YASİN (14.Sohbet)36,37.ayetler”çiftleri yaratan Sübhan,geceden gündüzü sıyırırız”

SOHBETİ DİNLE:


(Dinlemek ve İndirmek için)Aternatif Link:

https://yadi.sk/d/VCcNzne8336RWS


YASİN 36:

سُبْحَانَ الَّذِي خَلَقَ الْأَزْوَاجَ كُلَّهَا مِمَّا تُنبِتُ الْأَرْضُ وَمِنْ أَنفُسِهِمْ وَمِمَّا لَا يَعْلَمُونَ

Subhânellezî halakal ezvâce kullehâ mimmâ tunbitulardu ve min enfusihim ve mimmâ lâ ya’lemûn(ya’lemûne).

1. subhânellezî : o sübhandır, herşeyden münezzehtir
2. halaka : yarattı
3. el ezvâce : çiftler, eşler
4. kulle-hâ : onun hepsi
5. mimmâ (min mâ) : şeylerden
6. tunbitu : yetiştirir
7. el ardu : arz, yer
8. ve min enfusi-him : ve onların nefslerinden
9. ve mimmâ (min mâ) : ve şeylerden
10 lâ ya’lemûne : bilmezler, bilmiyorlar

” Arzın yetiştirdiği herşeyden, onların nefslerinden ve bilmedikleri şeylerden çiftler (eşler) yaratan, O (Allah), Sübhan’dır (herşeyden münezzeh).”


YASİN 37

وَآيَةٌ لَّهُمْ اللَّيْلُ نَسْلَخُ مِنْهُ النَّهَارَ فَإِذَا هُم مُّظْلِمُونَ

Ve âyetun lehumul leylu, neslehu minhun nehâra fe izâ hum muzlimûn(muzlimûne).

1. ve âyetun : ve bir âyet, delil, mucize, ibret
2. lehum : onlar için, onlara
3. el leylu : gece
4. neslehu : sıyırırız, çekip alırız
5. min-hu : ondan
6. en nehâre : gündüz
7. fe : o zaman
8. izâ : olduğu zaman
9. hum : onlar
10 muzlimûne : karanlıkta kalan kimseler,karanlıklara gitenler

” Ve gece onlar için bir âyettir (ibrettir). Ondan gündüzü sıyırırız (çekip alırız). O zaman onlar karanlıkta kalanlardır.”

Yasin (13.sohbet)33-34-35.ayetler”hala şükretmezler mi?”

SOHBETİ DİNLE:


(Dinlemek ve indirmek için) alternatif link:

https://yadi.sk/d/WdXkk6zR32HMWP


YASİN 33

وَآيَةٌ لَّهُمُ الْأَرْضُ الْمَيْتَةُ أَحْيَيْنَاهَا وَأَخْرَجْنَا مِنْهَا حَبًّا فَمِنْهُ يَأْكُلُونَ

Ve âyetun lehumul ardul meytetu, ahyeynâhâ ve ahracnâ minhâ habben fe minhu ye’kulûn(ye’kulûne).

1. ve âyetun : ve bir âyet, mucize, delil
2. lehum : onlar için
3. el ardu : arz, yeryüzü, yer, toprak
4. el meytetu : ölü
5. ahyeynâ-hâ : biz onu dirilttik
6. ve ahrecnâ : ve biz çıkarttık
7. min-hâ : ondan
8. habben : taneler
9. fe : böylece
10 min-hu : ondan
11 ye’kulûne : yerler

 Ve ölü toprak onlara bir âyettir (mucizedir). Onu dirilttik ve ondan habbeler (taneler) çıkarttık. Böylece ondan yerler.


YASİN 34

وَجَعَلْنَا فِيهَا جَنَّاتٍ مِن نَّخِيلٍ وَأَعْنَابٍ وَفَجَّرْنَا فِيهَا مِنْ الْعُيُونِ

Ve cealnâ fîhâ cennâtin min nahîlin ve a’nâbin ve feccernâ fîhâ minel uyûn(uyûni).

1. ve cealnâ : ve biz kıldık, yaptık
2. fî-hâ : orada
3. cennâtin : bahçeler
4. min nahîlin : hurmalıklar(dan)
5. ve a’nâbin : ve üzüm (bağları)
6. ve feccernâ : ve fışkırttık
7. fî-hâ : orada
8. min el uyûni : pınarlar(dan)

“Ve orada, hurma ve üzüm bahçeleri kıldık (yaptık). Ve orada, pınarlar fışkırttık.”


YASİN 35

لِيَأْكُلُوا مِن ثَمَرِهِ وَمَا عَمِلَتْهُ أَيْدِيهِمْ أَفَلَا يَشْكُرُونَ

Li ye’kulû min semerihî ve mâ âmilethu eydîhim, e fe lâ yeşkurûn(yeşkurûne).

1. li ye’kulû : yesinler
2. min semeri-hi : onun ürününden, meyvesinden
3. ve mâ : ve şey
4. âmilet-hu : onu yaptılar
5. eydî-him : (onların) elleri
6. e : mı
7. fe : o halde, hâlâ
8. lâ yeşkurûne : şükretmiyorlar, şükretmezler

” Onun ürünlerinden (meyvelerinden) ve elleriyle yaptıklarından yesinler diye. Hâlâ şükretmezler mi?”