SOHBETİ DİNLE:
(Dinlemek ve İndirmek için) ALTERNATİF LİNK:
https://yadi.sk/d/hVYRYM9t3G9YwL
YASİN 66
وَلَوْ نَشَاء لَطَمَسْنَا عَلَى أَعْيُنِهِمْ فَاسْتَبَقُوا الصِّرَاطَ فَأَنَّى يُبْصِرُونَ
Ve lev neşâu le tamesnâ alâ a’yunihim festebekûs sırâta fe ennâ yubsırûn(yubsırûne).
1. | ve lev | : ve şâyet, eğer |
2. | neşâu | : dileriz |
3. | le | : elbette |
4. | tamesnâ | : sildik, mahvettik |
5. | alâ a’yuni-him | : onların gözlerine |
6. | festebekû (fe istebekû) | : böylece, o zaman koştular, koşuştular |
7. | es sırâta | : yol |
8. | fe | : o zaman, o taktirde, bundan sonra |
9. | ennâ | : nasıl |
10 | yubsırûne | : görürler |
“Eğer dileseydik onları gözlerinin üzerinden silme kör yapardık da yolda koşuşub (didişib) kalırlardı. Artık nasıl görecekler?”