SOHBETİ DİNLE:
DİNLEMEK VEYA İNDİRMEK İÇİN ALTERNATİF LİNK:
https://yadi.sk/d/gQyD2nPdrRg2q
FATIR 41:
إِنَّ اللَّهَ يُمْسِكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ أَن تَزُولَا
وَلَئِن زَالَتَا إِنْ أَمْسَكَهُمَا مِنْ أَحَدٍ مِّن بَعْدِهِ
إِنَّهُ كَانَ حَلِيمًا غَفُورًا
İnnallâhe yumsikus semâvâti vel arda en tezûlâ, ve le in zâletâ in emsekehumâ min ehadin min ba’dihî, innehu kâne halîmen gafûrâ(gafûran).
1. | inne allâhe | : muhakkak ki Allah |
2. | yumsiku | : tutar |
3. | es semâvâti | : samalar, gökler |
4. | ve el arda | : ve arz, yeryüzü, yer |
5. | en tezûlâ | : (ikisinin) zail olması, helâk olması, yok olması |
6. | ve le | : ve elbette, mutlaka, gerçekten |
7. | in zâletâ | : eğer (ikisi) zail olursa (yok olursa) |
8. | in | : sadece |
9. | emseke-humâ | : o ikisini tutar |
10 | min ehadin | : birisi |
11 | min ba’di-hi | : ondan sonra |
12 | inne-hu | : muhakkak o |
13 | kâne | : idi, oldu |
14 | halîmen | : halîm |
15 | gafûran | : gafur, mağfiret eden, günahları sevaba çeviren |
Muhakkak ki Allah, gökleri ve yeri, zail olurlar diye (zail olmaması için) tutuyor. Gerçekten ikisi de zail olurlarsa (yok olurlarsa), ondan sonra, o ikisini (gökleri ve yeri) O’ndan (Allah’tan) başka tutacak (yoktur). Muhakkak ki O; Halîm’dir, Gafûr’dur .
FATIR 42:
وَأَقْسَمُوا بِاللَّهِ جَهْدَ أَيْمَانِهِمْ لَئِن جَاءهُمْ نَذِيرٌ لَّيَكُونُنَّ أَهْدَى مِنْ إِحْدَى الْأُمَمِ
فَلَمَّا جَاءهُمْ نَذِيرٌ مَّا زَادَهُمْ إِلَّا نُفُورًا
Ve aksemû billâhi cehde eymânihim le in câehum nezîrun le yekûnunne ehdâ min ihdâl umemi, fe lemmâ câehum nezîrun mâ zâdehum illâ nufûrâ(nufûran).
1. | ve aksemû | : ve kasem ettiler |
2. | billâhi (bi allâhi) | : Allah’a |
3. | cehde | : cehd ederek, kuvvetli olarak |
4. | eymâni-him | : oların yeminleri |
5. | le | : elbette, mutlaka, gerçekten |
6. | in | : eğer |
7. | câe-hum | : onlara geldi |
8. | nezîrun | : nezir, uyarıcı |
9. | le yekûnunne | : mutlaka olurlar |
10 | ehdâ | : en çok hidayete eren |
11 | min | : den |
12 | ihdâ | : ahed, bir |
13 | el umemi | : ümmetler |
14 | fe | : fakat |
15 | lemmâ | : olduğu zaman |
16 | câe-hum | : onlara geldi |
17 | nezîrun | : nezir, uyarıcı |
18 | mâ zâde-hum | : onlara artırmadı |
19 | illâ | : den başka |
2 | nufûran | : nefret |
Ve Allah’a en kuvvetli yeminleri ile kasem ettiler. Eğer gerçekten onlara nezir gelirse, mutlaka en çok hidayete eren ümmetlerden biri olacaklarına. Fakat (bu), onlara nezir (uyarıcı) geldiği zaman onların nefretlerinden başka bir şeyi artırmadı.
FATIR 43:
اسْتِكْبَارًا فِي الْأَرْضِ وَمَكْرَ السَّيِّئِ وَلَا يَحِيقُ الْمَكْرُ السَّيِّئُ إِلَّا بِأَهْلِهِ
فَهَلْ يَنظُرُونَ إِلَّا سُنَّتَ الْأَوَّلِينَ
فَلَن تَجِدَ لِسُنَّتِ اللَّهِ تَبْدِيلًا
وَلَن تَجِدَ لِسُنَّتِ اللَّهِ تَحْوِيلًا
İstikbâran fîl ardı ve mekres seyyii, ve lâ yahîkul mekrus seyyiu illâ bi ehlihî, fe hel yanzurûne illâ sunnetel evvelîn(evvelîne), fe len tecide li sunnetillâhi tebdîlâ(tebdîlen), ve len tecide li sunnetillâhi tahvîlâ(tahvîlen).
1. | istikbâren | : büyüklenerek, kibirlenerek kötülük düzenlediler |
2. | fî el ardı | : arzda, yeryüzünde |
3. | ve mekre es seyyii | : ve kötülük düzeni, kötü hile |
4. | ve lâ yahîku | : ve isabet etmez, ulaşmaz |
5. | ve mekru es seyyii | : ve kötülük düzeni, kötü hile |
6. | illâ | : ancak, oysa |
7. | bi | : … e |
8. | ehli-hi | : onun sahibi |
9. | fe | : artık, öyleyse |
10 | hel | : mı, mi |
11 | yenzurûne | : gözlüyorlar (bekliyorlar) |
12 | illâ | : den başka |
13 | sunnete | : sünnet, kanun |
14 | el evvelîne | : evvelkiler |
15 | fe | : artık, bundan sonra |
16 | len tecide | : asla bulamazsın |
17 | li sunnetillâhi | : Allah’ın sünnetinde |
18 | tebdîlen | : bedel, değişiklik |
19 | ve len tecide | : ve asla bulamazsın |
2 | li sunnetillâhi | : Allah’ın sünnetinde |
21 | tahvîlen | : tahvil, dönüşüm, değişme |
Yeryüzünde kibirlendiler ve kötü hile düzenlediler. Oysa kötü hileler, sahibinden başkasına isabet etmez (ulaşmaz). Öyleyse onlar, evvelkilerin sünnetinden başkasını mı gözlüyorlar (bekliyorlar)? Halbuki Allah’ın sünnetinde asla bir tebdil (değişiklik) bulamazsın. Ve Allah’ın sünnetinde asla bir tahvil (değişme) bulamazsın.