SES KAYDINI MP3 OLARAK DİNLEMEK VEYA İNDİRMEK İÇİN LİNKE TIKLAYINIZ:
https://yadi.sk/d/jbuEwxMGgyyi9
SEBE 44
وَمَا آتَيْنَاهُم مِّن كُتُبٍ يَدْرُسُونَهَا وَمَا أَرْسَلْنَا إِلَيْهِمْ قَبْلَكَ مِن نَّذِيرٍ
Ve mâ âteynâhum min kutubin yedrusûnehâ ve mâ erselnâ ileyhim kableke min nezîr(nezîrin).
1. ve : ve
2. mâ âteynâ-hum : biz onlara vermedik
3. min : den, dan
4. kutubin : kitaplar
5. yedrusûne-hâ : onu tedris ederler
6. ve : ve
7. mâ erselnâ : ve biz göndermedik
8. ileyhim : onlara
9. kable-ke : senden önce
10. min nezîrin : bir nezir, uyarıcı
Ve Biz, onlara tedris edecekleri (okuyup çalışacakları) kitaplardan vermedik. Ve senden önce onlara bir nezir (de) (uyarıcı peygamber) göndermedik.
SEBE 45
وَكَذَّبَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَمَا بَلَغُوا مِعْشَارَ مَا آتَيْنَاهُمْ فَكَذَّبُوا رُسُلِي فَكَيْفَ كَانَ نَكِيرِ
Ve kezzebellezîne min kablihim ve mâ belegû mi’şâre mâ âteynâhum fe kezzebû rusulî, fe keyfe kâne nekîr(nekîri).
1. ve kezzebe : ve tekzip etti, yalanladı
2. ellezîne : onlar
3. min kabli-him : onlardan önce
4. ve mâ belegû : ve erişmediler
5. mi’şâre : onda bir
6. mâ âteynâ-hum : onlara verdiklerimiz
7. fe : böylece, buna rağmen, bundan sonra
8. kezzebû : tekzip ettiler, yalanladılar
9. rusulî : resûller
10. fe : böylece, buna rağmen, bundan sonra
11. keyfe : nasıl
12. kâne : oldu
13. nekîri : inkârım, cezam
Ve onlardan öncekiler (de) tekzip ettiler (yalanladılar). Ve onlara verdiğimiz şeylerin onda birine (bile) erişmediler. Buna rağmen resûllerimizi tekzip ettiler (yalanladılar). Bundan sonra inkârım (cezam) nasıl oldu?
SEBE 46 :
قُلْ إِنَّمَا أَعِظُكُم بِوَاحِدَةٍ أَن تَقُومُوا لِلَّهِ مَثْنَى وَفُرَادَى ثُمَّ تَتَفَكَّرُوا مَا بِصَاحِبِكُم مِّن جِنَّةٍ إِنْ هُوَ إِلَّا نَذِيرٌ لَّكُم بَيْنَ يَدَيْ عَذَابٍ شَدِيدٍ
Kul innemâ eızukum bi vâhideh(vâhidetin), en tekûmû lillâhi mesnâ ve furâdâ summe tetefekkerû, mâ bi sâhıbikum min cinneh(cinnetin), in huve illâ nezîrun lekum beyne yedey azâbin şedîd(şedîdin).
1. kul : de, söyle
2. innemâ : ancak, sadece
3. eızu-kum : size vaazediyorum, öğüt veriyorum
4. bi : ile
5. vâhidetin : tek, bir tane
6. en : olmak
7. tekûmû : kalkın
8. li allâhi : Allah için
9. mesnâ : ikişer ikişer
10. ve furâdâ : ve fertler (olarak), teker teker
11. summe : sonra
12. tetefekkerû : tefekkür edin, düşünün
13. mâ : değil, yoktur
14. bi sâhıbi-kum : sizin sahibiniz, arkadaşınız
15. min : dan
16. cinnetin : cinnet, delilik
17. in : eğer
18. huve : o
19. illâ : sadece, ancak, den başka
20. nezîrun : nezir, uyarıcı
21. lekum : sizin için
22. beyne yedey : ellerinin arasında, önünde, gelecek olan
23. azâbin : bir azap
24. şedîdin : şiddetli, kuvvetli
De ki: “Size sadece tek bir şey vaazediyorum. Allah için ikişer ikişer ve teker teker kalkın. Sonra tefekkür edin.” Sizin sahibinizde (arkadaşınızda) cinnet (delilik) yoktur. O, ancak sizin için önünüzdeki (gelecek olan) şiddetli azaba (karşı) bir nezirdir (uyarıcı).