Yasin (15.Sohbet) 38-39.ayetler”güneş,ay”

SOHBETİ DİNLE:


(dinlemek ve indirmek için) ALTERNATİF LİNK:

https://yadi.sk/d/4kDValwe33xsMa


YASİN 38:

وَالشَّمْسُ تَجْرِي لِمُسْتَقَرٍّ لَّهَا ذَلِكَ تَقْدِيرُ الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ 

Veş şemsu tecrî li mustekarrin lehâ, zâlike takdîrul azîzil alîm(alîmi).

1. ve eş şemsu : ve güneş
2. tecrî : akar, gider
3. li : için
4. mustekarrin : karar kılınmış, kararlaştırılmış
5. lehâ : ona
6. zâlike : işte bu
7. takdîru : takdir
8. el azîzi : azîz olan, güçlü ve üstün olan
9. el alîmi : alîm olan, en iyi bilen

” Ve Güneş, onun için istikrarlı kılınan (yörüngesinde) akar gider. İşte bu Azîz ve Alîm olan Allah’ın takdiridir.”


YASİN 39:

وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُ مَنَازِلَ حَتَّى عَادَ كَالْعُرْجُونِ الْقَدِيمِ

Vel kamera kaddernâhu menâzile hattâ âdekel urcûnil kadîm(kadîmi).

1. ve el kamere : ve kamer, ay
2. kaddernâ-hu : biz ona takdir ettik
3. menâzile : menziller
4. hattâ : oluncaya kadar
5. âde : döndü
6. ke : gibi
7. el urcûni : hurma salkımının dalı
8. el kadîmi : eski (kurumuş)

“Ve Ay, kurumuş hurma salkımı dalı gibi bir şekil (bedir şeklinden hilâl) haline dönünceye kadar ona menziller takdir ettik.”

FATIR(20.Sohbet)44-45.ayetler(son)

SOHBETİ DİNLE:



SOHBETİ DİNLEMEK VEYA İNDİRMEK İÇİN ALTERNATİF LİNK:

https://yadi.sk/d/FN8zKzWnrZwst


FATIR 44:

أَوَلَمْ يَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَيَنظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَكَانُوا أَشَدَّ مِنْهُمْ قُوَّةً وَمَا كَانَ اللَّهُ لِيُعْجِزَهُ مِن شَيْءٍ فِي السَّمَاوَاتِ وَلَا فِي الْأَرْضِ إِنَّهُ كَانَ عَلِيمًا قَدِيرًا

E ve lem yesîrû fîl ardı fe yanzurû keyfe kâne âkıbetullezîne min kablihim ve kânû eşedde minhum kuvveten, ve mâ kânallâhu lî yu’cizehu min şey’in fîs semâvâti ve lâ fîl ardı, innehu kâne alîmen kadîrâ( kadîran).

1. e : mı
2 (e lem yenzurû) : ve gezmediler  (bakmadılar mı)
3. fî el ardı : yeryüzünde
4. fe : artık, böylece
5. yenzurû : bakarlar
6. keyfe : nasıl
7. kâne : oldu
8. âkıbetu : akıbet, son, sonuç
9. ellezîne : onlar
10 min kabli-him : onlardan önce
11 ve kânû : ve oldular, idiler
12 eşedde : daha çok, şiddetli
13 min-hum : onlardan
14 kuvveten : kuvvet, güç
15 ve mâ kâne : ve olmadı
16 allâhu : Allah
17 lî yu’cize-hu : onu aciz bırakacak
18 min şey’in : bir şey(den)
19 fî es semâvâti : semalarda, göklerde
2 ve lâ fî el ardı : ve arzda, yeryüzünde yoktur
21 inne-hu : muhakkak o
22 kâne : oldu
23 alîmen : en iyi bilen
24 kadîren : kaadir olan, gücü yeten

“Yeryüzünde dolaşıp, onlardan öncekilerin akıbeti (sonu) nasıl oldu bakmadılar mı? Ve onlardan daha çok kuvvetliydiler. Göklerde ve yerde Allah’ı aciz bırakacak (hiç)bir şey yoktur. Muhakkak ki O, en iyi bilendir, (herşeye) kaadirdir.”


FATIR 45:

وَلَوْ يُؤَاخِذُ اللَّهُ النَّاسَ بِمَا كَسَبُوا مَا تَرَكَ عَلَى ظَهْرِهَا مِن دَابَّةٍ وَلَكِن يُؤَخِّرُهُمْ إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى فَإِذَا جَاء أَجَلُهُمْ فَإِنَّ اللَّهَ كَانَ بِعِبَادِهِ بَصِيرًا

Ve lev yuâhızullâhun nâse bimâ kesebû mâ terake alâ zahrihâ min dâbbetin, ve lâkin yuahhıruhum ilâ ecelin musemmâ(musemmen), fe izâ câe eceluhum fe innallâhe kâne bi ibâdihî basîrâ(basîran).

1. ve lev : ve eğer, şâyet
2. yûâhızu : muaheze eder, sorgular
3. allâhu : Allah
4. en nâse : insanlar
5. bi-mâ : sebebiyle
6. kesebû : kazandılar
7. mâ tereke : terketmedi, bırakmadı
8. alâ zahri-hâ : onun sırtında, onun üstünde
9. min dâbbetin : bir dabbe, yürüyen bir canlı
10 ve lâkin : ve lâkin
11 yûahhıru-hum : onları tehir eder, erteler
12 ilâ ecelin : bir zamana kadar
13 musemmen : isimlendirilmiş, belirlenmiş
14 fe : artık, fakat
15 izâ : o zaman
16 câe : geldi
17 ecelu-hum : onların eceli, onların zamanının sonu
18 fe : o zaman
19 innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
2 kâne : odu, idi
21 bi ibâdi-hi : onun kullarını, kullarını
22 basîren : gören

” Ve eğer Allah insanları, kazandıkları şeyler sebebiyle muaheze etseydi (sorgulasaydı), onun üstünde (yeryüzünde) dabbe (yürüyen bir canlı) bırakmazdı. Ve lâkin belirlenmiş bir zamana kadar onları tehir eder (erteler). Fakat onların ecelleri geldiği zaman (hesaba çeker). Muhakkak ki Allah, kullarını görendir.”