mı uydurdu, yoksa onda delilik mi var?” Hayır, öyle değil! Ahirete inanmayanlar azap ve derin sapıklık içindedirler.


Biliyorsunuz önce bir hafif geriye dönüp önceki konulardan devam ediyoruz… yoksa kopukluk oluyor..

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’e biliyorsunuz bir  itham vardı…
“O kişiyi gördünüz mü?Yeniden dirilmeden bahsediyor” diyor kafirler..
Onun ALLAH ‘a yalan söyleyerek iftira attığını ya da onda bir Cinnet olduğunu iddia ediyorlardı..
ALLAH U TEALA  dadiyor ki ;Hayır! Bilakis Ahirete inanmayanlar (fi’l-azâb) azabın içindedirler ve (dalâlin beîd) uzak bir sapıklık içindedirler..

Bazı arkadaşlar çok etkilenmiş bu konudan;

azabın içinde olmak ne demek?
Sadece Ahiretteki Azab değil ..
Eğer bir kimsenin Ahirete inancı yoksa; daha bu dünyada yaşarken azabın içinde..
Haleti- ruhuyesi o şekilde.. Çünkü bütün gerçekleri bu. Tabiri caizse “Cennetleri burası”..
Dünya ne kadar Cennet olabilir ki??? her şey eskiyor,tükeniyor,bitiyor…Değil mi?!!
Sen şimdi buna umut bağlarsan.. Bunlarda bir gün elinden gittiğinde.. Ahiret inancın da yoksa/zayıfsa;

Bu dünya senin için Azap oluyor…

( dalâlil beîd )neydi?

“DAlaletteler” ama “beîd” …uzaklaşmış bir DAlalet…

Dalalet;Hedeften sapmak demekti..

**Birden bire sapılmıyor Arkadaşlar… yavaş yavaş direksiyonu kırıyorsunuz.. bir zaman geçtikten sonra bir bakıyorsunuz ki gitmeniz gereken yoldan çok çok uzaklaşmışsınız..

İşte burada dalâlin beîd derken de o sapmanın  çok çok uzaklarda bir yerde olduğunun ifadesi vardı….


9. AYET


34-Sebe suresi 9. ayet (Genel: 34 – İniş: 58 – Alfbetik: 76)

اَفَلَمْ يَرَوْا اِلٰى مَا بَيْنَ اَيْدٖيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ مِنَ السَّمَاءِ وَالْاَرْضِ اِنْ نَشَاْ نَخْسِفْ بِهِمُ الْاَرْضَ اَوْ نُسْقِطْ عَلَيْهِمْ كِسَفًا مِنَ السَّمَاءِ اِنَّ فٖى ذٰلِكَ لَاٰيَةً لِكُلِّ عَبْدٍ مُنٖيبٍ

Efelem yerav ilâ mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum mines semâi vel ard, in neşeé’ nahsif bihimul arda ev nusgıt aleyhim kisefem mines semâé’, inne fî zâlike leâyetel likulli abdim munîb.

Onlar Semalar da ve Arz da , önlerinde ki ve arkalarındaki şeyleri görmediler mi?Eğer dilersek kendilerini yere geçiririz,Yahut gök ten üzerlerine parçalar düşürürüz.Süphesiz bunda kulluğa yönelen herkes için ibretler vardır.


Ahirete inanmama, yeniden dirilişe inanmama konusunu da içeriyor bu ayet… geçen derste çok ayrıntılı bunu açıklamıştık..

Yeniden yaratılmaya inanmak için Yere ve Göklere bakmak yeterli diyor... ALLAH U TEALA

Çünkü Akıl sahipleri onlara baktığında, Muhteşem işleyiş sistemlerine baktığında; bunun boş yere yaratılmadığını , batıl olarak yaratılmadığını, elbette bunun sonunda ahiret olacağını işaretlerden düşünüp anlıyorlar  ..

Bunun düşünüüp görülmesi olması gereken .. eğer bu yapılmadığı takdirde sorun çıkıyor..

ALLAH U TEALA DİYOR Kİ ( eğer dilersek kendilerine yere geçiririz veya üzerlerine parçalar düşürürüz..)

Biliyorsunuz Kavimlerin helak ediliş sistemi..Mesela Lut Kavmi yere batırılıyor..

Hatta Lut gölü var biliyorsunuz..

Lut Gölü normal dünya deniz seviyesinin aşağısında bir yerde… “biz onları yerin dibine geçiririz” derken de;

Rum suresi ni işlerken bu konuya değinmiştik.

3. ayette geçen bir ifade vardı…orada “edna” kelimesi geçiyordu…


30-Rum suresi 3. ayet (Genel: 30 – İniş: 84 – Alfbetik: 76)

فِي أَدْنَى الْأَرْضِ وَهُم مِّن بَعْدِ غَلَبِهِمْ سَيَغْلِبُونَ

ednel ardı ve hum mim bağdi ğalebihim seyağlibûn.

En yakın (en alçak) bir yerde. Onlar bu yenilgilerinden sonra yeneceklerdir.

-DÜNYANIN EN ALÇAK YERİ

“Rum Suresi 3. ayette” Rumlar’ın Dünya’nın en alçak yerinde yenilgiye uğradıkları geçer. Arapça Dünya’nın en alçak yeri “Edna el-Ard” olarak ifade edilir. Bu ifadeyi bazı çevirmenler “en yakın yer” olarak çevirmişlerdir. Fakat bu çeviri, ayetin ifadesinin temel anlamına uygun değildir, bu ancak yan bir anlam olarak kabul edilebilir. Ayetin Arapçası’nın temel ifadesi, bu yenilginin Dünya’nın en alçak [Edna el-Ard] yerinde gerçekleştiği şeklindedir.

Bizans İmparatorluğunun Persler’e yenildiği bölge Suriye, Filistin ve şimdiki Ürdün topraklarının kesiştiği bölgede yer alan Lut gölü (ölü deniz) havzasıdır. Deniz seviyesinden 395 metre aşağıda olan Lut gölü çevresi, Dünya’mızın “en alçak” noktasıdır (Dünya’nın en yüksek noktası Himalayalar, en alçak noktası Lut Gölü [Ölüdeniz] havzasıdır). 

lut kavminin yaptığı “en alçak” suça verilen ceza “en alçak” yerin dibine batırmak olmuştur



Karunu da yerin dibine batırdık diyordu..


28 – Kasas suresi 78. ayet 

قَالَ إِنَّمَا أُوتِيتُهُ عَلَى عِلْمٍ عِندِي أَوَلَمْ يَعْلَمْ أَنَّ اللَّهَ قَدْ أَهْلَكَ مِن قَبْلِهِ مِنَ القُرُونِ مَنْ هُوَ أَشَدُّ مِنْهُ قُوَّةً وَأَكْثَرُ جَمْعًا وَلَا يُسْأَلُ عَن ذُنُوبِهِمُ الْمُجْرِمُونَ

Gâle innemâ ûtîtuhû alâ ılmin ındî, e ve lem yağlem ennallâhe gad ehleke min gablihî minel gurûni men huve eşeddu minhu guvvetev ve ekseru cem’â, ve lâ yus’elu an zunûbihimul mucrimûn.

Kârûn, “Bunlar bana bendeki bilgi ve beceriden dolayı verilmiştir” dedi. O, Allah’ın kendinden önceki nesillerden, ondan daha kuvvetli ve daha çok mal biriktirmiş kimseleri helâk etmiş olduğunu bilmiyor muydu? Suçlulukları kesinleşmiş olanlara günahları konusunda soru sorulmaz (Çünkü Allah hepsini bilir).

28 – Kasas suresi 79. ayet

فَخَرَجَ عَلٰى قَوْمِهٖ فٖى زٖينَتِهٖ قَالَ الَّذٖينَ يُرٖيدُونَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَا يَا لَيْتَ لَنَا مِثْلَ مَا اُوتِىَ قَارُونُ اِنَّهُ لَذُو حَظٍّ عَظٖيمٍ

Feharace alâ gavmihî fî zînetih, gâlellezîne yurîdûnel hayâted dunyâ yâ leyte lenâ misle mâ ûtiye gârûnu innehû lezû hazzın azîm.

Kârûn, zineti ve görkemi içerisinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzu edenler, “Keşke Kârûn’a verilen (servet) gibi bizim de (servetimiz) olsaydı. Şüphesiz o büyük bir servet sahibidir” dediler.

28 – Kasas suresi 80. ayet (Genel: 28 – İniş: 49 – Alfbetik: 53)

وَقَالَ الَّذٖينَ اُوتُوا الْعِلْمَ وَيْلَكُمْ ثَوَابُ اللّٰهِ خَيْرٌ لِمَنْ اٰمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا وَلَا يُلَقّٰیهَا اِلَّا الصَّابِرُونَ

Ve gâlellezîne ûtul ılme veylekum sevâbullâhi hayrul limen âmene ve amile sâlihâ, ve lâ yuleggâhâ illes sâbirûn.

Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise, “Yazıklar olsun size! İman edip de iyi işler yapanlara Allah’ın vereceği mükâfat daha hayırlıdır. Ona da ancak sabredenler kavuşturulur” dediler.

28 – Kasas suresi 81. ayet 

فَخَسَفْنَا بِهٖ وَبِدَارِهِ الْاَرْضَ فَمَا كَانَ لَهُ مِنْ فِئَةٍ يَنْصُرُونَهُ مِنْ دُونِ اللّٰهِ وَمَا كَانَ مِنَ المُنْتَصِرٖينَ

Fehasefna bihî ve bidârihil arda femâ kâne lehû min fietiy yensurûnehû min dûnillah, ve mâ kâne minel muntesırîn.

Nihayet Karun’u da sarayını da yerin dibine geçirdik. Allah’a karşı kendisine yardım edebilecek kimsesi de yoktu. Kendini kurtarabilecek kimselerden de değildi.


ALLAH U TEALA da kibirlenmesi sonucu olarak onu yere batırıyordu..Servetiyle beraber ..Ki nasıl bir serveti varmış? Anahtarlarını, bakın servetini değil.. Anahtarlarını develer taşıyor…

İşte bu ALLAH ın öğrettiği özel ilimler var..Simya ilmi deniliyor… Özel ilimle kendisi bir servet elde ediyor..Ona zekat dağıt hayıra dağıt dendiğinde..Bu kendi ilmimle olmuş bir şey niye dağıtayım ,diyor..

ALLAH U TEALA da O yere batırılanlardan oldu diyor..

Aynı Lut kavmi gibi.. 06:43

Gökten parçalar düşürme konusunda  gibi ..Kavime Azap inmiş..Eyke kavmi..Bir çok kavime azap inmiş .. bu şekilde yaparız diyor..


Başlıca Helak olan Kavimler :

Kurûn-u Ûlâ (İlk Nesiller): Hz. Âdem aleyhisselâmdan Hz. Musa aleyhisselâm döneminde Firavun’un helak edilmesi ve Tevrat’ın indirilmesine kadarki zaman dilimi.

  • Nuh       Kavmi  
  • Ashâbu’r-Res   
  • Âd          Kavmi  
  • Semûd Kavmi  
  • Lût         Kavmi  
  • Şuayb   Kavmi (Medyen Halkı ve Eykeliler)      

Kurûn-u Vustâ (Orta Nesiller): Firavun’un helak edilmesi veya Tevrat’ın indirilmesinden Hz. Rasûlullâh sallallâhü aleyhi ve selleminin gönderilmesine kadarki zaman dilimi.

  • Ashâbu’l-Karye

  • Sebe’    Kavmi (Seylü’l-Arim)

  • Ashâbu’l-Cenneh (Bahçe Sahipleri)

  • Ashâbu’s-Sebt

  • Ashâbu’l-Uhdûd

  • Tübba’  Kavmi  

  •  Ashâbu’l-Fîl


Bu azabın iki sebebi olabilir :

  1. Ahirete inanmıyorlar . Bu sebeple büyük bir azap edebiliriz (bırakın Ahiretteki azabı..Daha bu taraftayken bile); .
  2. Peygamber Efendimize (s.a.v.) bir itham var .Sadece bu itham sebebiyle bile onlar Azaba uğrayabilirlerdi ama …..

     Enfal Suresi 33. Ayet var


8-Enfal suresi 33. ayet (Genel: 8 – İniş: 88 – Alfbetik: 76)

         وَمَا كَانَ اللّٰهُ لِيُعَذِّبَهُمْ وَاَنْتَ فٖيهِمْ وَمَا كَانَ اللّٰهُ مُعَذِّبَهُمْ وَهُمْ يَسْتَغْفِرُونَ

Ve mâ kânallâhu liyuazzibehum ve ente fîhim, ve mâ kânallâhu muazzibehum ve hum yestağfirûn.

Oysa Sen Onların içinde iken ,Allah onlara azap edecek değildi.Ve onlar bağışlanma dilerlerken de Allah onları azaba çarptırmaz.


Sen dediği kim? Peygamber Efendimiz (s.a.v.)

Bu zamanda  önceki kavimlerin yaptığından bile daha fazlası yapılıyor..ALLAH a isyan,hakaret konumunda ama ALLAH U TEALA’nın önceki kavimlerde olduğu gibi bir Azap getirmemesinin sebebi ,işte bu Ayet..

“Oysa Sen Onların içinde iken,Allah onlara azap edecek değildi.”

Bunu şöyle anlayabiliriz..

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) yaşadığı dönemde , onların içerisinde iken, öyle helak şekli olmamış…Azap şekli olmamış..

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hala yeryüzünde değil mi?

Biyolojik beden olmasa da;

Yani o şu an”Canlı” yani “Hayy”

Bakın biz bunu  böyle kabul etmek zorundayız arkadaşlar..

Aşağıdaki Ayete Bakınız :


  • 2-Bakara suresi 154. ayet (Genel: 2 – İniş: 87 – Alfbetik: 76)

        وَلَا تَقُولُوا لِمَنْ يُقْتَلُ فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ اَمْوَاتٌ بَلْ اَحْيَاءٌ وَلٰكِنْ لَا تَشْعُرُونَ

Ve lâ tegûlû limey yugtelu fî sebîlillâhi emvât, bel ahyâuv ve lâkil lâ teş’urûn.

Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin. Hayır, onlar diridirler. lakin siz şuurunda değilsiniz.

  •  3 – Ali_İmran suresi 169. ayet (Genel: 3 – İniş: 89 – Alfbetik: 7) —–

           وَلَا تَحْسَبَنَّ الَّذٖينَ قُتِلُوا فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ اَمْوَاتًا بَلْ اَحْيَاءٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَ

Ve lâ tahsebennellezîne gutilû fî sebîlillâhi emvâtâ, bel ahyâun ınde rabbihim yurzegûn.

Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü zannetme! Bilakis onlar hayatta olup, Rab’lerinin katında yaşarlar, rızıklanırlar.


Peygamber efendimize “Ölü” demek Ayetlere göre yanlış..


“Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin. Hayır, onlar diridirler. lakin siz şuurunda değilsiniz.”


ALLAH yolunda ölen herhangi biri için böyle denemeyeceğine göre!!!!

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)için  “Ölü” denemez..

(…………)

Daha ötesinde bir şey söylüyorum..

Bir şekilde “Diri”..

Ayet-i Kerimede Hayy diyor..(ehyâun ;canlıdır, hayattadır, diridir.)

Zaten Ümre’ye Hacc’a gidenler bilirler orada..

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) oradaymış gibi ; sağlığında  ziyaret ediliyormuş gibi.. O şekilde ziyaret edilmeli..

Ama buna şu anda inanmayanlar var..Türbesini yıkmak isteyenler var, biliyorsunuz..

Ve Kendilerine koyu Müslüman olarak tanımlayanlar var..

O Türbelere  o iltifatı  şirk olarak görüyorlar..

Hakikatı anlamayarak..

Diyorlar ki ;O Ceset , Kabir , O öldü geçti gitti…

Halbuki Ayetlere “ters bir şey” söylüyorlar…

O anlamda “Sen onların içindeyken ” derken, günümüz de kast ediliyor aynı zamanda ..

.Biyolojik  vücud olarak olmasa da- bir şekilde- hay, diri ,canlı, yaşıyor olarak varlığıyla bizi şereflendirirken de azab etmiyor Rabbimiz…(10:02)

Yani Lut Kavmine yapıldığı gibi bir Azap yok..

İşte biz Seni Alemlere Rahmet olarak gönderdik diyor ya ALLAH U TEALA 

Bknz Aşağıdaki Ayete


21-Enbiya suresi 107. ayet

            وَمَا اَرْسَلْنَاكَ اِلَّا رَحْمَةً لِلْعَالَمٖينَ

    Ve mâ erselnâke illâ rahmetel lil âlemîn.

          Biz seni tüm alemlere rahmet olarak gönderdik.


Alemlere Rahmet aynı zamanda..

Yine Azap edilmemenin  bir şeyide ;Enfal 33un sonunda var..

Siz İstiğfar ettikleri haldede.. ALLAH onlara azap edecek değil.diyor..

Ve onlar bağışlanma dilerlerken de Allah onları azaba çarptırmaz.”

Tekrar ediyorum..İstiğfar Ettikleri halde de ALLAH onları Azaplandırıcı değildir..

Yani bir kişi sürekli mağfiret,istiğfar,af dileme modunda olursa.. ona hak eden ,tahakkuk eden azapta hafifleyeceğini burada Ayetsel delili var..

  1. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Yüzü Suyu Hürmetine Azap hafifliyor…
  2. Ayrıca sen “Estağfirullah” çektikçe Af ve Mağfiret diledikçede senin hükmün hafifliyor..

Azap edici değildir deniliyor..


inne fî zâlike leâyetel likulli abdim munîb;Şüphesiz bunda Kulluğa  yönelen herkes için ibretler var.

(İşte geçen hafta burası eksik kalmıştı buraya değineceğiz İnşaallah)

Şimdi bunda diyor.. bunda değinde ne var ?

Sen Arza ve Semaya bakıyorsun..Ve Tefekkür ediyorsun.


Ali İmran 190-191.Ayetlerde ayrıntılı bir şekilde işlemiştik..


3-Ali_İmran suresi 190. ayet (Genel: 3 – İniş: 89 – Alfbetik: 76)

اِنَّ فٖى خَلْقِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَاخْتِلَافِ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ لَاٰيَاتٍ لِاُولِى الْاَلْبَابِ

Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için elbette ibretler vardır.


3-Ali_İmran suresi 191. ayet 

اَلَّذٖينَ يَذْكُرُونَ اللّٰهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلٰى جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ فٖى خَلْقِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هٰذَا بَاطِلًا سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ

Onlar, ayaktayken, otururken, yan üstü yatarken (daima) Allah’ı zikrederler. Ve göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederler (ve derler ki): “Ey Rabbimiz! Sen bunları bâtıl olarak (boşuna) yaratmadın. Sen Subhan’sın, artık bizi ateşin azabından koru.


Bunu neye bağlamıştık?

Bir kişi bu kşekilde güzel,doğru tefekkür ettiğinde gideceğin yer

  • Ahiret bilinci

Ya Rab ne güzel bunları yaratmışsın.. Ne güzel Yaratansın diyor elbet..

Ama götürdüğü şey neydi?

  • Aman Ya Rabbi bir Ahiret var..
  • Bunun bir hesabı var..
  • Bu dünya boşuna değil ,
  • Bunları boş yere yaratmadın ?
  • Aman Ya Rabbi bizim Ateşin Azabından Koru diyorlar..

Bu ayette götürdüğü yer neresi :

  • Götürdüğü Yer :Ahiret ..
  • Götürdüğü Yer :Yeniden Dirilme..
  • Götürdüğü Yer :(ALLAH Korusun) Azap tehlikesi..

O yüzden bu kişiler bunu Tefekkür ediyor.. 

fî zâlike leâyetel (Sebe 9.Ayet) Bunda deliller var,Ayetler var..

Yani Sen Sisteme baktığında… Göklere ve Yere baktığında Ayetler görüyorsun..

Peki herkes görüyor mu???!!!  Görmüyor..

Bknz. Aşağıdaki Ayete


12 – Yusuf suresi 105. ayet

وَكَاَيِّنْ مِنْ اٰيَةٍ فِى السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ يَمُرُّونَ عَلَيْهَا وَهُمْ عَنْهَا مُعْرِضُونَ

Ve keeyyim min âyetin fis semâvâti vel ardı yemurrûne aleyhâ ve hum anhâ muğridûn.

Kaldı ki, göklerde ve yerde nice ayetler, işaretler var ki, onlar

(üzerinde düşünmeden) sırtlarını çevirerek yanlarından geçip gidiyorlar!


Niye? Burada şart var…

( اِنَّ فٖى ذٰلِكَ لَاٰيَةً لِكُلِّ عَبْدٍ مُنٖيبٍ )     “inne fî zâlike leâyetel likulli abdim munîb

li” diyor “için” diyor ..

(لِكُلِّ عَبْدٍ )   “likulli abdin”  –“Her kul için”   ama nasıl?????

( مُنٖيبٍ )       munîb ; munîb olan ; munîb olarak …

munîb olan herkes için ;

Bakın burada ALLAH U TEALA ;açık açık herkes için vardır diyor ..

Bak “Külli” diyor..Herkes diyor..

abdin- Her kul için vardır diyor Ayet..

Yani sadece Mü’minler için değil..Herkes için…. Mü’minler dememesi!!!!

Adam o güne kadar hidayetememiş..Ama akıl sahibi… düşünüyor, tefekkür ediyor.Tamam ben Müslüman olacağım.. diyor..

O, Munîb olarak yöneldiği takdirde..ayetleri /işaretleri idrak edip bir yerlere ulaşma şansı var

Her Kul  için de Ayet/delil bulup;o  Ayetden de bir yerlere ulaşma şansı var..

Sistem onu mümkün kılıyor..

  • Sadece birileri için,
  • sadece Alimler için
  • sadece İlahiyat Profesörleri için
  • sadece Medreselerde 30 yıl eğitim görmüşler 

“””İÇİN DEĞİL!!!!””””

“”””Küllin abd- Diyor..Herkes için …””” ayet /işaret/ deliller var

 Dağdaki Çoban için de var ,eğitimi olmamış için de varevhanımı için de var ….14:42

İşte bu ters olarak kullanarak..

“Hayır sen anlayamazsın ..Sen Kurandan uzak dur ..Dur sen şunu yapma..Tehlikeye girersin..” deniyor…

ALLAH U TEALA her kul için diyor..Ayet var diyor..

Ama en büyük şart ;  “munîb” kelimesi …

*munîb* olman gerekiyor..

Munîblik ne demek?

“Enâbe”  den geliyor..( أناب)

Enâbe: Yönelmek demek..münib ise “yönelen”

Tövbe kelimesine çok yakın bir ifade ,

Tövbede de; dönmek,yönelmek,geri gemek, bakmak  var…

Zaten Hz.Davud (a.s.) ilgili ayetlerde;

  • bazı yerlerde munîbliğinden bahsediyor..
  • bazı yerlerde tövbekar anlamında yönelen anlamında evvablığından bahsediyor..

(………)(Haniflikle çok alakası var)

Tövbeyi Açıklayayım?

Tövbe ne demek biliyormusunuz?

Sözlük anlamı:( Ar tawba ͭ توبة [#twb faˁlaͭ msd.] tövbe etme, pişmanlık duyma Aram tawbā תובא dönme, özellikle günahtan vazgeçme, tövbe etme Aram #twb תוב dönme, geri gelme)

Hatalı olduğunuzu anladınız bir konuda pişmanlık oluştu;Senin o anda yönelme haline “TÖVBE” hali deniliyor..

*ALLAH a DÖNME HALİ*

  • Pişman oldun..
  • Hatalı olduğunu anladın..
  • ALLAH a sen yöneliyorsan,dönüyorsan  TÖVBE o..

Bir şeyde yapman da gerekmiyor..

Yani Dönme Halin bile tövbe..

Ondan sonra; Ona uygun Islah ..Kendilerini düzeltirler.

 nasuh tövbesi ederler diyor,ayette.. Asıl Tövbe odur diyor..


66-Tahrim suresi 8. ayet (Genel: 66 – İniş: 107 – Alfbetik: 76)

يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا تُوبُوا اِلَى اللّٰهِ تَوْبَةً نَصُوحًا عَسٰى رَبُّكُمْ اَنْ يُكَفِّرَ عَنْكُمْ سَيِّپَاتِكُمْ وَيُدْخِلَكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرٖى مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ يَوْمَ لَا يُخْزِى اللّٰهُ النَّبِىَّ وَالَّذٖينَ اٰمَنُوا مَعَهُ نُورُهُمْ يَسْعٰى بَيْنَ اَيْدٖيهِمْ وَبِاَيْمَانِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّنَا اَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَاغْفِرْ لَنَا اِنَّكَ عَلٰى كُلِّ شَیْءٍ قَدٖيرٌ

Yâ eyyuhellezîne âmenû tûbû ilallâhi tevbeten nasûhâ, asâ rabbukum ey yukeffira ankum seyyiâtikum ve yudhılekum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru yevme lâ yuhzillâhun nebiyye vellezîne âmenû meah, nûruhum yes’â beyne eydîhim ve bieymânihim yegûlûne rabbenâ etmim lenâ nûranâ vağfir lenâ, inneke alâ kulli şey’in gadîr.

Ey o bütün iman edenler! Allaha öyle tevbe edin ki nasuh (gayet ciddî, müessir, öğütcü) bir tevbe olsun, gerek ki rabbınız sizden kabahatlerinizi keffaretle örter de sizleri altından ırmaklar akar Cennetlere koyar, o gün ki Allah Peygamberini ve onun maıyyetinde iman edenleri utandırmıyacak, nûrları önlerinde ve sağlarında koşacak, şöyle diyecekler: ya rabbenâ! Bizlere nûrumuzu tamamla ve bizleri mağfiretinle yarlığa, şübhesiz ki sen her şey’e kadîrsin.

—–

16-Nahl suresi 119. ayet (Genel: 16 – İniş: 70 – Alfbetik: 76)(١٦-١١٩)
ثُمَّ اِنَّ رَبَّكَ لِلَّذٖينَ عَمِلُوا السُّوءَ بِجَهَالَةٍ ثُمَّ تَابُوا مِنْ بَعْدِ ذٰلِكَ وَاَصْلَحُوا اِنَّ رَبَّكَ مِنْ بَعْدِهَا لَغَفُورٌ رَحٖيمٌ

Summe inne rabbeke lillezîne amilus sûe bicehâletin summe tâbû mim bağdi zâlike ve aslehû inne rabbeke mim bağdihâ leğafûrur rahîm.

Sonra, şüphesiz ki Rabbin; cahillik sebebiyle kötülük yapan, sonra bunun ardından tövbe eden ve durumunu düzeltenlerden (ıslah edenlerden) yanadır. Şüphesiz Rabbin bundan sonra da elbette çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.


Islah oluyorsunuz ..Af a mazhar oluyorsunuz..Biliyorsunuz AFLA-TÖVBE farklıydı..

Adem Kıssasında anlatmıştık.. Hatırlayalım mı?

Hz. Adem (as) hata işliyor..(Ağaca yaklaşıyor,yasak meyveden yiyor.)

ALLAH U TEALA diyor ; İnin  !   ( اهْبِطُوا ) 


2-Bakara suresi 36. ayet (Genel: 2 – İniş: 87 – Alfbetik: 76)

فَاَزَلَّهُمَا الشَّيْطَانُ عَنْهَا فَاَخْرَجَهُمَا مِمَّا كَانَا فٖيهِ وَقُلْنَا اهْبِطُوا بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ وَلَكُمْ فِى الْاَرْضِ مُسْتَقَرٌّ وَمَتَاعٌ اِلٰى حٖينٍ

Feezellehumeş şeytânu anhâ feahracehumâ mimmâ kânâ fîh, ve gulnehbitû bağdukum libağdın aduvv, ve lekum fil ardı mustegarruv ve metâun ilâ hîn.

Derken, şeytan ayaklarını oradan kaydırdı. Onları içinde bulundukları konumdan çıkardı. Bunun üzerine biz de, “Birbirinize düşman olarak inin. Sizin için yeryüzünde belli bir süre barınak ve yararlanma vardır” dedik.


Hz. Adem (as) Tövbe ediyor..


2-Bakara suresi 37. ayet (Genel: 2 – İniş: 87 – Alfbetik: 76)

         فَتَلَقَّى اٰدَمُ مِنْ رَبِّهٖ كَلِمَاتٍ فَتَابَ عَلَيْهِ اِنَّهُ هُوَ التَّوَّابُ الرَّحٖيمُ

Feteleggâ âdemu mir rabbihî kelimâtin fetâbe aleyh, innehû huvet tevvâbur rahîm.

Derken, Âdem (vahy yoluyla) Rabbinden birtakım kelimeler aldı, (onlarla amel edip Rabb’ine yalvardı. O da) bunun üzerine tövbesini kabul etti. Şüphesiz O, tövbeleri çok kabul edendir, çok bağışlayandır.


ALLAH U TEALA Tövbeni kabul ettim diyor.. Ama Cennette kalamıyor…Yine “İn” diyor..


2-Bakara suresi 38. ayet (Genel: 2 – İniş: 87 – Alfbetik: 76)

        قُلْنَا اهْبِطُوا مِنْهَا جَمٖيعًا فَاِمَّا يَاْتِيَنَّكُمْ مِنّٖى هُدًى فَمَنْ تَبِعَ هُدَاىَ فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ

Gulnehbitû minhâ cemîâ, feimmâ yeé’tiyennekum minnî huden femen tebia hudâye felâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn.

İnin oradan (cennetten) hepiniz. Tarafımdan size hidayetçi gelir de kim ona uyarsa, onlar için bir korku yoktur ve mahzun olacaklar değildir.


Yani Tövbe bizim bildiğimiz anlamda Tövbe olsa yani Af anlamında olsa Tastamam Cennette kalması gerekiyorlar..

Ama Yeryüzüne İnin diyor..

Tövbeyle-Af farklı..Orada ALLAH a yöneldi..Asi olmadı..

Tamam Ya Rabbi hatamı anladım.. Sana dönüyorum ve yöneliyorum.. dedi..

Af en sonda… Eğer Af olunursa Cennete geri dönüş var..

Eğer Af olmazsa… Af olmamak diye bir seçenek yok..

Affın Zıttı Azap…Cehennemi boyluyorsun..

Yada en büyük Azap ne biliyormusunuz? Arkadaşlar …

O geriye dönüşün kapısının kapanması..17:50

Azap zaten Azap.. Ateş ciddi Azap.. Ama en büyük Azap…geriye dönüşün kapısının kapanması artık…

Cennet O “İleyhi Turceun“un dediğimiz yolun kapısı kapanıyor..

Bundan büyük bir Azap olabilir mi?

Ekstra bir de azaplar var..

Yani Tövbeyle-Af farklı şeyler..

Tövbe yaptığından pişmanlık olup.. ALLAH a dönme, yönelme durumu …

Bunu  kim yapmadı ?

Şeytan yapmadı ..

Yapılan hatalar bakımından Adem ile Şeytanın durumu aynıydı..

Ayeti Kerimede ikisi de isyan etti diyor..


20-Taha suresi 121. ayet (Genel: 20 – İniş: 45 – Alfbetik: 76)

            فَاَكَلَا مِنْهَا فَبَدَتْ لَهُمَا سَوْاٰتُهُمَا وَطَفِقَا يَخْصِفَانِ عَلَيْهِمَا مِنْ وَرَقِ الْجَنَّةِ وَعَصٰى اٰدَمُ رَبَّهُ فَغَوٰى

Feekelâ minhâ febedet lehumâ sev’âtuhumâ ve tafigâ yahsıfâni aleyhimâ miv veragıl cenneh, ve asâ âdemu rabbehû feğavâ.

Bunun üzerine onlar (Âdem ve eşi Havva) o ağacın meyvesinden yediler. Bu sebeple ayıp yerleri kendilerine göründü ve cennet yaprağından üzerlerine örtmeye başladılar. Âdem, Rabbine isyan etti ve yolunu şaşırdı.

  • 19-Meryem suresi 44. ayet (Genel: 19 – İniş: 44 – Alfbetik: 76)

          يَا اَبَتِ لَا تَعْبُدِ الشَّيْطَانَ اِنَّ الشَّيْطَانَ كَانَ لِلرَّحْمٰنِ عَصِيًّا

Yâ ebeti lâ tağbudiş şeytân, inneş şeytâne kâne lirrahmâni asıyyâ.

“Babacığım! Şeytana tapma! Çünkü şeytan Rahmân’a isyankâr olmuştur.”


İkisi de isyan ediyor…Ama fark neydi ? Hz Adem’in(a.s.) tövbe etmesi..

O şekilde yırttı(tabiri caizse)..O şekilde geri dönüşün kapısı açıldı..

İşte o yüzden Tövbeye değinmek istedim..

Mesela Evvabin namazı var..

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) sürekli kılmış..

Türkiyede pek kılınmıyor…Kılınması lazım..

Evvab kelimesi;DÖNEN /YÖNELEN demek ;   ..EVVÂBİN : ALLAH a dönenler demek..

Mubalağa ismi fail.. O işi çokça yapan..

Akşam namazından sonra 2 -4 -6 rekatlık namazı sürekli kılmış …

ALLAH a dönüş yapmış..

Akşam Namazını kıldın …bitti… dünyaya dalınmıyor..

Biraz daha Seccadede kalarak .. (Kıyametin kopmasıyla ilgilide süreçtir o..güneş battıktan sonra batıdan tekrar doğacak)

Koptuğunda Mü’minler,Namaz halindeyken,Secde halindeyken ölmeyi temenni ederler..

Aynı abdestli ölmeyi temenni ettikleri gibi..)

Aynı o şekilde yatıyorlar ya.. Mü’min..

Abdestsiz yatar mı Mümin..??? Yatmaması gerekir..

Neden, Öldüğü takdirde Abdestsiz olacak..

En azından abdestli yattığında.. ölüm vuku bulursa ki Ayetlere göre;

Her uyku aynı zamanda bir ölümdür..(Hayatı iade edilen ancak sabah uyanabiliyor)


Bknz İlgili Ayet


39-Zumer suresi 42. ayet (Genel: 39 – İniş: 59 – Alfbetik: 76)

اَللّٰهُ يَتَوَفَّى الْاَنْفُسَ حٖينَ مَوْتِهَا وَالَّتٖى لَمْ تَمُتْ فٖى مَنَامِهَا فَيُمْسِكُ الَّتٖى قَضٰى عَلَيْهَا الْمَوْتَ وَيُرْسِلُ الْاُخْرٰى اِلٰى اَجَلٍ مُسَمًّىاِنَّ    فٖى ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ

Allâhu yeteveffel enfuse hîne mevtihâ velletî lem temut fî menâmihâ, feyumsikulletî gadâ aleyhel mevte ve yursilul uhrâ ilâ ecelim musemmâ, inne fî zâlike leâyâtil ligavmiy yetefekkerûn.

Allah, öleceklerin ölümleri anında, ölmeyeceklerinde uykuları esnasında  ruhlarını (nefislerini) alır. Sonra ölümlerine hükmettiği kimselerinkini tutar; diğerlerini bir süreye kadar salıverir. Doğrusu bunda, düşünen bir toplum için ibretler vardır.


Peygamber Efendimiz (s.a.v.) uyanınca diyor ki;

Öldürdükten sonra dirilten Rabbime Hamd olsun.

  1. Uykuyu ölüm
  2. Uyanmayı dirilme

olarak kabul ediyor..20:20

Ayetleri en fazla anlayan ve iman eden kişi olarak…bizede abdestli yatılması tavsiye ediliyor..(Sebebi bu)


Aynı halde olan kişi de, kıyametin kopma anı olan akşam ile ondan sonra geçen süreyi ,Seccadede Namaz halinde geçirmek istiyor.. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) işte ,ALLAH a dönüş yapanlar,yüzlerini çevirenler anlamında da  (evvabin) Namazı kılıyor..

Bunu Alimler şiddetle tavsiye ediyorlar..

AMAN 2 REKAT  da OLSA.. TEHİR ETMEYİN!!!

Teberüken hiç bırakmamak adına; 2 rekat.. Ama vaktin varsa artırabilirsin hava kararıncaya kadar..

Ama Türkiyede Buna nafile namaz deniliyor..

Nafile kelimesi; Anlamında uzaklaşmış bir kelime..

Mesela Teheccüd namazı için İsra Suresi nde diyor ki.. (nâfileten lek) ( نَافِلَةً لَكَ; )Senin için nafile olarak diyor


17-İsra suresi 79. ayet (Genel: 17 – İniş: 50 – Alfbetik: 76)

           وَمِنَ الَّيْلِ فَتَهَجَّدْ بِهٖ نَافِلَةً لَكَ عَسٰى اَنْ يَبْعَثَكَ رَبُّكَ مَقَامًا مَحْمُودًا

Ve minel leyli fetehecced bihî nâfileten lek, asâ ey yeb’aseke rabbuke megâmem mahmûdâ.

Gecenin bir bölümünde sırf sana mahsus bir nafile olmak üzere Teheccüd ibadetini yap ki, belki Rabbin seni «övülmüş makam» (makam-ı mahmud’a) erdirir.


Nafile ;boş yere yaptıkları boş yere manasında yanlış kullanılıyor. ama Kur’an Literatüründe “ekstra”demek…

Yani “fazladan” demek.. Ama kesinlikle boş yerine anlamında değil..

Yaparsan senin için “FAZLASI” olur anlamında ..

Ki Teheccüd Namazını Peygamber Efendimiz (s.a.v.) nafile denmesine rağmen hiç bırakmamış..

(…………………….)

(Peygamber Efendimiz(s.av.)e farz olduğu ifade ediliyor.. Hiç bırakmamış..)

Bir söz daha var..Onun için söyledim bunu..

“Deniliyor ki ;


Sünnetleri,

Sahabe Efendilerimiz(r.a.) , sünnet olduğu için  hiç terketmediler..

Ahir zamanda  ise Sünnet olduğu için terk ediliyor..”!!!???!!


Hafife almamak lazım Arkadaşlar…

Bir Kişi Sünneti “Ya Bu Sünnettir” diyip niye terk ediyorsa “zihinsel alt yapısında bazı eksiklikleri” vardır..

BAKIN ÇOK ÖNEMLİ!!! TEKRAR EDİYORUM..

.

Bir kişi ” Bir şeyi Ya Bu Sünnet”tir diyip hafife alıp terk ediyorsa…

İman ölçülerinde bir yerde bir eksiği vardır..

Hiç bir zaman farzların yerine geçmez…Amenna..

Ama Peygamber Efendimiz (s.a.v.) yapmış mı?

Kur’an-ı Kerimde ” Onda nice güzel misaller var” diyor mu?

Bknz. Aşağıdaki İlgili Ayete;


33-Ahzab suresi 21. ayet (Genel: 33 – İniş: 90 – Alfbetik: 76)

لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فٖى رَسُولِ اللّٰهِ اُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَنْ كَانَ يَرْجُوا اللّٰهَ وَالْيَوْمَ الْاٰخِرَ وَذَكَرَ اللّٰهَ كَثٖيرًا

Legad kâne lekum fî rasûlillâhi usvetun hasenetul limen kâne yercullâhe vel yevmel âhıra ve zekerallâhe kesîrâ.

Andolsun, Allah’ın Resûlünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.


Peygamber Efendimize (s.a.v.) itaat, ALLAH a itaat diyor mu?!


Bknz. İlgili Bir çok Ayet Bulunmaktadır!!!


4-Nisa suresi 80. ayet (Genel: 4 – İniş: 92 – Alfbetik: 76)

مَنْ يُطِعِ الرَّسُولَ فَقَدْ اَطَاعَ اللّٰهَ وَمَنْ تَوَلّٰى فَمَا اَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَفٖيظًا
Mey yutıır rasûle fegad etâallâh, ve men tevellâ femâ erselnâke aleyhim hafîzâ.

Kim Resûl’e itaat ederse, böylece andolsun ki Allah’a itaat etmiş olur. Ve kim yüz çevirirse, o taktirde Biz seni, onların üzerine muhafız olarak göndermedik.

3-Ali_İmran suresi 31. ayet (Genel: 3 – İniş: 89 – Alfbetik: 76)

قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّٰهَ فَاتَّبِعُونٖى يُحْبِبْكُمُ اللّٰهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَحٖيمٌ

Gul in kuntum tuhıbbûnallâhe fettebiûnî yuhbibkumullâhu ve yağfir lekum zunûbekum, vallâhu ğafûrur rahîm.

De ki: “Eğer siz Allah’ı seviyorsanız, o taktirde bana tâbi olunuz ki Allah da sizi sevsin ve sizin günahlarınızı mağfiret etsin . Ve Allah “Gafur”dur, “Rahîm”dir.”


3-Ali_İmran suresi 32. ayet (Genel: 3 – İniş: 89 – Alfbetik: 76)

قُلْ اَطٖيعُوا اللّٰهَ وَالرَّسُولَ فَاِنْ تَوَلَّوْا فَاِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْكَافِرٖينَ

Gul etîullâhe ver rasûl, fein tevellev feinnallâhe lâ yuhıbbul kâfirîn.

De ki: “Allah’a ve Resûl’e itaat ediniz.” Bundan sonra eğer dönerlerse, o taktirde muhakkak ki Allah, kâfirleri sevmez.


4-Nisa suresi 59. ayet (Genel: 4 – İniş: 92 – Alfbetik: 76)

يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اَطٖيعُوا اللّٰهَ وَاَطٖيعُوا الرَّسُولَ وَاُولِى الْاَمْرِ مِنْكُمْ فَاِنْ تَنَازَعْتُمْ فٖى شَیْءٍ فَرُدُّوهُ اِلَى اللّٰهِ وَالرَّسُولِ اِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ ذٰلِكَ خَيْرٌ وَاَحْسَنُ تَاْوٖيلًا

Yâ eyyuhellezîne âmenû etîullâhe ve etîur rasûle ve ulil emri minkum, fein tenâzağtum fî şey’in feruddûhu ilallâhi ver rasûli in kuntum tué’minûne billâhi vel yevmil âhır, zâlike hayruv ve ahsenu teé’vîlâ.

Ey âmenû olanlar (îmân edenler)! Allah’a ve Resûl’e ve sizden olan idarecilere itaat edin. Bundan sonra eğer bir hususta ihtilâfa düşerseniz, o taktirde Allah’a ve ahiret gününe îmân ediyorsanız, onu Allah’a ve Resûl’üne götürün. Bu daha hayırlıdır ve tevîl (yorum) bakımından en güzelidir.


4-Nisa suresi 69. ayet (Genel: 4 – İniş: 92 – Alfbetik: 76)

وَمَنْ يُطِعِ اللّٰهَ وَالرَّسُولَ فَاُولٰئِكَ مَعَ الَّذٖينَ اَنْعَمَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْ مِنَ النَّبِيّٖنَ وَالصِّدّٖيقٖينَ وَالشُّهَدَاءِ وَالصَّالِحٖينَ وَحَسُنَ اُولٰئِكَ رَفٖيقًا

Ve mey yutııllâhe ver rasûle feulâike meallezîne en’amallâhu aleyhim minen nebiyyîne ves sıddîgîne veş şuhedâi ves sâlihîn, ve hasune ulâike rafîgâ.

Ve kim, Allah’a ve Resûl’e itaat ederse, o taktirde işte onlar, Allah’ın kendilerine ni’met verdiği nebîlerle (peygamberlerle) ve sıddîklerle ve şehitlerle ve salihlerle beraberdirler. Ve işte onlar ne güzel arkadaştır.


8-Enfal suresi 20. ayet (Genel: 8 – İniş: 88 – Alfbetik: 76)

يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اَطٖيعُوا اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَوَلَّوْا عَنْهُ وَاَنْتُمْ تَسْمَعُونَ

Yâ eyyuhellezîne âmenû etîullâhe ve rasûlehû velâ tevellev anhu ve entum tesmeûn.

Ey âmenû olanlar! Allah’a ve O’nun Resûl’üne itaat edin. Ve siz, işitiyorken ondan yüz çevirmeyin.


8-Enfal suresi 46. ayet (Genel: 8 – İniş: 88 – Alfbetik: 76)

وَاَطٖيعُوا اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ رٖيحُكُمْ وَاصْبِرُوا اِنَّ اللّٰهَ مَعَ الصَّابِرٖينَ

Ve etîullâhe ve rasûlehû ve lâ tenâzeû fetefşelû ve tezhebe rîhukum vasbirû, innallâhe meas sâbirîn.

Allah’a ve O’nun Resûl’üne itaat edin, niza etmeyin (anlaşmazlığa düşmeyin), yoksa zayıf düşersiniz ve kuvvetiniz (elinizden) gider. Sabredin. Muhakkak ki Allah, sabredenlerle beraberdir.


24-Nur suresi 51. ayet (Genel: 24 – İniş: 102 – Alfbetik: 76)

اِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِنٖينَ اِذَا دُعُوا اِلَى اللّٰهِ وَرَسُولِهٖ لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ اَنْ يَقُولُوا سَمِعْنَا وَاَطَعْنَا وَاُولٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

İnnemâ kâne gavlel mué’minîne izâ duû ilallâhi ve rasûlihî liyahkume beynehum ey yegûlû semiğnâ ve etağnâ, ve ulâike humul muflihûn.

Onların aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Resûl’üne davet edildikleri zaman mü’minlerin sözü “işittik ve itaat ettik” demeleridir. Ve işte onlar, onlar felâha erenlerdir.


24-Nur suresi 52. ayet (Genel: 24 – İniş: 102 – Alfbetik: 76)

وَمَنْ يُطِعِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَيَخْشَ اللّٰهَ وَيَتَّقْهِ فَاُولٰئِكَ هُمُ الْفَائِزُونَ

Ve mey yutııllâhe ve rasûlehû ve yahşallâhe ve yettaghi feulâike humul fâizûn.

Ve kim Allah’a ve resûlüne itaat ederse ve Allah’a huşû duyar ve O’na karşı takva sahibi olursa o taktirde işte onlar, onlar kurtuluşa erenlerdir.


24-Nur suresi 56. ayet (Genel: 24 – İniş: 102 – Alfbetik: 76)

وَاَقٖيمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَطٖيعُوا الرَّسُولَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ

Ve egîmus salâte ve âtuz zekâte ve etîur rasûle leallekum turhamûn.

Ve namazı ikame edin. Ve zekâtı verin. Ve resûle itaat edin ki böylece rahmet olunasınız.


 33-Ahzab suresi 31. ayet (Genel: 33 – İniş: 90 – Alfbetik: 76)

وَمَنْ يَقْنُتْ مِنكُنَّ لِلّٰهِ وَرَسُولِهٖ وَتَعْمَلْ صَالِحًا نُؤْتِهَا اَجْرَهَا مَرَّتَيْنِ وَاَعْتَدْنَا لَهَا رِزْقًا كَرٖيمًا

Ve mey yagnut minkunne lillâhi ve rasûlihî ve tağmel sâlihan nué’tihâ ecrahâ merrateyni ve ağtednâ lehâ rizgan kerîmâ.

Fakat sizden kim Allah’a ve Resulüne uymaya devam eder ve yararlı iş yaparsa ona da mükafatı iki kat veririz ve cennette onun için bol bir rızık hazırlamışızdır.


33-Ahzab suresi 71. ayet (Genel: 33 – İniş: 90 – Alfbetik: 76)

يُصْلِحْ لَكُمْ اَعْمَالَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَمَنْ يُطِعِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ فَازَ فَوْزًا عَظٖيمًا

Yuslıh lekum ağmâlekum ve yağfirlekum zunûbekum, ve mey yutııllâhe ve rasûlehû fegad fâze fevzen azîmâ.

Ki Allah işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse, şüphesiz büyük bir kurtuluşa ermiş olur. 


64-Tegabun suresi 12. ayet (Genel: 64 – İniş: 108 – Alfbetik: 76)

وَاَطٖيعُوا اللّٰهَ وَاَطٖيعُوا الرَّسُولَ فَاِنْ تَوَلَّيْتُمْ فَاِنَّمَا عَلٰى رَسُولِنَا الْبَلَاغُ الْمُبٖينُ

Ve etîullâhe ve etîur rasûl, fein tevelleytum feinnemâ alâ rasûlinel belâğul mubîn.

Ve Allah’a itaat edin. Ve Resûl’e itaat edin. Eğer hâlâ yüz çevirirseniz, bundan sonra resûlümüzün üzerinde olan , sadece apaçık tebliğdir.


O yüzden dikkat etmek lazım..


Şimdi buradan Munîbe geri dönelim..

Munîb; Aynı Tövbe eden gibi “dönen” anlamında..

(küçük bir fark varsa)

Hani Pişmanlıktan dolayı bir yöneliş değil de sürekli ALLAH a da dönüklük hali..

Munîblik Hali, Enâbe Hali

Bunu nerede işlemiştik Hatırlıyormusunuz?

Hanif Konusunda işlemiştik.. Evvelki Sene Rum Suresini işlerken;

Hanifle ilgili kelimeler geçmişti..(Tam 7 Hafta boyunca Hanifliği işlemiştik.)

İşlemişiz  ama banada garip geliyor bu kadar hafta..

Videoları yayınladık İnternet sitesinde Tam 7 Tane… Hanif 1 Hanif 2 …Hanif 7 ye  kadar var..O kadar konuşası,edilesi bir konu ki..Bitmiyor…

O kelimelerden birisi de Munîb idi..

(Munîbîne) diyordu..

Hatırlamak gerekirse;

Rum Suresi 33. Ayette;


30-Rum suresi 33. ayet (Genel: 30 – İniş: 84 – Alfbetik: 76)

        وَاِذَا مَسَّ النَّاسَ ضُرٌّ دَعَوْا رَبَّهُمْ مُنٖيبٖينَ اِلَيْهِ ثُمَّ اِذَا اَذَاقَهُمْ مِنْهُ رَحْمَةً اِذَا فَرٖيقٌ مِنْهُمْ بِرَبِّهِمْ يُشْرِكُونَ

Ve izâ messen nâse durrun deav rabbehum munîbîne ileyhi summe izâ ezâgahum minhu rahmeten izâ ferîgum minhum birabbihim yuşrikûn.

İnsanlara bir zarar dokunduğu zaman, Rablerine (Munîb olarak) yönelerek O’na dua ederler. Sonra Allah, onlara kendinden bir rahmet tattırınca da, bir bakarsın ki içlerinden bir grup, Rablerine ortak koşuyorlar.


Hani Gemi örneği vardı;

Gemiye biniyorlar.. fırtınaya kapılıyorlar..

Munîb olarak, sanki görürü gibi.. ALLAH ı görür gibi ..başka hiç bir şey gözleri görmezcesine ona yönelerek dua ederler diyor..

İşte oradaki ifade “munîb” ifadesiydi..


39-Zumer suresi 8. ayet (Genel: 39 – İniş: 59 – Alfbetik: 76)

وَاِذَا مَسَّ الْاِنْسَانَ ضُرٌّ دَعَا رَبَّهُ مُنٖيبًا اِلَيْهِ ثُمَّ اِذَا خَوَّلَهُ نِعْمَةً مِنْهُ نَسِىَ مَا كَانَ يَدْعُوا اِلَيْهِ مِنْ قَبْلُ وَجَعَلَ لِلّٰهِ اَنْدَادًا لِيُضِلَّ عَنْ سَبٖيلِهٖ قُلْ تَمَتَّعْ بِكُفْرِكَ قَلٖيلًا اِنَّكَ مِنْ اَصْحَابِ النَّارِ

Ve izâ messel insâne durrun deâ rabbehû munîben ileyhi summe izâ havvelehû niğmetem minhu nesiye mâ kâne yed’û ileyhi min gablu ve ceale lillâhi endâdel liyudılle an sebîlih, gul temettağ bikufrike galîlâ, inneke min ashâbin nâr.

İnsana bir zarar dokunduğu zaman Rablerine (Munîb olarak) yönelerek O’na yalvarırlar. Sonra kendi tarafından ona bir nimet verdiği zaman daha önce O’na yalvardığını unutur ve Allah’ın yolundan saptırmak için O’na eşler koşar. De ki: “Küfrünle az bir süre yaşayıp geçin! Şüphesiz sen cehennemliklerdensin.”


Bırakın unuttuğunu bir de  üstüne azgınlık yapıyor..

İşte O en zor zamanda,en ihtiyaç olduğu zamanda ALLAH a Yönelme durumu varya !!İşte Buna Kur’an ifadesiyle Munîblik deniliyor..

İnsanlar bunu en sıkıştıkları zamanda yapıyorlar…

Ama ALLAH U TEALA nın Has Kulları ise sürekli bunu yapıyorlar..

İşte Haniflik bu..

Bknz Aşağıdaki Ayet


11-Hud suresi 75. ayet (Genel: 11 – İniş: 52 – Alfbetik: 76)

اِنَّ اِبْرٰهٖيمَ لَحَلٖيمٌ اَوَّاهٌ مُنٖيبٌ

İnne ibrâhîme lehalîmun evvâhum munîb.

Çünkü İbrahim çok içli ve Allah’a yönelen(münib) bir kimseydi.


Yani ,Adamın 40 yılın başında ;

Uçakta,Arabada,zor durumda munîb olarak yöneldiğini ..Hz. İbrahim (a.s.) sürekli yapan biriymiş..

İşte bu ALLAH U TEALA nın kullarınada öğütlediği bir şey..


Bknz Aşağıdaki Ayet


13-Rad suresi 27. ayet (Genel: 13 – İniş: 96 – Alfbetik: 76)

وَيَقُولُ الَّذٖينَ كَفَرُوا لَوْلَا اُنْزِلَ عَلَيْهِ اٰيَةٌ مِنْ رَبِّهٖ قُلْ اِنَّ اللّٰهَ يُضِلُّ مَنْ يَشَاءُ وَيَهْدٖى اِلَيْهِ مَنْ اَنَابَ

Ve yegûlullezîne keferû lev lâ unzile aleyhi âyetum mir rabbih, gul innallâhe yudıllu mey yeşâu ve yehdî ileyhi men enâb.

Yine o küfredenler diyorlar ki: Ona Rabbından bir âyet indirilseydi ya!.. De ki, hakikat Allah dilediği kimseyi şaşırtıyor, kim de  münib olarak yönelirse hidayet buyuruyor 


Hidayete erişmenin ön şartı : MUNÎB olmak 

Yani sen MUNÎB olursan ALLAH ın Hidayeti geliyor.. ALLAH ın Hidayetine mazhar oluyorsun…

İşte burada Aklını kullanmak var..

Aklını kullandığın zaman o şekilde yöneldiğin zaman üzerine pislik bulaşmıyor da tam tersine Hidayet geliyor..

İşte bugünkü  Ayeti Kerimede de ;


34-Sebe suresi 9. ayet (Genel: 34 – İniş: 58 – Alfbetik: 76)

اَفَلَمْ يَرَوْا اِلٰى مَا بَيْنَ اَيْدٖيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ مِنَ السَّمَاءِ وَالْاَرْضِ اِنْ نَشَاْ نَخْسِفْ بِهِمُ الْاَرْضَ اَوْ نُسْقِطْ عَلَيْهِمْ كِسَفًا مِنَ السَّمَاءِ اِنَّ فٖى ذٰلِكَ لَاٰيَةً لِكُلِّ عَبْدٍ مُنٖيبٍ

Efelem yerav ilâ mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum mines semâi vel ard, in neşeé’ nahsif bihimul arda ev nusgıt aleyhim kisefem mines semâé’, inne fî zâlike leâyetel likulli abdim munîb.

Onlar Semalar da ve Arz da , önlerinde ki ve arkalarındaki şeyleri görmediler mi?Eğer dilersek kendilerini yere geçiririz,Yahut gök ten üzerlerine parçalar düşürürüz. Süphesiz bunda kulluğa yönelen (münib) herkes için ibretler vardır.


Munîb olan kullar için ibretler vardır diyor..

Haniflik kavramını açıklamadan geçmek istemiyorum..

Haniflik Şu Arkadaşlar..

1 Kere ALLAH ı en yüksek değerlerle; Doğru bir şekilde, Hak bir şekilde inanıyorsun Ona…hiç bir şekilde O na eksiklik bir zaaflık isnad etmiyorsun..

ALLAH herşeye Kadir diyorsun..

Ben ALLAH a güvendim diyor.. (Hz. İbrahim (a.s.))

Diyor ki:”O beni kesinlikle Hidayete ulaştıracaktır”..diyor..

Bakın Yazmayı Unuttum O Ayeti;


Bknz. İlgili Ayet


43-Zuhruf suresi 27. ayet (Genel: 43 – İniş: 63 – Alfbetik: 76)

اِلَّا الَّذٖى فَطَرَنٖى فَاِنَّهُ سَيَهْدٖينِ

İllellezî fetaranî feinnehû seyehdîn.

“Ben ancak O, beni yaratana taparım. Şüphesiz O beni doğru yola iletecektir.


ALLAH U TEALA ya öyle sağlam inancı var ki..

Patron diyor.. Ben Patrona sırtımı dayadım.. ALLAH ı Patron gibi görüyor..en büyük patron

Yani Herşey Onun yetkisinde k…Güç ve Kudretinde… verir mi verir..

Hiç şüphesi yok..Bu şekilde yöneliyor..ALLAH U TEALA ya..

“BANA DA KESİNKEZ HİDAYET EDECEKTİR”  diyor…

(…………….)

Hz. Cebrail ‘i bile  araya koymuyor!!!


Hz. Cebrail Aleyhisselâm geliyor..Hz. İbrahim (a.s.) Ateşe atılacak .. Hz. Cebrail Aleyhisselâm ;Rabbından bir isteğin var mı ? diyor.

.Rabbım diyor bu halimi bilmiyor mu diyor?


Ben O na tevekkul ettim . O bana yeter ,diyor…

Bakın Hz. Cebrail Aleyhisselâmı araya koymuyor..Öyle bir Yapışık.. Araya hiç bir şey koymayan bir yönelişi var..

Bugün ise insanlar kimleri,neleri  araya koymuyor ki ?!..

Ya Kur’anda bir hata var (Haşa)…Ya da İnsanlarda bir hata var..

Hz. İbrahim (a.s.) dinine uy diyor.. O ‘nun gibi Hanif ol diyor..


3-Ali_İmran suresi 95. ayet (Genel: 3 – İniş: 89 – Alfbetik: 76)

قُلْ صَدَقَ اللّٰهُ  فَاتَّبِعُوا مِلَّةَ اِبْرٰهٖيمَ حَنٖيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكٖينَ

Gul sadegallâhu fettebiû millete ibrâhîme hanîfâ, ve mâ kâne minel muşrikîn.

De ki: “Allah, doğru söylemiştir. Öyle ise hanif olarak Hz. İbrâhim’in dînine tâbî olun. Ve o, müşriklerden olmadı.”

16-Nahl suresi 123. ayet (Genel: 16 – İniş: 70 – Alfbetik: 76)

ثُمَّ اَوْحَيْنَا اِلَيْكَ اَنِ اتَّبِعْ مِلَّةَ اِبْرٰهٖيمَ حَنٖيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكٖينَ

Summe evhaynâ ileyke enittebiğ millete ibrâhîme hanîfâ, ve mâ kâne minel muşrikîn.

Sonra da sana “hanif olarak İbrâhîm’ın dînine tâbî olmayı” vahyettik. Ve o, müşriklerden olmadı.

22-Hac suresi 78. ayet (Genel: 22 – İniş: 103 – Alfbetik: 76)

وَجَاهِدُوا فِى اللّٰهِ حَقَّ جِهَادِهٖ هُوَ اجْتَبٰیكُمْ وَمَا جَعَلَ عَلَيْكُمْ فِى الدّٖينِ مِنْ حَرَجٍ مِلَّةَ اَبٖيكُمْ اِبْرٰهٖيمَ هُوَ سَمّٰیكُمُ الْمُسْلِمٖينَ مِنْ قَبْلُ وَفٖى هٰذَا لِيَكُونَ الرَّسُولُ شَهٖيدًا عَلَيْكُمْ وَتَكُونُوا شُهَدَاءَ عَلَى النَّاسِ فَاَقٖيمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاعْتَصِمُوا بِاللّٰهِ هُوَ مَوْلٰیكُمْ فَنِعْمَ الْمَوْلٰى وَنِعْمَ النَّصٖيرُ

Ve câhidû fillâhi hagga cihâdih, huvectebâkum ve mâ ceale aleykum fid dîni min harac, millete ebîkum ibrâhîm, huve semmâkumul muslimîne min gablu ve fî hâzâ liyekûner rasûlu şehîden aleykum ve tekûnû şuhedâe alen nâs, feegîmus salâte ve âtuz zekâte vağtesımû billâh, huve mevlâkum, feniğmel mevlâ ve niğmen nasîr.

Ve Allah’da hakkıyla cihad edin.O, sizi seçti. Dînde siziniçin bir zorluk kılmadı ki; o, babanız İbrâhîm ’ın dînidir. O, sizi daha önce de “müslümanlar” (Allah’a teslim olanlar) olarak isimlendirdi. Bunda da , resûl size şahit olsun ve siz de insanlara şahitler olasınız diye. Öyleyse namazı ikame edin (kılın), zekâtı verin,

Allah’a sarılın . O, sizin Mevlâ’nız. (O), ne güzel Mevlâ (dost) ve ne güzel yardımcı.


ALLAH a yapışır gibi yönel diyor…ayetlerde…

İnsanlar ise “Yok diyor; Sen ALLAH a ulaşamazsın ,sen gidemezsin.. Sen Kimsin ki …Sen Bana takıl ben seni götüreyim”..diyor..

Bir yerlerde bir yanlışlıklar var.. bir yerlerde bir şeyller var.. Doğru anlatılmıyor..Doğru anlaşılmamış..


(Hz.İbrahim (a.s.) konusu gelince ben coşuyorum)

inni veccehtu vechiye lillezî fetaras semâvâti vel arda hanîfen(Yüzümü Yüzüne döndürdüm diyor..)


Bknz. İlgili Ayete


6-Enam suresi 79. ayet (Genel: 6 – İniş: 55 – Alfbetik: 76)

اِنّٖى وَجَّهْتُ وَجْهِىَ لِلَّذٖى فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَنٖيفًا وَمَا اَنَا مِنَ الْمُشْرِكٖينَ

İnnî veccehtu vechiye lillezî fetaras semâvâti vel arda hanîfev ve mâ ene minel muşrikîn.

Muhakkak ki ben, hanif olarak yüzümü, yeri ve semaları yaratana döndürdüm. Ve ben, müşriklerden değilim.


Hanif olarak döndürdüm.. diyor..

Arkası ilginç..

ve mâ ene minel muşrikîn– Ben müşriklerden değilim ..diyor..

Yani o halin zıttı yani o halin olmamasını Hz. İbrahim (a.s.) müşriklik  gibi görüyor..

Görür gibi Yüzünü Yüzüne döner gibi yaşayacaksın diyor..

Değilse diyor.. Bir yerlerde Şirk yapıyorsun diyor..

ALLAH U TEALA!ya Yüzünü dödürmezsen..

Başka şeylere döndürmüşsündür ..diyor..

Döndürdüğün şey de ALLAH a şirk koşmak gibi..

Güç ve Kudreti ALLAH U TEALA dan başka birilerine de göndermek anlamında …

İşte bu yönelme haline; Kur’an ifadesiyle MUNÎBLİK deniliyor..

İşte sen o şekilde yöneldiğinde…Bugünkü  Ayete geleceğim..

Artık nereye bakarsan bak..Senin için Ayet olacak “Bir Düşünce Sistemini” ALLAH nasip ediyor sana…

  • Herkes için değil,
  • Şüphesi olanlar için değil,
  • ALLAH a isyan boyutunda olanlar için değil..

Munîb olarak yönelenler için…Nereye bakarsan bak .. (Semavat ve Arz denilen bu.)..

Önündeki Arkandaki , şunda bunda …nereye bakarsan bak…Seni gerçeklere hakikate ulaştıracak Ayetler,deliller,işaretler var diyor …ALLAH U TEALA.

Eğer Bir insan bakıyor bakıyor .. Bir şeylere uyanmıyorsa bilsin ki ;

Munîbliğinde ALLAH a doğru yönelişinde belki Hanîfliğinde eksiklik var..31:37

O Yüzden Dikkatli Yaşamak Lazım!!!

iman , “İman ettim,etmedim “demek değil sadece…

Nasıl Yöneliyorsun ALLAH U TEALA ya ?

  • İtimatla mı Yöneliyorsun,Güvençte mi Yöneliyorsun
  • Dost olarak mı Yöneliyorsun? Halîl olarak mı yöneliyorsun

Yoksa inandım demek çok kolay..

Ama “âmenû ve amilûs sâlihâti “kısmında ,gereklerini yapmak konusunda ,daha bir dikkat daha bir gayret gerekiyor..


Bu anlamda bir müddekir ifadesi var Arkadaşlar..(Dualarımızda okuduk başlama kısmında)

Arkadaşlar, Kur’an-ı Kerîmde bir Ayet birden fazla yerde tekrarlanıyorsa orada çok büyük bir şey vardır…

ALLAH U TEALA (Haşa) bir şeyi boşu boşuna tekrar etmez..

Hele Kur’an-ı Keriminde orada bir şey vardır demektir..


Bakın Kamer Suresinde 17. Ayet bakalım;


54-Kamer suresi 17. ayet (Genel: 54 – İniş: 37 – Alfbetik: 76)

وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْاٰنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ

Ve legad yessernel gur’âne lizzikri fehel mim muddekir.

Biz Bu Kuranı çok çok kolaylaştırdık,zikir için,düşünüp ibret alan var mı?


54-Kamer suresi 22. ayet (Genel: 54 – İniş: 37 – Alfbetik: 76)

وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْاٰنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ

Ve legad yessernel gur’âne lizzikri fehel mim muddekir.

Biz Bu Kuranı çok çok kolaylaştırdık,zikir için,düşünüp ibret alan var mı?


54-Kamer suresi 32. ayet (Genel: 54 – İniş: 37 – Alfbetik: 76)

وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْاٰنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ

Ve legad yessernel gur’âne lizzikri fehel mim muddekir.

Biz Bu Kuranı çok çok kolaylaştırdık,zikir için,düşünüp ibret alan var mı?


54-Kamer suresi 40. ayet (Genel: 54 – İniş: 37 – Alfbetik: 76)

وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْاٰنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ

Ve legad yessernel gur’âne lizzikri fehel mim muddekir.

Biz Bu Kuranı çok çok kolaylaştırdık,zikir için,düşünüp ibret alan var mı?


Bakın buna benzer ifadelerde 6’ya  yakın buna yakın ifadeler var,bir surede bu ..

Bakın Kuranın değişik yerlerinde olsa yine anlamlı…Ancak tek bir surede bu kadar geçiyorsa bunda bir hikmet var..

Diyorki ALLAH U TEALA

  • Ve legad diyor… legad; Yemin demek, Yemin olsun demek..

ALLAH U TEALA Yemin ediyor bakın ..

İnsan Yemin ediyor.. Vallaha billahi diyor ya insanlar.. onun gibi.

  • (yesserna) diyor.. yessera ; kolay kılmak. ( Rabbim yessir vela tuassir ,Rabbi temmim bil hayr)
  • ( yesserna);Biz kolaylaştırdık.. Yesserna da ki şedde, şiddet veriyor..”Çok çok kolaylaştırdık” anlamında

Bakın önce bir Yemin var bir de  Te’kid (pekiştirme) var..

“VALLAHi BİLLAHi ,ÇOK ÇOK KOLAYLAŞTIRDIK” diyor ALLAH U TEALA, sanki…

Neyi kolayştırdık …

  • “El gur’âne”; Kuranı çok kolaylaştırdık..

Ama bir ifade var burada ne diyor..

  • “lizzikri”; Zikir için Yani Sevap için değil..Başka şeyler için değil..

Zikir ,

Zihinsel bir faaliyet ;

  • Tefekkür etmek
  • düşünmek
  • öğüt almak
  • hatırlamak
  • anmak
  • söylemek

anlamlarına geliyor..

ALLAH U TEALA DİYOR Kİ ;

Eğer Siz “Zikir için” Kuran’a  Yaklaşırsanız; Vallahi Billahi çok kolay bulacaksınız…diyor..

E,  insanlara kolay gelmiyor…zor geliyor …anlaşılmaz geliyor..

Bakıyorlar bakıyorlar bir şey göremiyorlar..

Kuran Çok zor.,deniyor….Alimler,Profesörler “hiç bir şey anlaşılmıyor,edilmiyor.” diyor.

 Kurana göre bu zıt bir ifade..

ALLAH U TEALA çok çok kolaylaştırdık diyor..

ALLAH U TEALA yalan söyler mi? HAŞA..

Demek ki Arkadaşlar;

  • Zikir için,
  • öğüt almak için
  • hayata geçirmek için
  • ben daha güzel bir kul olayım demek için..
  • Yaşarken “aman bu Ayet aklıma gelsin de ona göre yaşayım “demek için 

Kur’ana yönelinmiyor..

Öyle Yönelinirse ;Kur’anın çok kolay olması lazım ,bu Ayete göre..

Yine bir serzeniş ifadesi var..

Diyor ki..

  • “fehel mim muddekir”;     Muddekir ;Zikir eden demektir..

Düşünüp te,Zikir edip te öğüt alan demek..

fehel mim muddekir; bir Sorudur..Nerede? Yok ki !!! Hani Nerede ???

Bu boyutta yaklaşılırsa kolaylaştıracağım anlamında ..ama hani nerede ?!…

En az 4 yerde geçiyor..

Şimdi bunu niye aldım..

  • Bakın Kamer Suresinde . ;        Muddekir ifadesi ..
  • işlediğimiz Sebe Suresinde  ;Munîb ifadesi..

Hani Sen Munîb olup yönelirsen, birde ders çıkarıp öğüt alma, hayatına geçirme, yaşama maksadıyla Kur’an a yönelirsen ALLAH U TEALA diyor ki; Ayetleri göreceksin..İşaretleri göreceksin …delilleri göreceksin  diyor…

Gerek Kur’anın içerisinde gerekte bütün Kainatta  göreceksin diyor .. Okuyacaksın,farkına varacaksın diyor..


Hz Ali ‘ye (r.a.) isnad edilen bir söz var;

Okuyana her yer Ayet” diyor..

Bu anlamda işte ..

Ama Kim Okuyacak ?

  • Munîb olan
  • Hanif olan
  • Muddekir olan

SEN Bu ŞEKİLDE YÖNELDİĞİNDE…

sana bu kapılar açılıyor..

Başka niyetlerle ,başka sebeplerle yönelirsen bu olmuyor…

Vakıa Suresinde bir Ayet var..

(Kur’ana Abdestli yanaşılır mı? Yanaşılmaz mı? meselesi… çok çok dile getirilen bir ayet..)

Vakıa 77-78-79.Ayetler


  • 56-Vakıa suresi 77. ayet (Genel: 56 – İniş: 46 – Alfbetik: 76)

         اِنَّهُ لَقُرْاٰنٌ كَرٖيمٌ

İnnehû legur’ânun kerîm.

Muhakkak ki O, gerçekten Kerim olan Kur’ân’dır.

  • 56-Vakıa suresi 78. ayet (Genel: 56 – İniş: 46 – Alfbetik: 76)

         فٖى كِتَابٍ مَكْنُونٍ

Fî kitâbim meknûn.

Saklı olan bir Kitap’tadır.

  • 56-Vakıa suresi 79. ayet (Genel: 56 – İniş: 46 – Alfbetik: 76)

         لَا يَمَسُّهُ اِلَّا الْمُطَهَّرُونَ

Lâ yemessuhû illel mutahherûn.

O’na, tahir olanlardan,temiz olanlardan başkası el süremez.


“O’NA DOKUNAMAZLAR” derken , “O” zamirine farklı yorumlar yapılmış:

1. anlamda

“O” zamirine ;Şu elimizde tuttuğumuz “mushaf” Kitap Anlamda, Kur’an dersen..

muTaHHeR; ifadesini de “abdestli “olarak ele alırsan,(Bakın direk abdestli diye bir ifade yok orada)

abdestsiz olanın Şu Kitaba (mushaf-ı şerif) el sürmemesi lazım..manasına gelir…

Olur yada Olmaz ..O Tartışmaya girmeyeceğim..
Sadece bırakın Müslümanı sadece Kur'anı değil el sürerken ,Namazında Niyazındaki Müslümanı abdestsiz yeryüzüne ayak basmaması lazım diyorlar..Alimler..
Tuvalette girdin mi? Girdin..
O istinca,istibra,istinka temizlenmeleri yap.. 1 dakıka sürer en fazla.. Abdestini al sonra çık..
Niye Abdestsiz olucan ki?
Müslüman Kur'anla sürekli haşır neşir..
Aklına Namaz geldi.. Kıl.. Ya Benim abdestim yok..DEĞİL..Müslüman ona göre hayatını ayarlamalı..

Bırakın Kur’ana El sürdün.. El sürmedin.. daha üstünde bir şey söylüyorum..

2. anlamda

eğer “O” zamiri  bir önceki ayette geçen “kitab-ı meknun” yani gizli kitap olarak yorumlanırsa…

el sürme“ye de  “ulaşmak,erişmek ” denirse…

“o kitabın aslına ,ancak  temizler el sürebilir” denebilir…

 derinlerindeki anlamı şu..

Kur’anın derinliğine içindeki Hikmetlere ancak ve ancak madden – manen temiz olanlar el sürebilir..ulaşabilir ,anlamında..


Daha önce işledik (AHZAB 33.Ayette olması lazım )


33-Ahzab suresi 33. ayet (Genel: 33 – İniş: 90 – Alfbetik: 76)

وَقَرْنَ فٖى بُيُوتِكُنَّ وَلَا تَبَرَّجْنَ تَبَرُّجَ الْجَاهِلِيَّةِ الْاُولٰى وَاَقِمْنَ الصَّلٰوةَ وَاٰتٖينَ الزَّكٰوةَ وَاَطِعْنَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ اِنَّمَا يُرٖيدُ اللّٰهُ لِيُذْهِبَ عَنْكُمُ الرِّجْسَ اَهْلَ الْبَيْتِ وَيُطَهِّرَكُمْ تَطْهٖيرًا

Ve garne fî buyûtikunne ve lâ teberracne teberrucel câhiliyyetil ûlâ ve egımnes salâte ve âtînez zekâte ve etığnallâhe ve rasûleh, innemâ yurîdullâhu liyuzhibe ankumur ricse ehlel beyti ve yutahhirakum tathîrâ.

Ve evlerinizde karar kılın (oturun). Evvelki cahiliyye zamanındaki gibi (ziynetlerinizi) açmayın. Namazı ikame edin ve zekâtı verin. Allah ve O’nun Resûl’üne itaat edin. Ey ehli beyt! Allah sadece sizden kiri(rics) gidermek ve sizi tertemiz temizlemek istiyor.


Temizlik ise beden temizliği ise ne anlamı var bu “kiri gidermek ” ifadesinin.. o zaman muTaHHaR  ifadesi ,Manevi temizlik  anlamına gelir..

Burada ALLAH U TEALA Ehli Beyt’e  ve ” Peygamberimizin Ehli Beyti konumunda yaşamak isteyen Müslümana “demek istiyor ki,

ALLAH sizi temiz yapmak istiyor..Eğer sen o temizlik konumunda olursan,  Munîb olursan  ve Muddekir olursan .Yani Ögüt almak maksadıyla ALLAH a yönelen bir kul olursan,  “el mutahharûn” temiz olanlardan olursan ,Ayetlerin derinlerine inebilme,ulaşabilme kapısını açıyor ….ALLAH U TEALA

İşte bu boyutta yaşamak lazım..

Görüyormusunuz?! Bir Munîb kelimesi geçiyor burada…sadece yüzeyel Oku-Geç (!)…

Ama derinlerine indiğinde Senin olman / olması gerken ALLAH U TEALA pozisyonunu söylüyor..

Hatta 31/15 te buna ilave olarak


Bknz Aşağıdaki Ayet


31-Lukman suresi 15. ayet (Genel: 31 – İniş: 57 – Alfbetik: 76)

وَاِنْ جَاهَدَاكَ عَلٰى اَنْ تُشْرِكَ بٖى مَا لَيْسَ لَكَ بِهٖ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَا وَصَاحِبْهُمَا فِى الدُّنْيَا مَعْرُوفًا وَاتَّبِعْ سَبٖيلَ مَنْ اَنَابَ اِلَیَّ ثُمَّ اِلَیَّ مَرْجِعُكُمْ فَاُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ

Ve in câhedâke alâ en tuşrike bî mâ leyse leke bihî ılmun felâ tutığhumâ ve sâhıbhumâ fid dunyâ mağrûfâ, vettebiğ sebîle men enâbe ileyy, summe ileyye merciukum feunebbiukum bimâ kuntum tağmelûn.

“Eğer, hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için seninle uğraşırlarsa, onlara itaat etme. Fakat dünyada onlarla iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonra dönüşünüz ancak banadır. Ben de size yapmakta olduğunuz şeyleri haber vereceğim.”


vettebiğ sebîle men enâbe; Tabi ol 

men enâbe ; munib olanlar demek..

Yönelenlerin yoluna uy ..


MÜNİB OLANLARIN YOLUNA TABİ OL

Munîb olanların yoluna uyması ALLAH U TEALA nın bir emri..

Bu bir şey çağrıştırdı mı size?

Daha önce söylemiştik..

Kuran-ı Kerimde geçen ayetlerin Fatiha Suresindeki Ayetlerle bir ilişkisi vardır..
Çünkü Fatiha Suresi Kur'anı Kerimin özeti gibidir.. Konsantresi gibidir..

– “İhdinas sırâtal mustegîm”; Sıratel Mustakime Hidayet et

-“Sırâtallezîne enamte aleyhim”;Kendilerine nimet verilenlerin yoluna

Lokman Suresi 15 .Ayette ne diyor?

Munib olanların yoluna tabi ol diyor..

..

ALLAH U TEALA nın “sırâtal mustegîm”İ  ÜZERİNDE OLANLAR KİMLER İSE…KENDİLERİNE NİMET VERİLENLER…(NEBİLER, SIDDIKLAR, ŞEHİDLER,SALİHLER- Nisa 69-)

ONLAR AYNI ZAMANDA “MÜNİB” LER İMİŞ…


Biraz evvel okuduğumuz 13/27 Ne diyordu?


13-Rad suresi 27. ayet (Genel: 13 – İniş: 96 – Alfbetik: 76)

وَيَقُولُ الَّذٖينَ كَفَرُوا لَوْلَا اُنْزِلَ عَلَيْهِ اٰيَةٌ مِنْ رَبِّهٖ قُلْ اِنَّ اللّٰهَ يُضِلُّ مَنْ يَشَاءُ وَيَهْدٖى اِلَيْهِ مَنْ اَنَابَ

Ve yegûlullezîne keferû lev lâ unzile aleyhi âyetum mir rabbih, gul innallâhe yudıllu mey yeşâu ve yehdî ileyhi men enâb.

Ve kâfirler: “Ona, Rabbinden bir âyet indirilse olmaz mı?” derler. De ki: “Muhakkak ki Allah, dilediği kimseyi dalâlette bırakır ve O’na yönelen kimseyi(MÜNİB) hidayete erdirir.”


 “Benim Hidayetime Munîb olanlar erişebilecektir”..

Demek ki Munîb olmak ALLAH a yönelme pozisyonunda yaşamak Hidayetin Ön şartı..


Hidayeti ne diye açıklamıştık?

(Hidayet durup dururken gelmiyor arkadaşlar)

Sen 1 adım atıyorsun,O adımın karşılığında ALLAH U TEALA  sana Hidayetle cevap veriyor..43:55

Hadisi Kutsi neydi;

Fasil

: KİTABU`Z ZİKR
Konu : Kitabu`z Zikr`e Dair
Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: “Allah Teala hazretleri diyor ki: “Kulum, hakkımda nasıl bir zan yürütürse ben öyleyimdir. O, beni zikredince ben onunla beraberim, O beni içinden geçirirse, ben de onu içimden geçiririm. O, beni bir cemaat içerisinde anarsa, ben de onu, onunkinden daha hayırlı bir cemaatte anarım. O, bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım. O bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim.”
HadisNo : 1945
  • Ön Şart ;  ADIM ATMAK
  • Ön Şart;  MUNÎB OLMAK
  • Ön Şart; YÖNELMEK

Sen Yöneleceksin ; ALLAH a yöneleceksin… boynu bükük bir şekilde;

AMAN YA RABBİ “YÜZÜMÜ YÜZÜNE ÇEVİRİYORUM” DİYE SÜREKLİ YAŞAYACAKSIN…

SANA NELER GELECEK NELER!!!!


Öbür Ayete bir giriş yapalım..

Bakın Kimi Örnek Veriyor? Hz. Davud (a.s.)


34-Sebe suresi 10. ayet (Genel: 34 – İniş: 58 – Alfbetik: 76)

وَلَقَدْ اٰتَيْنَا دَاوُدَ مِنَّا فَضْلًا يَا جِبَالُ اَوِّبٖى مَعَهُ وَالطَّيْرَ وَاَلَنَّا لَهُ الْحَدٖيدَ

Ve legad âteynâ dâvûde minnâ fadlâ, yâ cibâlu evvibî meahû vet tayr, ve elennâ lehul hadîd.

Ve andolsun ki Dâvud ’a, Bizden bir fazilet verdik. Ey dağlar, onunla beraber bana yönelin ve ey kuşlar (siz de)! Ve Biz de ona demiri yumuşattık.


(ek izahat) 9.Ayetin sonunda (bir önceki ayetin) ( ع )  “Ayn”  işareti var.( Kuran-ı Kerimde)

O  ع Ayn Kuran Kerimde durak işaretleri var  O RUKU İŞARETİ..

Yani Şu anlama geliyor..Bir konu bütünlüğü bitti başka bir konuya geçilecek..bir ifade var..

İmam Secâvendînin koyduğu işaretler bunlar..

Lamelif (لا) var “sakın durma” işareti..Dı/Tı (ط)  var ..Mim ( م‎ ) var..

Değişik değişik işaretler var..Buda onlardan birisi..Gördünüz mü ع Ayn kırmızıyla yazılmış..

Ruku deniliyor..Bir İmam Onu Namazda Okudu.. Zamlı Sure olarak buraya geldiği zaman bir konu bütünlüğü tamamlandı ya… ALLAH U EKBER diyor Rukuya gidiyor..

Rukuya gidebileceği işaret için konmuş oraya ..

Ama…Bir tespit var..Tespit edenler var..

Kuran-ı Kerime bağlam boyutunda Anlam bütünlüğü boyutunda siyaku sibak deniliyor..

Bu işaretlere çok riayet etmiyorlar..

Neden?

Deniliyor ki;ALLAH U TEALA ;

Bu Sebe Suresinde bir Temayı anlatıyor..Bir konuyu anlatıyor..Bir Anafikir var..

Biraz Alakasız gözükse de yeni bir konuya girdiğinde aslında bunun diğer konularla önüyle arkasıyla bir ilişkisi var..

Ama ilk bakışta sanki alakası yokmuş gibi duruyor..

İşte bu Munîb olanlar için bir Ayet vardır dedikten sonra…

“Ve andolsun ki Dâvud ’a, Bizden bir fazilet verdik.” derken sanki başka bir konuya geçiyor muş gibi ama değil..!!!

Çünkü Davud (a.s.) ilgili Ayetleri araştırdım..Baktım..Hep Onun bir şeylere fazilet olarak ikramlarda bulunduğundan bahsederken aynı zamanda” hep Ona yönelen bir kul” olduğunu ifade ediliyor..


  • 38 – Sad suresi 30. ayet (Genel: 38 – İniş: 38 – Alfbetik: 88)

         وَوَهَبْنَا لِدَاوُدَ سُلَيْمٰنَ نِعْمَ الْعَبْدُ اِنَّهُ اَوَّابٌ

Ve vehebnâ lidâvûde suleymân, niğmel abd, innehû evvâb.

Dâvûd’a Süleyman’ı bağışladık. O ne güzel kuldu! Şüphesiz o, Allah’a çok yönelen bir kimse idi.


 Bunu evvâb olarak dedikya ;

Evvab – Munîb birbirine çok yakın..

 Davud aleyhisselam için “evvâb bir kuldu” ;”yönelen bir kuldu” şeklinde başka yerlerde de ifadeler var..

Bknz.Aşağıdaki Ayetlere;


  • 38 – Sad suresi 17. ayet (Genel: 38 – İniş: 38 – Alfbetik: 88)

        اِصْبِرْ عَلٰى مَا يَقُولُونَ وَاذْكُرْ عَبْدَنَا دَاوُدَ ذَا الْاَيْدِ اِنَّهُ اَوَّابٌ

Isbir alâ mâ yegûlûne vezkur abdenâ dâvûde zel eyd, innehû evvâb.

Ey Muhammed! Onların söylediklerine karşı sabret. Güçlü kulumuz Dâvûd’u hatırla. O, Allah’a çok yönelen bir kimse idi.

38 – Sad suresi 18. ayet (Genel: 38 – İniş: 38 – Alfbetik: 88)

            اِنَّا سَخَّرْنَا الْجِبَالَ مَعَهُ يُسَبِّحْنَ بِالْعَشِىِّ وَالْاِشْرَاقِ

İnnâ sehharnel cibâle meahû yusebbıhne bil aşiyyi vel işrâg.

Biz dağları onun emrine verdik. Sabah akşam onunla beraber tesbih ederler.

  • 38 – Sad suresi 19. ayet (Genel: 38 – İniş: 38 – Alfbetik: 88)

        وَالطَّيْرَ مَحْشُورَةً كُلٌّ لَهُ اَوَّابٌ

Vettayra mahşûrah, kullul lehû evvâb.

Her taraftan toplanıp gelen kuşları da onun buyruğu altına vermiştik. Her biri ona yönelmekteydi.

  • 38 – Sad suresi 30. ayet (Genel: 38 – İniş: 38 – Alfbetik: 88)

           وَوَهَبْنَا لِدَاوُدَ سُلَيْمٰنَ نِعْمَ الْعَبْدُ اِنَّهُ اَوَّابٌ

Ve vehebnâ lidâvûde suleymân, niğmel abd, innehû evvâb.

Dâvûd’a Süleyman’ı bağışladık. O ne güzel kuldu! Şüphesiz o, Allah’a çok yönelen bir kimse idi.


Burada da Misal veriyor..

HER KUL diyor ya ayette. bu kulların en büyük Örneklerinden olan Peygamberlerinden 2 Kişiyi örnek veriyor..

  1. Hz. Davud (a.s.)
  2. Oğlu olan Hz. Süleyman (a.s.)

Onlara çok çok  “fadlân” FAZLADAN FAZLINDAN ikramlarda bulunuyor..

Bu konu haftaya izah edilmeye çalışılacak ama,  geçişi sağlamak için söylüyorum..

Yani ALLAH U TEALA diyor ki;

Eğer Sen Munîb olarak ALLAH a yönelirsen ” BEN SANA İKRAMLARDA BULUNACAĞIM“diyor..

Faziletlerde bulunacağım diyor..

Ve legad âteynâ dâvûde minnâ fadlâ; derken..

Türkçeye “Fazilet(erdem,iyi huy)” olarak geçmiş…

Fazilet ; Fazla kelimesi var ya Fazladan …

Bir insanın hak ettikleri var .. Birde Fazladan var.. Lütfünden Fazlından veriyor ALLAH U TEALA kendinden bir ikram olarak veriyor..

Niye veriyor bunu..

Beklentinin üzerinde bir davranışta bulunmuş..

ALLAH U TEALA da Kerim olanların  En Kerimi ..Cömert olanların En Cömerti .. Fazladan veriyor..


Peki burada Davud kelimesi niye geçiyor ?

Bende şöyle bir şey uyandı…

Dikkatinizi çekmiştir..

Manalar verilirken Kelimelerin içine çok girmeye çalışıyorum…

Arapça öğrenmeye başlamamın sebebi de bu..

Kelimelerin ve Tanımların,Terimlerin.. girdiğinde daha farklı kapılar açılıyor..

Davud kelimesini merak ettim.. Hz. Zeyd (r.a.)bahsinde de aynısı olmuştu..

Zeyd ; Ziyade kelimesinden geliyordu… ziyade yapan ..kendisinden beklenenden ziyadesi……

Oradan girerek İsim Zeyd olarak geçiyor       ama Kuran Kerimde geçen tek  Sahabe İsim Hz. Zeyd (r.a.).

.Hz Ebubekir(r.a.),Hz.Ömer(r.a.) ismi geçmiyor,Hz.Ali(r.a.) ismi geçmiyor..İşaretler var mı? Var..

Ama bizati neden sadece Hz. Zeyd(r.a.)var..Oradan bir çıkarımda bulunmuştuk..

Burada neden “Davud” deniliyor..

Davud un kelimesinin kökenini merak ettim…

Neymiş biliyormusunuz?

Vedud kelimesi varya Arkadaşlar..

EL-VEDÛD  Esma-ul Husna’dandır..

Ve-De-De ; Sevmek kökeninden bir kelime 

Vedut;Çok çok seven anlamına geliyor..

Vedat ismi varya Vedat – Vedut’un Türkçesidir

İngilizcede David varya -Davut’tur ..işte türkçe karşılığı Vedat. yani “çok seven”

David de;Çok seven anlamındaymış..

ALLAH U TEALA “Biz Davud’ a fazilet verdik”..

Kim ki beni sever ..Bana sevgisiyle yaklaşır.. ALLAH da ona yaklaşıyor..


VE BÖYLE DAVUD(A.S.) GİBİ OLAN sevgili  “VEDAT” KULLARINA 

ALLAH DA ONA FAZLADAN FAZLINDAN FAZİLETLER VERİYOR…


ALLAH U TEALA KENDİSİNE YÖNELEN,YÖNELDİĞİ İÇİN SEVGİSİ OLUŞAN,

ALLAH U TEALANIN DA FAZLINDAN FAZLASIYLA İKRAM OLARAK VERDİĞİ KULLARINDAN EYLESİN.

BU BİZDE SEMAVATTA VE ARZDA OLAN AYETLERİ/ İNCELİKLERİ /İŞARETLERİ TEFEKKÜR ETTİĞİMİZDE KAPILAR AÇIYOR, ANLAMAMIZA VESİLELER OLUYOR.

BU DA BİZİM ALLAH A YAKINLAŞMAMIZA VESİLE OLUYOR…

ALLAH U TEALA BİZE BUNLARI NASİP ETSİN.

İNŞAALLAH.AMİN.

SADAKALLAHULAZİM.

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.