YASİN (12.SOHBET) 28-32.Ayetler

SOHBETİ DİNLE


(Dinlemek veya İNDİRMEK için) ALTERNATİF LİNK:

https://yadi.sk/d/2pxDHBc7zckdi

YASİN 28:

وَمَا أَنزَلْنَا عَلَى قَوْمِهِ مِن بَعْدِهِ مِنْ جُندٍ مِّنَ السَّمَاء وَمَا كُنَّا مُنزِلِينَ 

Ve mâ enzelnâ alâ kavmihî min ba’dihî min cundin mines semâi ve mâ kunnâ munzilîn.

1. ve mâ enzelnâ : ve biz indirmedik
2. alâ kavmi-hi : onun kavmi üzerine
3. min ba’di-hi : ondan sonra
4. min cundin : bir ordu(dan)
5. min es semâi : semadan, gökten
6. ve mâ kunnâ : ve biz olmadık
7. munzilîne : indirenler (indiriciler)

” Ve onun arkasından, onun kavmi üzerine gökten bir ordu indirmedik, indiriciler de olmadık.”


YASİN 29:

إِن كَانَتْ إِلاَّ صَيْحَةً وَاحِدَةً فَإِذَا هُمْ خَامِدُونَ

İn kânet illâ sayhaten vâhıdeten fe izâ hum hâmidûn(hâmidûne).

1. in … illâ : ancak, sadece
2. kânet : oldu
3. sayhaten : bir sayha, şiddetli ses dalgası
4. vâhıdeten : tek, bir
5. fe : o zaman
6. izâ : olduğu zaman
7. hum hâmidûne : onlar sönenler, sönen kimseler

“(Onların cezası) sadece bir sayha (şiddetli ses dalgası) oldu. O zaman onlar sönenler oldular.”


YASİN 30:

يَا حَسْرَةً عَلَى الْعِبَادِ مَا يَأْتِيهِم مِّن رَّسُولٍ إِلاَّ كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِؤُون

Yâ hasreten alâl ıbâd(ıbâdi), mâ ye’tîhim min resûlin illâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne).

1. yâ hasreten : yazık, yazıklar olsun
2. alâ el ıbâdi : kullara
3. mâ ye’tî-him : onlara gelmedi
4. min resûlin : bir resûl(den)
5. illâ kânû : olmuş olmadılar (ancak)
6. bi-hi yestehziûne : onunla alay ediyorlar

” O kullara yazıklar olsun! Onlara hiçbir resûl gelmedi ki, onunla alay etmiş olmasınlar (hepsiyle alay ettiler).”


YASİN 31:

أَلَمْ يَرَوْا كَمْ أَهْلَكْنَا قَبْلَهُم مِّنْ الْقُرُونِ أَنَّهُمْ إِلَيْهِمْ لاَ يَرْجِعُونَ

E lem yerav kem ehleknâ kablehum minel kurûni ennehum ileyhim lâ yerciûn(yerciûne).

1. e lem yerev : görmediler mi
2. kem : nice, kaç
3. ehleknâ : biz helâk ettik
4. kable-hum : onlardan önce
5. min el kurûni : aynı asrın insanlarından, nesillerden
6. enne-hum : muhakkak ki onlar
7. ileyhim lâ yerciûne : onlara dönmezler

“Ondan önceki nice nesillerden helâk ettiğimizi, onların (helâk edilenlerin) kendilerine dönmediklerini görmediler mi?”


YASİN 32:

وَإِن كُلٌّ لَّمَّا جَمِيعٌ لَّدَيْنَا مُحْضَرُونَ

Ve in kullun lemmâ cemîun ledeynâ muhdarûn(muhdarûne).

1. ve in : ve ancak
2. kullun : hepsi
3. lemmâ : olduğu zaman
4. cemîun : toplanma
5. ledeynâ : huzurumuzda
6. muhdarûne : hazır bulundurulanlar

“Ve ancak herkes toplandığı zaman (onlar da) huzurumuzda hazır bulundurulacak olanlardır.”

YASİN (10.Sohbet) 24-25.ayetler”Rabbiniz’e iman ettim”

SOHBETİN SES KAYDI:


ALTERNATİF LİNK:(Dinleme ve indirme yapılabilir)

https://yadi.sk/d/wRjmVJe-yY5ac


YASİN 24:

إِنِّي إِذًا لَّفِي ضَلاَلٍ مُّبِينٍ

İnnî izen le fî dalâlin mubîn(mubînin).

1. innî : muhakkak ben
2. izen : öyle olursa, bu taktirde, o zaman
3. le : mutlaka, elbette
4. : içinde
5. dalâlin : dalâlet
6. mubînin : apaçık

“Eğer öyle olsaydı (İLAHLAR EDİNİRSEM) muhakkak ki ben, mutlaka apaçık dalâlette olurdum.”


YASİN 25:

إِنِّي آمَنتُ بِرَبِّكُمْ فَاسْمَعُونِ

İnnî âmentu bi rabbikum fesmeûni.

1. innî : muhakkak ben
2. âmentu : ben âmenû oldum, îmân ettim
3. bi rabbi-kum : sizin Rabbinize
4. fe : öyleyse
5. ismeû-ni : beni işitin

“Muhakkak ki ben, sizin Rabbinize îmân ettim. Öyleyse beni işitin.

YASİN (9.Sohbet)23.Ayet”RAHMAN”

SOHBETİN SES KAYDINI DİNLE:



ALTERNATİF LİNK : (DİNLEME ve İNDİRME yapılabilir)

https://yadi.sk/d/ZjG_1w6GyB46x


YASİN 23

أَأَتَّخِذُ مِن دُونِهِ آلِهَةً إِن يُرِدْنِ الرَّحْمَن بِضُرٍّ لاَّ تُغْنِ عَنِّي شَفَاعَتُهُمْ شَيْئًا وَلاَ يُنقِذُونِ

E ettehızu min dûnihî âliheten in yuridnir rahmânu bi durrin lâ tugni annî şefâatuhum şey’en ve lâ yunkızûni.

1. e ettehızu : ben edinir miyim
2. min dûni-hi : ondan başka
3. âliheten : ilâhlar
4. in yurid-ni : eğer bana (benim için) diler
5. er rahmânu : Rahmân
6. bi durrin : bir zararı
7. lâ tugni
(lâ tugni … şey’en)
: gidermez, yarar sağlamaz, fayda vermez
: (bir şey gidermez)
8. an-nî : benden (bana)
9. şefâatu-hum : onların şefaati
10 şey’en : bir şey
11 ve lâ yunkızû-ni : ve beni kurtaramazlar

“Ben, O’ndan başka ilâhlar edinir miyim? Eğer Rahmân bana bir zarar dilerse, onların şefaati bana bir (şey) fayda vermez (sağlamaz). Ve onlar beni kurtaramazlar.”

YASİN (8.Sohbet) 21-22.Ayetler “hidayet/ihtida”

YASİN 8.SOHBET



ALTERNATİF LİNK:

https://yadi.sk/d/_WbziXz0xqkyK


YASİN 21:

تَّبِعُوا مَن لاَّ يَسْأَلُكُمْ أَجْرًا وَهُم مُّهْتَدُونَ

İttebiû men lâ yes’elukum ecran ve hum muhtedûn(muhtedûne).

1. ittebiû : tâbî olun
2. men : kim, kişi(ler)
3. lâ yes’elu-kum : sizden istemiyor
4. ecren : (bir) ecir, ücret
5. ve hum : ve onlar
6. muhtedûne : hidayete ermiş olanlar

” sizden ücret istemeyen  kişilere tâbî olun. Ve onlar,  (hidayete ermişlerdir,hidayet üzeredirler.”


YASİN 22:

وَمَا لِي لاَ أَعْبُدُ الَّذِي فَطَرَنِي وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ ﴿٢٢﴾

Ve mâ liye lâ a’budullezî fataranî ve ileyhi turceûn(turceûne).

1. ve mâ : ve şey, ne, niçin
2. liye : bana, ben
3. lâ a’budu : ben kul olmam
4. ellezî : ki o
5. fatara-nî : beni(Fıtrat üzere) yarattı
6. ve ileyhi : ve ona
7. turceûne : döndürüleceksiniz

“Ve ben, niçin beni (Fıtrat üzere) Yaratan’a kul olmayayım ki;

siz, O’na döndürüleceksiniz.”

YASİN (7.Sohbet)20-21.Ayetler “Habib-i neccar”


ALTERNATİF LİNK:

https://yadi.sk/d/tEoXe6QexTHQg


YASİN 20:

وَجَاء مِنْ أَقْصَى الْمَدِينَةِ رَجُلٌ يَسْعَى قَالَ يَا قَوْمِ اتَّبِعُوا الْمُرْسَلِينَ

Ve câe min aksal medîneti raculun yes’â kâle yâ kavmittebiûl murselîn(murselîne).

1. ve câe : ve geldi
2. min aksa : en uzak
3. el medîneti : şehir
4. raculun : bir adam
5. yes’â : koşuyor
6. kâle : dedi
7. : ey
8. kavmi (kavmî) : benim kavmim
9. ittebiû : tâbî olun
10 el murselîne : (gönderilmiş) resûllere

” Ve şehrin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi. “Ey kavmim, (size) gönderilmiş olan resûllere tâbî olun!” dedi.


YASİN 21:

تَّبِعُوا مَن لاَّ يَسْأَلُكُمْ أَجْرًا وَهُم مُّهْتَدُونَ

İttebiû men lâ yes’elukum ecran ve hum muhtedûn(muhtedûne).

1. ittebiû : tâbî olun
2. men : kim, kişi(ler)
3. lâ yes’elu-kum : sizden istemiyor
4. ecren : (bir) ecir, ücret
5. ve hum : ve onlar
6. muhtedûne : hidayete ermiş olanlar

” sizden ücret istemeyen  kişilere tâbî olun. Ve onlar,  (hidayete ermişlerdir,hidayet üzeredirler.”

YASİN (6.Sohbet) 18-19.Ayetler “tayr/kuş”

(buradan çalıştıramazsanız aşağıdaki alternatif linklere bakınız)


ALTERNATİF LİNK.

https://yadi.sk/d/dsWJ42d6wzAVq

 



YASİN 18:

قَالُوا إِنَّا تَطَيَّرْنَا بِكُمْ لَئِن لَّمْ تَنتَهُوا لَنَرْجُمَنَّكُمْ وَلَيَمَسَّنَّكُم مِّنَّا عَذَابٌ أَلِيمٌ ﴾

Kâlû innâ tetayyernâ bi kum, le in lem tentehû le nercumennekum ve le yemessennekum minnâ azâbun elîm(elîmun).

1. kâlû : dediler
2. innâ : muhakkak biz
3. tetayyernâ : uğursuzluğa uğradık
4. bi kum : sizinle
5. le : mutlaka, elbette, gerçekten
6. in lem tentehû : eğer vazgeçmezseniz
7. le : mutlaka, elbette, gerçekten
8. nercume- enne-kum
(receme)
: biz sizi mutlaka taşlarız
: (taşladı)
9. ve le : ve mutlaka, elbette, gerçekten
10 yemesse- enne-kum
(messe)
: size mutlaka dokunacak
: (dokundu)
11 min-nâ : bizden
12 azâbun : azap
13 elîmun : elîm, acı

 “Muhakkak ki biz, sizinle uğursuzluğa uğradık. Eğer siz gerçekten vazgeçmezseniz (son vermezseniz), sizi mutlaka taşlayacağız. Ve mutlaka bizden size elîm bir azap dokunacak.” dediler.


YASİN 19:

قَالُوا طَائِرُكُمْ مَعَكُمْ أَئِن ذُكِّرْتُم بَلْ أَنتُمْ قَوْمٌ مُّسْرِفُونَ ﴾

Kâlû tâirikum meakum, e in zukkirtum, bel entum kavmun musrifûn(musrifûne).

1. kâlû : dediler
2. tâiri-kum : KUŞUNUZ(sizin uğursuzluğunuz)
3. mea-kum : sizinle beraber
4. e : mı
5. in : eğer, olursa
6. zukkirtum : size hatırlatıldı
7. bel : hayır
8. entum : siz
9. kavmun : bir kavim
10 musrifûne : müsrif, haddi aşan

 “Kuşunuz/Uğursuzluğunuz sizinle beraberdir (kendinizdendir). Size zikir hatırlatılınca mı (uğursuzluğa uğruyorsunuz)? Hayır, siz müsrif (haddi aşan) bir kavimsiniz.” dediler.

YASİN (5.Sohbet)16-19.Ayetler



SOHBETİ DİNLEMEK VEYA İNDİRMEK İÇİN ALTERNTİF LİNK:

https://yadi.sk/d/u9q9ioqWwYDG6


YASİN 16:

قَالُوا رَبُّنَا يَعْلَمُ إِنَّا إِلَيْكُمْ لَمُرْسَلُونَ 

Kalû rabbunâ ya’lemu innâ ileykum le murselûn(murselûne).

1. kalû : dediler
2. rabbu-nâ : bizim Rabbimiz
3. ya’lemu : bilir
4. innâ : muhakkak biz
5. ileykum : size
6. le : gerçekten
7. murselûne : (gönderilmiş) resûller

(Resûller) dediler ki: “Bizim, gerçekten size gönderilmiş resûller olduğumuzu Rabbimiz biliyor.”


YASİN 17:

وَمَا عَلَيْنَا إِلاَّ الْبَلاَغُ الْمُبِينُ ﴿١٧﴾

Ve mâ aleynâ illâl belâgul mubîn(mubînu).

1. ve mâ aleynâ : ve bizim üzerimizde (sorumluluk) yok
2. illâ : den başka
3. el belâgu : tebliğ, bildirme
4. el mubînu : apaçık

Ve bizim üzerimizde açıkça tebliğden (bildirmekten) başka bir şey (sorumluluk) yoktur.


YASİN 18:

قَالُوا إِنَّا تَطَيَّرْنَا بِكُمْ لَئِن لَّمْ تَنتَهُوا لَنَرْجُمَنَّكُمْ وَلَيَمَسَّنَّكُم مِّنَّا عَذَابٌ أَلِيمٌ ﴿١٨﴾

Kâlû innâ tetayyernâ bi kum, le in lem tentehû le nercumennekum ve le yemessennekum minnâ azâbun elîm(elîmun).

1. kâlû : dediler
2. innâ : muhakkak biz
3. tetayyernâ : uğursuzluğa uğradık
4. bi kum : sizinle
5. le : mutlaka, elbette, gerçekten
6. in lem tentehû : eğer vazgeçmezseniz
7. le : mutlaka, elbette, gerçekten
8. nercume- enne-kum
(receme)
: biz sizi mutlaka taşlarız
: (taşladı)
9. ve le : ve mutlaka, elbette, gerçekten
10 yemesse- enne-kum
(messe)
: size mutlaka dokunacak
: (dokundu)
11 min-nâ : bizden
12 azâbun : azap
13 elîmun : elîm, acı

 “Muhakkak ki biz, sizinle uğursuzluğa uğradık. Eğer siz gerçekten vazgeçmezseniz (son vermezseniz), sizi mutlaka taşlayacağız. Ve mutlaka bizden size elîm bir azap dokunacak.” dediler.


YASİN 19:

قَالُوا طَائِرُكُمْ مَعَكُمْ أَئِن ذُكِّرْتُم بَلْ أَنتُمْ قَوْمٌ مُّسْرِفُونَ ﴿١٩﴾

Kâlû tâirikum meakum, e in zukkirtum, bel entum kavmun musrifûn(musrifûne).

1. kâlû : dediler
2. tâiri-kum : sizin uğursuzluğunuz
3. mea-kum : sizinle beraber
4. e : mı
5. in : eğer, olursa
6. zukkirtum : size hatırlatıldı
7. bel : hayır
8. entum : siz
9. kavmun : bir kavim
10 musrifûne : müsrif, haddi aşan

 “Uğursuzluğunuz sizinle beraberdir (kendinizdendir). Size zikir hatırlatılınca mı (uğursuzluğa uğruyorsunuz)? Hayır, siz müsrif (haddi aşan) bir kavimsiniz.” dediler.

YASİN (ilk 3 sohbetin tekrarı) 1-12.ayetler

YENİ SOHBETTE SON 3 SOHBETİN BİR ÖZETİ YAPILMIŞTIR (1-12.AYETLER)


https://youtu.be/_I-24eSkoOA


SOHBETİ DİNLEMEK VE İNDİRMEK İÇİN  LİNK:

https://yadi.sk/d/HVrdmf07vhYBL


yasin

YASİN (3.Sohbet) 12.Ayet(Sezon Finali)

SOHBETİ DİNLE:



DİNLEMEK VEYA İNDİRMEK İÇİN ALTERNATİF LİNK:

https://yadi.sk/d/psvzi5EUs6ndB


YASİN 12. AYET:

إِنَّا نَحْنُ نُحْيِي الْمَوْتَى وَنَكْتُبُ مَا قَدَّمُوا وَآثَارَهُمْ وَكُلَّ شَيْءٍ أحْصَيْنَاهُ فِي إِمَامٍ مُبِينٍ

İnnâ nahnu nuhyil mevtâ ve nektubu mâ kaddemû ve âsârahum ve kulle şey’in ahsaynâhuimâmin mubîn(mubînin).

1. innâ : muhakkak ki biz
2. nahnu : biz
3. nuhyi : diriltiriz
4. el mevtâ : ölüler
5. ve nektubu : ve yazarız
6. mâ kaddemû : takdim ettikleri şeyleri
7. ve âsâre-hum : ve onların eserleri
8. ve kulle şey’in : ve herşey, hepsi
9. ahsaynâ-hu : onu saydık
10 : içinde
11 imâmin : önder, rehber, imam
12 mubînin : açıkça, apaçık,AÇIKLAYAN

” Muhakkak ki Biz, ölüleri diriltiriz,BİZ !.. Ve takdim ettiklerini ve onların eserlerini yazarız. Ve herşeyi İmam-ı Mübin’de  saydık (tespit ettik).”

YASİN (2.Sohbet) 8-11.ayetler

SOHBETİ DİNLE



SOHBETİ DİNLEMEK VE İNDİRMEK İÇİN ALTERNATİF LİNK

https://yadi.sk/d/TyXIpW6eruaAX


YASİN 8

إِنَّا جَعَلْنَا فِي أَعْنَاقِهِمْ أَغْلاَلاً فَهِيَ إِلَى الأَذْقَانِ فَهُم مُّقْمَحُونَ

İnnâ cealnâ fî a’nâkıhim aglâlen fe hiye ilâl ezkâni fe hum mukmehûn(mukmehûne).

1. innâ : muhakkak ki biz
2. cealnâ : kıldık, yaptık
3. fî a’nâkı-him : onların boyunlarında
4. aglâlen : halkalar, zincirler
5. fe hiye : böylece o
6. ilel ezkâni  : çenelere kadar
7. fe hum : böylece onlar
8. mukmehûne : başları yukarı kalkık olanlar, başları yukarı kaldırılmış kimseler

“Muhakkak ki Biz, onların boyunlarına, çenelerine kadar halkalar (zincirler) kıldık (geçirdik). Bu sebeple onlar, başları yukarı kaldırılmış olanlardır.”


YASİN 9:

وَجَعَلْنَا مِن بَيْنِ أَيْدِيهِمْ سَدًّا وَمِنْ خَلْفِهِمْ سَدًّا فَأَغْشَيْنَاهُمْ فَهُمْ لاَ يُبْصِرُونَ

Ve cealnâ min beyni eydîhim sedden ve min halfihim sedden fe agşeynâhum fe hum lâ yubsırûn(yubsırûne).

1. ve cealnâ : kıldık, yaptık
2. min beyni eydî-him : onların elleri arasından, önlerinden
3. sedden : bir sed
4. ve min halfi-him : ve onların arkalarından
5. sedden : bir sed
6. fe agşeynâ-hum : böylece, artık onları perdeledik, örttük, kuşattık
7. fe hum lâ yubsırûne : böylece, artık onlar görmezler

” Ve onların önlerine ve arkalarına set kılarak (çekerek) böylece onları perdeledik. Artık onlar görmezler.”


YASİN 10:

وَسَوَاء عَلَيْهِمْ أَأَنذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنذِرْهُمْ لاَ يُؤْمِنُونَ

Ve sevâun aleyhim e enzertehum em lem tunzirhum lâ yu’minûn(yu’minûne).

1. ve sevâun : ve musavidir, eşittir, birdir
2. aleyhim : onlara
3. e : mi
4. enzerte-hum : onları uyardın
5. em : veya, mı
6. lem tunzir-hum : onları uyarmadın
7. lâ yu’minûne : onlar iman etmezler

” Ve onları uyarsan da uyarmasan da onlar için eşittir. Onlar iman etmezler .”


YASİN 11:

إِنَّمَا تُنذِرُ مَنِ اتَّبَعَ الذِّكْرَ وَخَشِيَ الرَّحْمَن بِالْغَيْبِ فَبَشِّرْهُ بِمَغْفِرَةٍ وَأَجْرٍ كَرِيمٍ

İnnemâ tunziru menittebeaz zikre ve haşiyer rahmâne bil gaybi, fe beşşirhu bi magfiratin ve ecrin kerîm(kerîmin).

1. innemâ : fakat, ancak, sadece
2. tunziru : uyarırsın
3. men : kim, kimse, kişi
4. ittebea : tâbî oldu
5. ez zikre : zikre
6. ve haşiye : ve huşû duydu
7. er rahmâne : Rahmân
8. bi el gaybi : gaybte
9. fe : böylece, o zaman
10 beşşir-hu : onu müjdele
11 bi magfiretin : bir mağfiret ile
12 ve ecrin : ve bir ecir
13 kerîmin : üstün

” Sen sadece zikre tâbî olanı ve gaybte Rahmân’a huşû duyanı uyarırsın. Öyleyse onu mağfiret ile (günahların sevaba çevrilmesiyle) ve “kerim ecir” ile müjdele.”