SOHBETİ DİNLE:
(Dinlemek ve indirmek için) alternatif link:
https://yadi.sk/d/WdXkk6zR32HMWP
YASİN 33
وَآيَةٌ لَّهُمُ الْأَرْضُ الْمَيْتَةُ أَحْيَيْنَاهَا وَأَخْرَجْنَا مِنْهَا حَبًّا فَمِنْهُ يَأْكُلُونَ
Ve âyetun lehumul ardul meytetu, ahyeynâhâ ve ahracnâ minhâ habben fe minhu ye’kulûn(ye’kulûne).
1. | ve âyetun | : ve bir âyet, mucize, delil |
2. | lehum | : onlar için |
3. | el ardu | : arz, yeryüzü, yer, toprak |
4. | el meytetu | : ölü |
5. | ahyeynâ-hâ | : biz onu dirilttik |
6. | ve ahrecnâ | : ve biz çıkarttık |
7. | min-hâ | : ondan |
8. | habben | : taneler |
9. | fe | : böylece |
10 | min-hu | : ondan |
11 | ye’kulûne | : yerler |
Ve ölü toprak onlara bir âyettir (mucizedir). Onu dirilttik ve ondan habbeler (taneler) çıkarttık. Böylece ondan yerler.
YASİN 34
وَجَعَلْنَا فِيهَا جَنَّاتٍ مِن نَّخِيلٍ وَأَعْنَابٍ وَفَجَّرْنَا فِيهَا مِنْ الْعُيُونِ
Ve cealnâ fîhâ cennâtin min nahîlin ve a’nâbin ve feccernâ fîhâ minel uyûn(uyûni).
1. | ve cealnâ | : ve biz kıldık, yaptık |
2. | fî-hâ | : orada |
3. | cennâtin | : bahçeler |
4. | min nahîlin | : hurmalıklar(dan) |
5. | ve a’nâbin | : ve üzüm (bağları) |
6. | ve feccernâ | : ve fışkırttık |
7. | fî-hâ | : orada |
8. | min el uyûni | : pınarlar(dan) |
“Ve orada, hurma ve üzüm bahçeleri kıldık (yaptık). Ve orada, pınarlar fışkırttık.”
YASİN 35
لِيَأْكُلُوا مِن ثَمَرِهِ وَمَا عَمِلَتْهُ أَيْدِيهِمْ أَفَلَا يَشْكُرُونَ
Li ye’kulû min semerihî ve mâ âmilethu eydîhim, e fe lâ yeşkurûn(yeşkurûne).
1. | li ye’kulû | : yesinler |
2. | min semeri-hi | : onun ürününden, meyvesinden |
3. | ve mâ | : ve şey |
4. | âmilet-hu | : onu yaptılar |
5. | eydî-him | : (onların) elleri |
6. | e | : mı |
7. | fe | : o halde, hâlâ |
8. | lâ yeşkurûne | : şükretmiyorlar, şükretmezler |
” Onun ürünlerinden (meyvelerinden) ve elleriyle yaptıklarından yesinler diye. Hâlâ şükretmezler mi?”