SOHBETİ DİNLE:
(Dinlemek ve İndirmek için) ALTERNATİF LİNK:
https://yadi.sk/d/CYnGKAdN3ALZdF
YASİN 47:
Ve izâ kîle lehum enfikû mimmâ razakakumullâhu kâlellezîne keferû lillezîne âmenû e nut’imu men lev yeşâullâhu at’amehu, in entum illâ fî dalâlin mubîn(mubînin).
| 1. | ve izâ kîle | : ve denildiği zaman |
| 2. | lehum | : onlara |
| 3. | enfikû | : infâk edin, verin |
| 4. | mimmâ (min mâ) | : şeylerden |
| 5. | rezaka-kum allâhu | : Allah’ın sizi rızıklandırdığı |
| 6. | kâle ellezîne | : onlar dediler |
| 7. | keferû | : inkâr edenler, kâfirler |
| 8. | li ellezîne | : o kimselere |
| 9. | âmenû | : îmân edenler, âmenû olanlar |
| 10 | e nut’imu | : biz mi doyuracağız, biz mi yedireceğiz |
| 11 | men | : kim, kimse, kişi |
| 12 | lev | : olsaydı, eğer |
| 13 | yeşâullâhu | : Allah diler |
| 14 | at’ame-hu | : onu doyurur |
| 15 | in entum | : eğer siz |
| 16 | illâ | : ancak |
| 17 | fî dalâlin | : dalâlet içinde |
| 18 | mubînin | : apaçık |
” Ve onlara “Allah’ın sizi rızıklandırdığı şeylerden infâk edin (verin).” denildiği zaman kâfirler, âmenû olanlara: “Allah’ın dileseydi, doyuracağı kişiyi biz mi doyuracağız? Siz ancak apaçık bir dalâlet içindesiniz.” dediler.”
YASİN 48:
وَيَقُولُونَ مَتَى هَذَا الْوَعْدُ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ
Ve yekûlûne metâ hâzâl va’du in kuntum sâdikîn(sâdikîne).
| 1. | ve yekûlûne | : ve derler |
| 2. | metâ | : ne zaman |
| 3. | hâzâ | : bu |
| 4. | el va’du | : vaad |
| 5. | in kuntum | : eğer siz iseniz |
| 6. | sâdikîne | : doğru sözlüler |
“Ve eğer siz doğru söyleyenlerseniz, bu vaad ne zaman?” derler.
YASİN 49:
مَا يَنظُرُونَ إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً تَأْخُذُهُمْ وَهُمْ يَخِصِّمُونَ
Mâ yenzurûne illâ sayhaten vâhıdeten te’huzuhum ve hum yahıssımûn(yahıssımûne).
| 1. | mâ yenzurûne | : bakmazlar, gözlemiyorlar |
| 2. | illâ | : ancak, den başka |
| 3. | sayhaten | : sayha, şiddetli ses dalgası |
| 4. | vâhıdeten | : bir, tek |
| 5. | te’huzu-hum | : onları alır, yakalar |
| 6. | ve hum | : ve onlar |
| 7. | yahıssımûne | : çekişirler, tartışırlar |
” Onlar tartışırken, onları alacak (yakalayacak) olan tek bir sayhadan (şiddetli ses dalgasından) başka bir şey gözlemiyorlar (beklemiyorlar).