Saffat (16.sohbet) 42-46.ayetler

SOHBETİ DİNLE:


SOHBETİ DİNLEMEK VEYA İNDİRMEK İÇİN ALTERNATİF LİNK :

https://yadi.sk/d/isgpceE_3RFahj


SAFFAT 42:

فَوَاكِهُ وَهُم مُّكْرَمُونَ ﴿٤٢﴾

Fevâkihu, ve hum mukramûn(mukramûne).

1. fevâkihu : meyveler
2. ve hum : ve onlar
3. mukremûne : ikram olunanlar
Ve meyveler, onlar ikram olunanlardır.


SAFFAT 43:

فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ ﴿٤٣﴾

Fî cennâtin naîm(naîmi).

1. : içinde
2. cennâtin : cennetler
3. naîmi : naîm, ni’metler
 Naîm cennetlerinde


SAFFAT 44:

عَلَى سُرُرٍ مُّتَقَابِلِينَ ﴿٤٤﴾

Alâ sururin mutekâbilîn(mutekâbilîne).

1. alâ : üzerinde
2. sururin : tahtlar
3. mutekâbilîne : karşılıklı
 Karşılıklı tahtlar üzerinde.


SAFFAT 45:

يُطَافُ عَلَيْهِم بِكَأْسٍ مِن مَّعِينٍ ﴿٤٥﴾

Yutâfu aleyhim bi ke’sin min maîn(maînin).

1. yutâfu : tavaf ettirilir, etrafında dolaştırılır
2. aleyhim : onların üzerine
3. bi ke’sin : kadehler ile, kadehler
4. min maînin :   kaynaktan
Onların etrafında  KAYNAKTAN (doldurulmuş) kadehler dolaştırılır.


SAFFAT 46:

بَيْضَاء لَذَّةٍ لِّلشَّارِبِينَ ﴿٤٦﴾

Beydâe lezzetin liş şâribîn(şâribîne).

1. beydâe : beyaz, berrak
2. lezzetin : lezzetli
3. li eş şâribîne : içenler için
 BEMBEYAZ  Berrak, içenler için lezzetli.

Saffat (14.sohbet) 37-40.ayetler

SOHBETİ DİNLE:


SOHBETİ DİNLEMEK VEYA İNDİRMEK İÇİN ALTERNATİF LİNK:

https://yadi.sk/d/TlQZcW6a3Qudwf

SAFFAT 37:

بَلْ جَاء بِالْحَقِّ وَصَدَّقَ الْمُرْسَلِينَ ﴿٣٧﴾

Bel câe bil hakkı ve saddakal murselîn(murselîne).

1. bel : hayır
2. câe bi : getirdi
3. el hakkı : hak
4. ve saddaka : ve doğruladı, tasdik etti
5. el murselîne : gönderilen resûller, elçiler

” Hayır, o hakkı getirdi. Ve mürselleri (gönderilmiş olan resûlleri) tasdik etti.”


SAFFAT 38:

إِنَّكُمْ لَذَائِقُو الْعَذَابِ الْأَلِيمِ ﴿٣٨﴾

İnnekum le zâikûl azâbil elîm(elîmi).

1. Inne-kum : muhakkak siz
2. le : elbette, mutlaka
3. zâikû : tadacak olanlar
4. el azâbi : azap
5. el elîmi : elîm, acı verici

” Muhakkak ki siz, elîm azabı mutlaka tadacak olanlarsınız/tadacaksınız ”


SAFFAT 39:

وَمَا تُجْزَوْنَ إِلَّا مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿٣٩﴾

Ve mâ tuczevne illâ mâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).

1. ve mâ tuczevne : ve cezalandırılmazsınız
2. illâ : den başka
3. : şey
4. kuntum : siz oldunuz
5. ta’melûne : yapıyorsunuz

 ” Ve yapmış olduklarınızdan başka bir şeyle cezalandırılmazsınız.”


SAFFAT 40:

إِلَّا عِبَادَ اللَّهِ الْمُخْلَصِينَ ﴿٤٠﴾

İllâ ibâdallâhil muhlasîn(muhlasîne).

1. illâ : hariç
2. ibâdallâhi (ibâdi allâhi) : Allah’ın kulları
3. el muhlesîne :İHLASA ERDİRİLMİŞ
 “Allah’ın İHLASA ERDİRİLMİŞ  kulları hariç.”

 

Saffat (12.sohbet) 29-33.ayetler

 

 SOHBETİ DİNLE:


SOHBETİ DİNLEMEK VEYA İNDİRMEK İÇİN ALTERNATİF LİNK:

https://yadi.sk/d/trjceP8S3QV5MC


20171203_19454615124661.jpg

Saffat (11.sohbet) 22-28.ayetler

SOHBETİ DİNLE:



SOHBETİ DİNLEMEK VEYA İNDİRMEK İÇİN ALTERNATİF LİNK:

https://yadi.sk/d/tiEbsj2n3QGur9


20171203_1950181818970322.jpg20171203_19454615124661.jpg

 

Görsel

Saffat (10.sohbet) 20-22.ayetler

SOHBETİ DİNLE:

SOHBETİ DİNLEMEK VE İNDİRMEK İÇİN ALTERNATİF LİNK:

https://yadi.sk/d/2HoT7GIU3QGwpt


SAFFAT 20:
وَقَالُوا يَا وَيْلَنَا هَذَا يَوْمُ الدِّينِ ﴿٢٠﴾

Ve kâlû yâ veylenâ hâzâ yevmud dîn(dîni).

1. ve kâlû : ve dediler
2. yâ veylenâ : yazıklar olsun bize, eyvahlar olsun bize
3. hâzâ : bu
4. yevmu : gün
5. ed dîni : dîn

 “Ve eyvahlar olsun bize, (işte) bu dîn günüdür.” dediler.


 SAFFAT 21:
هَذَا يَوْمُ الْفَصْلِ الَّذِي كُنتُمْ بِهِ تُكَذِّبُونَ ﴿٢١﴾

Hâzâ yevmul faslillezî kuntum bihî tukezzibûn(tukezzibûne).

1. hâzâ : bu
2. yevmu : gün
3. el fasli : fasıl, ayırma hüküm verme
4. ellezî : ki o
5. kuntum : siz oldunuz
6. bi-hi : onu
7. tukezzibûne : tekzip ediyorsunuz, yalanlıyorsunuz

“(İşte) bu tekzip etmiş (yalanlamış) olduğunuz fasıl (haklıyı haksızdan ayırma, hüküm verme) günüdür.”


 SAFFAT 22:
احْشُرُوا الَّذِينَ ظَلَمُوا وَأَزْوَاجَهُمْ وَمَا كَانُوا يَعْبُدُونَ ﴿٢٢﴾

Uhşurûllezîne zalemû ve ezvâcehum ve mâ kânû ya’budûn(ya’budûne).

1. uhşurû : haşredin, biraraya toplayın
2. ellezîne zalemû : ki onlar zulmettiler, zulmedenler
3. ve ezvâce-hum : ve onlara eş olanlar, yardımcı olanlar
4. ve mâ : ve şeyler
5. kânû : onlar oldular
6. ya’budûne : tapıyorlar

” Zulmedenleri ve onların eşlerini (zevcelerini) haşredin (biraraya toplayın)! Ve onların tapmış oldukları şeyleri.”


 20171029_200045140090628.jpg

Saffat (8.sohbet) 13-14-15 ayet

 SOHBETİ DİNLE :


SOHBETİ İNDİRMEK VE DİNLEMEK İÇİN ALTERNATİF LİNK:

https://yadi.sk/d/9k_1ABji3PdPqs


20171029_200045140090628.jpg

Saffat (6.Sohbet) 11.ayet

SOHBETİ DİNLE:

SOHBETİ DİNLEMEK VEYA İNDİRMEK İÇİN ALTERNATİF LİNK: https://yadi.sk/d/qbL9NH_j3PCaGJ


Saffat (2.Sohbet) 4.ayet”ehadiyet,vahdaniyet,la ilahe ilallah”


: DİNLEMEK VEYA İNDİRMEK İÇİN ALTERNATİF LİNK

  : SAFFAT 4

إِنَّ إِلَهَكُمْ لَوَاحِدٌ

İnne ilâhekum le vâhıdun.

1. inne : muhakkak
2. ilâhe-kum : sizin ilâhınız
3. le : muhakkak, elbette
4. vâhıdun : tektir, birdir,Vahid’dir
“Muhakkak ki sizin İlâhınız, mutlaka Tek’tir Vahid’dir

YASİN (25.Sohbet)64-65.ayetler “ağızlarını mühürleriz elleri konuşur ayakları şahitlik eder”

SOHBETİ DİNLE:


(Dinlemek ve İndirmek için) ALTERNATİF LİNK:
https://yadi.sk/d/mbgzQ7_s3F5yPS


YASİN 64:

اصْلَوْهَا الْيَوْمَ بِمَا كُنتُمْ تَكْفُرُونَ 

Islevhâl yevme bimâ kuntum tekfurûn(tekfurûne).

1. ıslev-hâ : ona yaslanın
2. el yevme : bu gün, o gün
3. bi mâ : şey sebebiyle
4. kuntum : siz … oldunuz
5. tekfurûne : inkâr ediyorsunuz

” İnkâr etmeniz sebebiyle bugün ona (cehenneme) yaslanın (girin).”


YASİN 65:

الْيَوْمَ نَخْتِمُ عَلَى أَفْوَاهِهِمْ وَتُكَلِّمُنَا أَيْدِيهِمْ وَتَشْهَدُ أَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ 

El yevme nahtimu alâ efvâhihim ve tukellimunâ eydîhim ve teşhedu erculuhum bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne).

1. el yevme : bu gün, o gün
2. nahtimu : mühürleriz
3. alâ efvâhi-him : onların ağızlarının üzerini, ağızlarını
4. ve tukellimu-nâ : ve bizimle konuşur, söyler, anlatır
5. eydî-him : onların elleri
6. ve teşhedu : ve şahitlik eder
7. erculu-hum : onların ayakları
8. bi-mâ : şeyleri
9. kânû : oldular
10 yeksibûne : kazanıyorlar

” Bugün onların ağızlarını mühürleriz. Kazanmış olduklarını (yaptıklarını) Bize, onların elleri anlatır, ayakları şahitlik eder.”

YASİN (24. Sohbet)61-63.ayetler”bana kulluk edin”

SOHBETİ DİNLE:

(Dinlemek ve İndirmek için) ALTERNATİF LİNK:

https://yadi.sk/d/DzHepc4R3EecAG


YASİN 61:

وَأَنْ اعْبُدُونِي هَذَا صِرَاطٌ مُّسْتَقِيمٌ

Ve eni’budûnî, hâzâ sırâtun mustakîm(mustakîmun).

1. ve eni’budûnî (en i’budû-nî) : ve bana kul olmanız
2. hâzâ : bu
3. sırâtun mustakîmun : Sıratı Mustakîm, Allah’a yönelmiş yol, Allah’a götüren yol

“…Ve Ben, sizden Bana kul olmanıza (dair ahd almadım mı?) Bu da Sıratı Mustakîm’dir”


YASİN 62:

وَلَقَدْ أَضَلَّ مِنكُمْ جِبِلًّا كَثِيرًا أَفَلَمْ تَكُونُوا تَعْقِلُونَ

Ve lekad edalle minkum cibillen kesîran, e fe lem tekûnû ta’kılûn(ta’kılûne).

1. ve lekad : ve andolsun
2. edalle : dalâlette bıraktı, saptırdı
3. min-kum : sizden
4. cibillen : insanlar, halk, cemaat
5. kesîran : çok, çoğu
6. e : mi?
7. fe : o zaman, hâlâ
8. lem tekûnû : olmuyorsunuz, olmazsınız
9. ta’kılûne : akıl ediyorsunuz

” Ve andolsun ki (şeytan) sizden birçoklarını dalâlette bıraktı. Hâlâ akıl etmez misiniz?”


YASİN 63:

هَذِهِ جَهَنَّمُ الَّتِي كُنتُمْ تُوعَدُونَ

Hâzihî cehennemulletî kuntum tûadûn(tûadûne).

1. hâzihî : bu
2. cehennem : cehennem
3. elletî : ki o
4. kuntum : siz … oldunuz
5. tûadûne : size vaadediliyor

” Size vaadedilmiş olan cehennem (işte) budur.!…”

.