YASİN (24. Sohbet)61-63.ayetler”bana kulluk edin”

SOHBETİ DİNLE:

(Dinlemek ve İndirmek için) ALTERNATİF LİNK:

https://yadi.sk/d/DzHepc4R3EecAG


YASİN 61:

وَأَنْ اعْبُدُونِي هَذَا صِرَاطٌ مُّسْتَقِيمٌ

Ve eni’budûnî, hâzâ sırâtun mustakîm(mustakîmun).

1. ve eni’budûnî (en i’budû-nî) : ve bana kul olmanız
2. hâzâ : bu
3. sırâtun mustakîmun : Sıratı Mustakîm, Allah’a yönelmiş yol, Allah’a götüren yol

“…Ve Ben, sizden Bana kul olmanıza (dair ahd almadım mı?) Bu da Sıratı Mustakîm’dir”


YASİN 62:

وَلَقَدْ أَضَلَّ مِنكُمْ جِبِلًّا كَثِيرًا أَفَلَمْ تَكُونُوا تَعْقِلُونَ

Ve lekad edalle minkum cibillen kesîran, e fe lem tekûnû ta’kılûn(ta’kılûne).

1. ve lekad : ve andolsun
2. edalle : dalâlette bıraktı, saptırdı
3. min-kum : sizden
4. cibillen : insanlar, halk, cemaat
5. kesîran : çok, çoğu
6. e : mi?
7. fe : o zaman, hâlâ
8. lem tekûnû : olmuyorsunuz, olmazsınız
9. ta’kılûne : akıl ediyorsunuz

” Ve andolsun ki (şeytan) sizden birçoklarını dalâlette bıraktı. Hâlâ akıl etmez misiniz?”


YASİN 63:

هَذِهِ جَهَنَّمُ الَّتِي كُنتُمْ تُوعَدُونَ

Hâzihî cehennemulletî kuntum tûadûn(tûadûne).

1. hâzihî : bu
2. cehennem : cehennem
3. elletî : ki o
4. kuntum : siz … oldunuz
5. tûadûne : size vaadediliyor

” Size vaadedilmiş olan cehennem (işte) budur.!…”

.

YASİN (23.Sohbet)59-60.ayetler”ey mücrimler ayrılın”

SOHBETİ DİNLE:

(Dinlemek ve İndirmek için) ALTERNATİF LİNK:

https://yadi.sk/d/QcoRbhjh3EGghy


YASİN 59:

وَامْتَازُوا الْيَوْمَ أَيُّهَا الْمُجْرِمُونَ

Vemtâzûl yevme eyyuhâl mucrimûn(mucrimûne).

1. ve imtâzû : ve ayrılın, çekilin
2. el yevme : bu gün, o gün
3. eyyuhâ : ey! (seslenme edatı)
4. el mucrimûne : mücrimler, günahkârlar

” Ve ey mücrimler (suçlular)! Bugün ayrılın (bir kenara çekilin).”


YASİN 60:

أَلَمْ أَعْهَدْ إِلَيْكُمْ يَا بَنِي آدَمَ أَن لَّا تَعْبُدُوا الشَّيْطَانَ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُّبِينٌ

E lem a’had ileykum yâ benî âdeme en lâ ta’budûş şeytân(şeytâne), innehu lekum aduvvun mubîn(mubinun).

1. e lem a’had : ahd almadım mı?
2. ileykum : size, sizden
3. yâ benî âdeme : ey Âdemoğulları
4. en lâ ta’budû : kul olmamanız
5. eş şeytâne : şeytan
6. inne-hu : muhakkak ki o
7. lekum : sizin için, size
8. aduvvun : düşman
9. mubinun : apaçık

” Ey Âdemoğulları! Ben, sizlerden şeytana kul olmayacağınıza dair ahd almadım mı? Muhakkak ki o (şeytan), size apaçık bir düşmandır.”

YASİN (22.sohbet) 56-58. ayetler”selamun kavlen min rabbin Rahim”

 

SOHBETİ DİNLE:


(Dinlemek ve İndirmek için) ALTERNATİF LİNK:
https://yadi.sk/d/OkpbLEpQ3Dwv5n


YASİN 58:

سَلَامٌ  قَوْلًا  مِن رَّبٍّ  رَّحِيمٍ

Selâmun kavlen min rabbin rahîm(rahîmin).

1. selâmun : selâm
2. kavlen : söz
3. min rabbin : Rab’den
4. rahîmin : RAHİM

1-   Rahîm olan Rab’ten “selâm” sözü (vardır).

2 –  Çok merhametli olan Rab’den bir söz olarak (kendilerine) “Selâm” (vardır).

3 –  Onlara merhametli Rab’bin söylediği selamdır.

YASİN (21. Sohbet)52-55.Ayetler”cennet ehli”

SOHBETİ DİNLE:

(Dinlemek ve İndirmek için) ALTERNATİF LİNK:

https://yadi.sk/d/oMlO9Yk43D3FFP


YASİN 52:

قَالُوا يَا وَيْلَنَا مَن بَعَثَنَا مِن مَّرْقَدِنَا هَذَا مَا وَعَدَ الرَّحْمَنُ وَصَدَقَ الْمُرْسَلُونَ 

Kâlû yâ veylenâ men beasenâ min merkadinâ, hâzâ mâ vaader rahmânu ve sadakal murselûn(murselûne).

1. kâlû : dediler
2. : ey
3. veyle-nâ : yazıklar olsun bize
4. men : kim, kimse
5. bease-nâ : bizi diriltti
6. min merkadi-nâ : uykuya bırakıldığımız yerden
7. hâzâ : bu
8. mâ vaade : vaadettiği
9. er rahmânu : Rahmân’ın
10 ve sadaka : ve doğru söylemiş
11 el murselûne : gönderilen resûller

“Eyvahlar olsun bize, mezarlarımızdan(uyuduğumuz yerden) bizi kim beas etti (kaldırdı)? Bu, Rahmân’ın vaadettiği şeydir. Ve resûller doğru söylemişler.” dediler.



YASİN 53:

إِن كَانَتْ إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً فَإِذَا هُمْ جَمِيعٌ لَّدَيْنَا مُحْضَرُونَ 

İn kânet illâ sayhaten vâhıdeten fe izâ hum cemîun ledeynâ muhdarûn(muhdarûne).

1. in : eğer
2. kânet : oldu
3. illâ : ancak, den başka
4. sayhaten : sayha, şiddetli ses dalgası
5. vâhıdeten : bir, tek
6. fe : artık, işte
7. izâ : olduğu zaman
8. hum : onlar
9. cemîun : toplu olarak, hepsi
10 ledey-nâ : huzurumuza
11 muhdarûne : hazır bulunanlar

” Sadece tek bir sayha (şiddetli ses dalgası)! İşte o zaman onlar, hepsi huzurumuzda hazır bulunanlardır.


YASİN 54:
فَالْيَوْمَ لَا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْئًا وَلَا تُجْزَوْنَ إِلَّا مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿٥٤﴾

Fel yevme lâ tuzlemu nefsun şey’en ve lâ tuczevne illâ mâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).

1. fe : artık, işte
2. el yevme : bugün, o gün
3. lâ tuzlemu : zulmedilmez
4. nefsun : nefs, kimse, kişi
5. şey’en : şey
6. ve lâ tuczevne : ve karşılık görmezsiniz, cezalandırılmazsınız
7. illâ : den başka
8. : şey
9. kuntum : siz oldunuz
10 ta’melûne : yapıyorsunuz

” İşte o gün (hiç)bir kimseye, (hiç)bir şeyle zulmedilmez. Ve amellerinizden başka bir şey ile cezalandırılmazsınız.”


YASİN 55:

إِنَّ أَصْحَابَ الْجَنَّةِ الْيَوْمَ فِي شُغُلٍ فَاكِهُونَ 

İnne ashâbel cennetil yevme fî şugulin fâkihûn(fâkihûne).

1. inne : muhakkak ki
2. ashâbe : sahip, ehil, halk
3. el cenneti : cennet
4. el yevme : o gün, bugün
5. : içinde
6. şugulin : meşguliyet
7. fâkihûne : memnun, hoşnut, zevk-ü sefada olanlar

” Muhakkak ki cennet ehli, o gün zevkli bir meşguliyet içinde olanlardır.