SOHBETİ DİNLE:
Sohbeti mp3 olarak İNDİRMEK veya dinlemek için alternatif link:
https://yadi.sk/d/d97xKaR2pG9pS
FATIR 12:
وَمَا يَسْتَوِي الْبَحْرَانِ هَذَا عَذْبٌ فُرَاتٌ سَائِغٌ شَرَابُهُ وَهَذَا مِلْحٌ أُجَاجٌ وَمِن كُلٍّ تَأْكُلُونَ لَحْمًا طَرِيًّا وَتَسْتَخْرِجُونَ حِلْيَةً تَلْبَسُونَهَا وَتَرَى الْفُلْكَ فِيهِ مَوَاخِرَ لِتَبْتَغُوا مِن فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Ve mâ yestevîl bahrâni hâzâ azbun furâtun sâigun şerâbuhu ve hâzâ milhun ucâcun, ve min kullin te’kulûne lahmen tariyyen ve testahricûne hilyeten telbesûnehâ, ve terâl fulke fîhi mevâhira li tebtegû min fadlihî ve leallekum teşkurûn(teşkurûne).
|
ve mâ yestevî |
: ve musavi olmaz, eşit olmaz |
|
el bahrâni |
: iki deniz |
|
hâzâ |
: bu |
|
azbun |
: lezzetli, tatlı |
|
furâtun |
: tatlı, susuzluğu gideren |
|
sâigun |
: boğazdan kolay geçen, içimi kolay |
|
şerâbu-hu |
: onun içimi |
|
ve hâzâ |
: ve bu |
|
milhun |
: tuzlu |
|
ucâcun |
: acı |
|
ve min kullin |
: ve hepsinden |
|
te’kulûne |
: yersiniz |
|
lahmen |
: et |
|
tariyyen |
: taze |
|
ve testahricûne |
: ve çıkarırsınız |
|
hilyeten |
: süs eşyaları |
|
telbesûne-hâ |
: onu takarsınız |
|
ve terâ |
: ve görürsün |
|
el fulke |
: gemi(ler) |
|
fihi |
: onun içinde, orada |
|
mevâhire |
: yarıp giden |
|
li tebtegû |
: aramanız, talep etmeniz için |
|
min fadli-hi |
: onun fazlından |
|
ve lealle-kum |
: ve umulur ki siz |
|
teşkurûne |
: şükredersiniz |
Ve iki deniz müsavi (eşit) olamaz. Bu lezzetli, tatlıdır. Susuzluğu gideren, içimi kolay olandır. Ve bu (diğeri) tuzludur, acıdır. Hepsinden taze et yersiniz. Ve giyeceğiniz (takacağınız) süs eşyası (inci, mercan) çıkarırsınız. Ve onun fazlından istemeniz için onda (suyu) yarıp giden gemiler görürsünüz. Umulur ki böylece şükredersiniz.
FATIR 13:
يُولِجُ اللَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَيُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ كُلٌّ يَجْرِي لِأَجَلٍ مُّسَمًّى ذَلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ لَهُ الْمُلْكُ وَالَّذِينَ تَدْعُونَ مِن دُونِهِ مَا يَمْلِكُونَ مِن قِطْمِيرٍ ﴿١٣﴾
Yûlicul leyle fîn nehâri ve yûlicun nehâre fîl leyli ve sahharaş şemse vel kamere kullun yecrî li ecelin musemmâ(musemmen), zâlikumullâhu rabbukum lehul mulku, vellezîne ted’ûne min dûnihî mâ yemlikûne min kıtmîr(kıtmîrin).
1. |
yûlicu |
: içine sokar |
2. |
el leyle |
: gece |
3. |
fî en nehâri |
: gündüzün içine |
4. |
ve yûlicu |
: ve içine sokar |
5. |
en nehâre |
: gündüz |
6. |
fî el leyli |
: gecenin içine |
7. |
ve sehhare |
: ve emre amade kıldı, emri altına aldı |
8. |
eş şemse |
: güneş |
9. |
ve el kamere |
: ve kamer, ay |
10 |
kullun |
: hepsi, bütün |
11 |
yecrî |
: akar, akıp gider |
12 |
li ecelin |
: bir ecele kadar, bir süre |
13 |
musemmen |
: belirli, belirlenmiş |
14 |
zâlikum |
: şte bu |
15 |
allâhu |
: Allah |
16 |
rabbu-kum |
: sizin Rabbiniz |
17 |
lehu |
: onun |
18 |
el mulku |
: mülk |
19 |
ve ellezîne |
: ve onlar |
2 |
ted’ûne |
: tapıyorsunuz |
21 |
min dûni-hi |
: ondan başka |
22 |
mâ yemlikûne |
: sahip olamazlar, malik olamazlar |
23 |
min kıtmîrin |
: hurma çekirdeğinin zarı |
(Allah), geceyi gündüzün içine, gündüzü gecenin içine sokar. Güneş’i ve Ay’ı emri altına almıştır. Hepsi belirlenmiş bir zamana kadar akar (yörüngelerinde dönerler). İşte bu Allah, sizin Rabbinizdir. Mülk, O’nundur. O’ndan (Allah’tan) başka taptıklarınız, bir kıtmire (hurma çekirdeğinin zarına) bile malik değildir.
FATIR 14:
إِن تَدْعُوهُمْ لَا يَسْمَعُوا دُعَاءكُمْ وَلَوْ سَمِعُوا مَا اسْتَجَابُوا لَكُمْ وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ يَكْفُرُونَ بِشِرْكِكُمْ وَلَا يُنَبِّئُكَ مِثْلُ خَبِيرٍ
İn ted’ûhum lâ yesmeû duâekum, ve lev semiû mâstecâbû lekum, ve yevmel kıyâmeti yekfurûne bi şirkikum, ve lâ yunebbiuke mislu habîr(habîrin).
1. |
in |
: eğer |
2. |
ted’û-hum |
: onlara dua edersiniz |
3. |
lâ yesmeû |
: işitmezler |
4. |
duâe-kum |
: sizin dualarınız |
5. |
ve lev |
: ve olsa bile, eğer |
6. |
semiû |
: işittiler |
7. |
mâ istecâbu |
: icabet etmezler |
8. |
lekum |
: size |
9. |
ve yevme el kıyâmeti |
: ve kıyâmet günü |
10 |
yekfurûne |
: inkâr edecekler |
11 |
bi şirki-kum |
: sizin şirkiniz, şirk koşmanız |
12 |
ve lâ yunebbiu-ke |
: ve sana haber vermez |
13 |
mislu |
: gibi, benzer |
14 |
habîrin |
: haberdar olan, haber veren |
Eğer onlara dua ederseniz sizi, dualarınızı işitmezler. Şâyet işitmiş olsalar (bile) size icabet edemezler. Kıyâmet günü sizin şirkinizi inkâr edecekler. Ve sana bunun (bu haberin) mislini (benzerini) verecek (kimse, şey) bulunmaz (Allah’tan başkası haber veremez).
SOHBETİN YAZILI METNİ:
Fatır Suresi (9. Sohbet) 12-14. Ayetler
Evet, Fatır suresinin 12. Ayetinden itibaren devam ediyoruz.
Geçen hafta biraz girmiştik biraz daha teferruatlı gireceğiz ama çokta teferruatlı olmamasına gayret göstereceğiz.
- ayet;
“İki deniz bir olmaz. Şu çok tatlı, içilmesi kolaydır. Şu da tuzludur acıdır. Onların her birinden taze et yer takınacağınız süs eşyası çıkarırsınız. Gemilerinde suyu yara yara gittiklerini görürsün. Bunlar Allah’ın nimetlerinden rızıklarınızı aramanız ve şükretmeniz içindir.”
13 de okuyacağım bugün onunda mealini okuyalım hemen
“O geceyi gündüze gündüzü geceye katar. Güneşi ve ayıda emrine boyun eğdirmiştir. Onların hepsi belli bir vakte kadar akıp gider. Rabbiniz olan Allah işte budur. Mülk ve hâkimiyet tamamıyla ona aittir. Sizin ondan başka yakardıklarınız, çağırdıklarınız ise bir çekirdeğin zarına bile bir kıtmire bile sahip değillerdir.”
Burada Fatır 3. Ayete dikkat etmenizi istiyorum. Bu ayet üzerinde çok durmuştuk hatırlarsınız.
35.3 يَا اَيُّهَا النَّاسُ اذْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ هَلْ مِنْ خَالِقٍ غَيْرُ اللّٰهِ يَرْزُقُكُمْ مِنَ السَّمَاءِ وَالْاَرْضِ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ فَاَنّٰى تُؤْفَكُونَ
Yâ eyyuhen nâsuzkurû niğmetallâhi aleykum, hel min hâligın ğayrullâhi yerzugukum mines semâi vel ard, lâ ilâhe illâ huve feennâ tué’fekûn.
“Ey insanlar. Hatırlayın ( neyi hatırlayın) Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Allah’tan başka onun gayrısından başka bir yaratan mı var? Size gökten ve yerden rızık verecek. Ondan başka ilah yoktur. O halde nasıl döndürülüyorsunuz.”
Bu 12,13 birde 14.ayetler var. işte bu ayetin sanki teferruatı açıklaması, izahı gibi.
Çünkü dikkatinizi çekerse bu 3. Ayette ne diyor. Allah’ın üzerinizdeki nimetlerini hatırlayın diyor. Ondan sonra ilk bahsettiği nimet neydi?
Yaratılma nimeti “min hâligın ğayrullâhi” Allah tan başka yaratan var mı?
Okumaya devam et →
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...